İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

YAZILARIM

12 Eylül Faşist Darbesinde Avukat Ahmet Hilmi Feyzioğlu Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün beşinci katından atılarak öldürülmüştü…

04 Nisan 2012 Çarşamba, 12:14

Kısa zaman önce Çağdaş Hukukçular Derneği Bursa şubesi üyeleri, Bursa Emniyet Müdürlüğü beşinci katından atılarak öldürülen Avukat Ahmet Hilmi Feyzioğlu için suç duyurusunda bulundular.

Kısa zaman önce Çağdaş Hukukçular Derneği Bursa şubesi üyeleri, Bursa Emniyet Müdürlüğü beşinci katından atılarak öldürülen Avukat Ahmet Hilmi Feyzioğlu için suç duyurusunda bulundular. Ne yazık ki 32 yıl sonra yapıla bu başvuru “takipsizlikle” sonuçlandı.
Avukat Ahmet Hilmi Fevzioğlu, Bursa’da o günleri yaşamış devrimci, solcu, sosyal demokrat ve tüm namuslu, vicdan sahibi insanların unutmayacağı isimlerden biridir.
Güler Buğday, ‘Anne’min de Başını Ezerler mi?’ adlı 12 Eylül Faşist Darbesini anlattığı romanından bir bölümü darbenin mimarı Kenan Evren’in yargılanmasının başladığı bu gün siz sevgili dostlar ve okurla paylaşıyor:
ANNEMİN’DE BAŞINI EZERLER Mİ?
12 Eylül Cuntası dişlerini acımasızca göstermeye başlamıştı. Darbenin üzerinden günler geçtikçe, yapılanlar su yüzüne çıkıyordu.
Darbeden sonraki günlerde, Bursa’da son derece ciddi olaylar olmuştu. Ancak kamuoyu bunlardan haberli değildi henüz. Birtakım insanların içeri alındığı biliniyor, bazıları hakkında da yeni yeni bilgi sahibi olunuyordu. Olayların biraz geç öğrenilmesinin nedeni; şehrin sosyal ve kültürel yapısında son yıllarda görülen değişim ve hızla artan nüfusuydu.
Bursa son yıllarda hızla sanayileşen ve büyük oranda göç alan bir kent olmuştu. Varoşlar birer Doğu Anadolu kasabasını andırıyordu. Ağırlıklı olarak Artvin, Muş, Erzurum, Kars, Diyarbakır, Siirt, Bingöl illerinden yoğun göç vardı. Ayrıca eskiden beri, Balkan göçmenlerinin ilk adresi Bursa’ydı. Bulgaristan ve Yunanistan’dan gelenlerin yanında, Yugoslav ve Arnavut göçmenlerin sayısı da durmadan artıyordu.
Balkanlar’dan gelenler, daha bir içtenlikte benimsenip kabul görüyordu. Uyum ve iş sorunlarını çözebilmek için dernekler kuruluyor, parlamenterlerin, belediyelerin ve bazı ekonomik güç odaklarının hizmet yarışından olabildiğince yararlanıyorlardı.
Doğu ve Güneydoğu’dan gelenler için durum farklıydı. Onlar ‘kara’ yapılı, sert ve kavgacı görünümlü,istenmeyen göçmenlerdi! Kent halkıyla kaynaşıp bütünleşmeleri çok zordu. Benimsenmiyorlardı.
Terörün, anarşinin, yozlaşan kültürel yapının sorumluları gibi görülüyorlardı. Oy kaygısı nedeniyle açıkça söylenmese de, toplumda bu konuda oluşmuş ‘zımni bir kanaat’ vardı. İstenmeden gelen, kentin topraklarını yağmalayan, doğasını bozan, her yeri gecekondularla, barakalarla, derme çatma binalarla dolduranlar hep bu ‘kara’ insanlardı! Yemeleri içmeleri, giyim kuşamları da farklıydı! Bozuk ve anlaşılmaz Türkçeleri ile kentin kültürünü yozlaştıran, kirleten ‘istilacılar’ olarak ün salmışlardı!
Fabrikalara, resmi kurumlara eleman alınırken Balkan göçmenlerine sağlanan koruma, kollama ve tercih, ne yazık ki Doğu Anadolu’dan gelen, ağırlıkla Kürt kökenli olan bu insanlara sağlanmıyordu!
Bu insanlar, evsiz barksızdı, eğitimden nasiplerini almadan, sosyal güvenceleri olmadan, bulabildikleri inşaat işlerinde çalışıyorlardı. Yine de, sağ görüşlü siyasilerin emek ve hizmet sunmadan en ucuza elde edebildikleri oy depolarıydılar. Onlar, Bu kente ve bu kentte yaşayan insanların kültürüne, sosyal yaşamına yabancıydılar. Bu insanların evlerinde, okula gitmeyen, eğitilmeyen, işsiz güçsüz, mesleksiz en az yedi sekiz çocukları vardı. Bu insanlar işsizdi, parasızdı, uyumsuzdu, kavgacı ve isyankârdı! Yani potansiyel ‘suçlulardı’!..
Bu nedenle o günlerde suçlu suçsuz ayrılmadan insanların göz altına alındığı bu kaos ortamında öğrenildi bu acı haber.
Romanda bu vahşeti Gülgün öğretmen’in öğrendiği andan bir bölüm:
-Kimi atmışlar? Nerden atmışlar?
– Kimi olacak, Ahmet’i...
12 Eylül’den sonra veya ekim başında, gözaltına ilk alınanlardan TKP’li Avukat Ahmet Hilmi Fevzioğlu’ndan başkası değildi!.. Olay ya çok yeni olmuştu ya da dışarıya yeni yansımıştı!..
– Ablam, sen TKP’li Ahmet’i tanımıyor olamazsın! Gözaltındaydı! Hani şu meşhur beşinci katta, malum şubede sorgudaydı. Duymadın mı gerçekten?
Sözde kendisini aşağıya atmış!.. Bu işe insanlar değil kargalar bile güler!..
“Zavallı Ahmet! Hiç hak etmedin böyle bir ölümü. Böyle bir son, sana değil, sana kıyan cellâtlara, canavarlara yakışır ancak. Rahmetli anneannem, iyi bir insan öldüğünde, Tanrı sevdiği kulunu yanına alır, derdi. Keşke tanrı solcuları bu kadar çok sevmekten vazgeçse!.. Yüce adaletini gösterip, biraz da sağcıları, faşistleri, hele hele darbe yapmaktan yorgun düşen cuntacı paşalarımızı sevse ne olur!.. Ahmet’e en son, darbeden birkaç gün önce Heykel’de rastlamıştım. Senin partin benim partim esprisiyle şakalaşmıştık. Mümkün mü o fizik yapısıyla camdan atlaması? Bu imkânsız. Galiba Kemal haklı söylediklerinde! Darbeciler kana bulaştıkça, kanı kokladıkça, kan gölünü denize, okyanusa çevirmeye başladılar. Bu gidişle 12 Mart’a rahmet okutacaklar!..”
Ahmet, baroya kayıtlı olan, herkesin tanıdığı, sevdiği, saygı duyduğu bir avukattı. En azından sahip çıkacak yasal ve saygın bir sivil toplum örgütünün, baronun kayıtlı üyesiydi. Ona bu vahşeti reva görenler, bu durumda sahipsiz, sıradan insanlara neler yapmazlardı?
Gülgün konuşulanları duymuyor, anlamıyor gibiydi. Ahmet Fevzioğlu’nu düşünüyordu. Uzun boyu, kilolu bir fiziği vardı. Mavi Köşe’de, yani partide yapılan bir toplantıdaki hali canlandı gözlerinin önünde. Siyah deri koltukta bacak bacak üstüne atmış, geriye kaykılmıştı... Birden, “hangi bacağı sakattı?” sorusu geçti zihninden. Sanki bir önemi varmış gibi!..
Legal olmayan partilerde kişilerin konumunu ve titrini tam bilmek olanaksızdı. Ahmet TKP’de mutlaka belirleyici ve önemli bir isimdi. Gülgün’ün aklına soru işaretleri üşüşmüştü. Masaya eğilerek arkadaşlarına sordu:
– Yahu dostlar, anlatıldığına göre bu olay sorgulama odasında olmuş. Yani beşinci katta. Sorguda insanların gözleri bağlı oluyor. O zaman Ahmet, boyundan yukarıda olan o küçücük pencereyi nasıl görmüş olabilir? O cüsseli vücuduyla, sakat ayağı üzerinde nasıl sıçrayıp da aşağıya atlamış olabilir? Bu açıklamayı yapan adamlar milletle resmen dalga geçiyorlar!
Gülgün, masada konuşulanları dinlemek istemiyordu. Beyni ve yüreği bu cinayeti, resmi açıklamaya göre ‘intiharı’ kabullenemiyordu. Sorduğu soruya arkadaşlarının ne cevap verdiğini bile anlamamıştı! Olayın meydana geliş biçimi çok etkilemişti onu. Masadan kalkıp pencerenin önüne gitti. Aşağıdaki daracık sokağa, küçücük dükkânlara girip çıkanlara baktı. İnsanların bu cinayetten habersiz, günlük yaşantılarını hiç değişmeyen bir tekdüzelik içinde sürdürmelerini boş gözlerle seyretti. Zihninde, bu cinayetin nasıl olduğunu çözmeye çalışıyordu.
Kim bilir neler yapmışlardı Ahmet’e!
“Nasıl bir cinnetti, nasıl bir kudurganlıktı yapılanlar?.. Anlatsana bizlere! Canımız, ciğerimiz yoldaş Ahmet!.. Nasıl kıydılar sana? Ne acılar çektin kim bilir? Sen kime ne yapmıştın? Kime zararın dokunmuştu? Onurunu da çok kırdılar mı? Yüreğin acılardan hangisine dayanamadı acaba? Evinden mi alıp götürdüler? Yalnız, soğuk yatağından mı, yoksa sevgilinin sıcak koynundan mı hoyratça koparıp aldılar? Ellerini demir kelepçelerle mi kanattılar?
Sakatlığını yüzüne vurmak, akıllarınca alay etmek, aşağılamak için asansöre bindirmeyip beş katın merdivenlerinden ite kaka mı sürüklediler? Önlerinde seke seke gidişini seyredip güldüler mi? Yalnız, karanlık, soğuk bir hücreye mi attılar? Seni bekleyen dostların veya sizleri satan dönekler var mıydı kapatıldığın yerde? Ne yaptın? Ne söyledin? Neler dedin de bu canavarları kuduz köpeklere çevirdin? Sakatlığını yüzüne vurarak seni aşağılamaya, kırmaya, incitmeye çalışırlarken, sen devrimin yanan meşalesi, insanlığın onuru, yıkılmaz kalesi, önünde durulamayan çağlayan mı oldun?
Patlayan bir yanardağ misali, insanlığını satmadan, korkmadan, yılmadan, pişmanlıklara sığınmadan, karşılarında küçülmeden, ezilmeden, devrim şehitlerinin kemiklerini sızlatmadan, bir ateş seli olup, bu insanlık düşmanlarını önüne mi kattın? Karşında küçülmelerini, ufalanmalarını, bir hiç oluşlarını mı izledin? İşkence yaptıkları oda karanlık mıydı? Kendini attığın söylenen küçücük pencerenin ışığı, cellatlarının ve arkasındaki güçlerin pisliklerini ortaya çıkarmaya, gözler önüne sermeye yetmiyor muydu?
Yoksa ortaya çıkan pisliklerin altında kalıp boğulacaklarını anladılar da onun için mi yok ettiler seni? Gözlerin bağlı mıydı? Onların yüzleri korkudan mı maskeliydi? Falakaya yatırdılar mı? Sakat ayağına çok vurdular mı? Seni ortalarına alıp etrafını akbabalar gibi çevirdiler mi? Hayvanca dürtülerle durmadan vurdular, vurdular, vurdular mı? ‘Konuş!.. Konuş ulan Moskofun dölü!’ diye bağırdılar mı? ‘Daha hızlı vur! Daha güçlü vur! Komünist köpeğin kemiklerinin kırıldığını duyalım!’ diyerek gülüyorlar mıydı? Ağızlarından salyalar akıyor muydu?
Ruhlarını şeytana satmış, insani duygularını kaybetmiş hayaletler mi yapıyordu sana bu eziyetleri? Bunları yapan insan müsveddeleri, kendi başları derde girdiğinde, bir haksızlığa uğradıklarında sana gelip yardım dilenmiş, kendilerini savunmanı istemiş olabilirler miydi? Sen de devrimci ahlak adına, meslek onuru adına, çaresiz ve haksızlığa uğradığını düşündüğün bu zavallılara, bu insan görünümlü canavarlara yardım etmiş miydin?
Susman, direnmen karşısında ne yaptılar? Kendilerini çaresiz ve zavallı hissedip, isteri krizine tutulmuşçasına abandılar mı üzerine? Ağızlarından tükürükler saçarak ‘Vurun! Çekinmeyin! Gebertin vatan hainini! Başını duvarlara vura vura patlatın beynini! Paramparça olsun! Allah’ı, peygamberi tanımayan, dini imanı bilmeyen komünist! Milletimizin gençlerini kandıran ahlaksız!’ diye mi bağırdılar?
Patlattılar mı yiğidimin çağdaş, uygar, insanlık ve yurt sevgisi dolu beynini? Yoksa güçleri seni yenmeye, yok etmeye, tüketmeye, yalvartmaya, aşağılamaya yetmediği için mi camdan attılar? Düşmeden önce mi paramparça oldun? Öldüğünü anlayınca korkuya mı kapıldılar, onun için mi camdan attılar seni?
Ölmeden önce bir çift sözün oldu mu bu kanlı katillere? Yoksa sadece acıma ve iğrenmeyle mi baktın gözlerinin içine?
Beşinci kattan aşağıya düşmek kaç saniye tutar acaba? Ne düşünebilir bir insan o saniyelerde? Bir yaşamı düşünecek kadar uzun mu gelir zaman? O birkaç saniyede insanlara, dostlarına bir şey söylemek istedin mi? Bir son söz, bir veda? Son nefesin bir çığlıktı belki de! İnsanlar bu çığlığı duyacak, hesabını soracak kadar sağlam kalacak, cesur olacaklar mı acaba?

Hoşça kalın
Dostlarım benim
Hoşça kalın!
Sizi canımda
Canımın içinde,
Kavgamı kafamda götürüyorum.
Ben dostların gözünde kendimi
Boylu boyunca görüyorum...
Yine görüşürüz
Dostlarım benim
Yine görüşürüz...
Beraber güneşe güler,
Beraber dövüşürüz..
A yoldaşlar a....!!!
ELVEDA....!!!.

Umarım tüm devrimciler, solcular, demokratlar, aydınlar, onurlu, namuslu, özgür düşünebilen bütün insanlar, uğruna ölümü göze aldığın idealleri yok etmezler. Korkunun, karanlığın gölgesinde tutsak yaşamayı, insanca, onurluca ölebilmeye ‘berdel’ etmezler!..”

Güler Buğday
Annemin’de Başını Ezerler mi?


CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN

11 Haziran 2015 Perşembe, 12:05

GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.

15 Aralık 2014 Pazartesi, 09:50

ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..

24 Eylül 2014 Çarşamba, 17:48

12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?

12 Eylül 2014 Cuma, 08:33

Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?

04 Ağustos 2014 Pazartesi, 12:37

Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'

09 Temmuz 2014 Çarşamba, 09:41

Tüm Dostlara Teşekkür…

03 Nisan 2014 Perşembe, 09:09

Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!

06 Mart 2014 Perşembe, 12:22

Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:

01 Ocak 2014 Çarşamba, 12:09

Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...

13 Aralık 2013 Cuma, 14:43

Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.

05 Ekim 2013 Cumartesi, 08:35

Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...

10 Temmuz 2013 Çarşamba, 09:23

Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım

16 Haziran 2013 Pazar, 05:22

CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…

12 Haziran 2013 Çarşamba, 21:08

Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!

04 Haziran 2013 Salı, 08:22

“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…

15 Mayıs 2013 Çarşamba, 07:40

Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.

29 Ekim 2012 Pazartesi, 02:36

Sadece İnsan Olmak!

26 Eylül 2012 Çarşamba, 08:25

Annemin de Başını Ezerler mi?

12 Eylül 2012 Çarşamba, 08:21

Sol Pencereden Ülkücü Yazar Metin Kaplan ve Yeni Kitabı: “Fent/ Orgeneral Eşref Bitlis Suikastı”

20 Ağustos 2012 Pazartesi, 11:33

CHP’de 'Değişim - Dönüşüm ve Yenileşme' slogan olarak kalıp yanlış algılamalarla dezenformasyona sebep olmamalı…

21 Temmuz 2012 Cumartesi, 07:26

CHP’de, %33 Kadın Kotasındaki Haksız Uygulamalar, Siyasetteki Kadın Emeğini Yok mu Ediyor?

25 Haziran 2012 Pazartesi, 18:49

CHP İl Kongresinde kalite, zarafet ve hoşgörü çıta yükseltti.

18 Haziran 2012 Pazartesi, 11:40

CHP’de Değişim ve Uzlaşma Talebi Filiz verdi.

16 Haziran 2012 Cumartesi, 14:56

Gürhan Akdoğan, CHP İl Başkanlığına Aday Olmuyor! Değerli Emaneti Yahya Şimşek’e Teslim Etmek İstiyor.

05 Haziran 2012 Salı, 10:42

Bugün köşemi ‘İşten çıkarılmam için bana tuzak kuruldu’ diye isyan eden Gazeteci Özlem Buğday Yağmur’a verdim:

21 Mayıs 2012 Pazartesi, 10:45

Bu gün anneler günü. 12 Eylül faşizminde sürgünde olan bir annenin duyguları!...

13 Mayıs 2012 Pazar, 11:04

1 Mayıs emeği sömürmeyenlere bayram olsun

01 Mayıs 2012 Salı, 14:32

Bu gün göz ameliyatı olacaktım, ancak gelişen bir kriz sonucu amelyat masasından kalkmak zorunda kaldım.

27 Nisan 2012 Cuma, 08:04

Tatlı Cadılarımın yani “Genetik Devrimcilerin “ bu gün yaş günü…

22 Nisan 2012 Pazar, 10:26

12 Eylül Faşist Darbesinde Avukat Ahmet Hilmi Feyzioğlu Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün beşinci katından atılarak öldürülmüştü…

04 Nisan 2012 Çarşamba, 12:14

CHP'den emekçi kadınlara onur belgesi

09 Mart 2012 Cuma, 06:54

Genetik Devrimci Çocuklar…

04 Şubat 2012 Cumartesi, 09:07

Ülkenizi ve halkınızı ‘torunlarınız’ gibi sevin!!!

03 Ocak 2012 Salı, 10:37

CHP’de muhalefet ve Baykal’cılar, bulanık suda balık avlamak istiyor…

13 Aralık 2011 Salı, 08:37

Bu ülkede mütevazı olmak; hele hele siyasette böyle davranmak aptallığa eşdeğerdir…

29 Kasım 2011 Salı, 08:48

Mutsuzum… Ancak, Mutsuzluk tehlikelidir…

20 Kasım 2011 Pazar, 09:53

Beşinci kattan aşağıya düşmek kaç saniye tutar acaba?

07 Ekim 2011 Cuma, 10:40

VİCDAN…

17 Eylül 2011 Cumartesi, 13:59

Huylu huyundan vazgeçmiyor!!!

01 Eylül 2011 Perşembe, 09:11

CHP Üst Yönetiminde Değişimin Kodları!!!

13 Ağustos 2011 Cumartesi, 08:27

Sayın Gürsel Tekin, Bursa İl Kongresi ile ilgili çıkan spekülâsyonlara, ‘Sol/Sosyal Demokrat’lara yakışan’ tavrı koydu.

06 Ağustos 2011 Cumartesi, 14:40

Bursa CHP, kriz üretme merkezi oldu...

30 Temmuz 2011 Cumartesi, 10:17

Yeni CHP’den duyurulur:“Yeni bir tüzük yapmayı düşündüğümüzden, eskisinin hükmü yoktur…!!!”

14 Temmuz 2011 Perşembe, 11:21

Yeni CHP’de Mızrak Çuvala Sığmıyor.

22 Haziran 2011 Çarşamba, 09:23

Egosu Doyumsuz Başbakan’ın Belaltı Savaşlarının Gerekçesi...

18 Mayıs 2011 Çarşamba, 11:20

Yeni CHP Zengin Severler Partisi mi Oluyor?

17 Nisan 2011 Pazar, 14:43

Yeni CHP’de: GDO’lu üyeler İN, organik üyeler OUT…

22 Mart 2011 Salı, 09:08

Bursa’da Aydınlığın Meşalesini Mümin Ceyhan Taşıyor.

10 Mart 2011 Perşembe, 15:37

CHP Sağcı, AKP Solcu, arıyor!!! Fikri Sağlar’dan ‘RET’

02 Mart 2011 Çarşamba, 15:43

Bursa CHP’de Yöneticiler (!) Kafayı Basına Taktı…

24 Şubat 2011 Perşembe, 12:59

Mudanya CHP’de kuraldışı uygulamalar kaos yarattı.

12 Şubat 2011 Cumartesi, 17:22

CHP’de Ayaklar Baş Olmasın!!!

04 Şubat 2011 Cuma, 14:27

Bursa Bağımsız’dan Merhaba...

02 Şubat 2011 Çarşamba, 08:32

Deniz Baykal'a 2nci Ciddi Uyarımdır!

12 Ocak 2011 Çarşamba, 12:02

Referandum Değerlendirmesi

11 Ocak 2011 Salı, 12:01

CHP ve Kılıçdaroğlu'na Pranga Olmayın

10 Ocak 2011 Pazartesi, 12:01

12 Eylül Faşizmi Kimlerin Çocuklarını Korkuttu?

09 Ocak 2011 Pazar, 12:03

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız