İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZILARIM

Yeni CHP Zengin Severler Partisi mi Oluyor?

17 Nisan 2011 Pazar, 14:43

Biraz uzun oldu ama gerçeklere ayna tutan bir yazı. Sabırla okumanızı isterim. Bu güne dek yazmakta zorlandığıma rastlamamıştım. Gerek romanlarımda gerekse makale veya köşe yazılarımda olayların gelişimine göre “coşku, öfke, heyecan, hüzün, isyan, mutluluk, sevgi, hümanizm veya nefret” gibi duygular beni sarıp sarmalar, cümleler beynimde oluşur ama yüreğimde yıkanır, durulaşır sonra heyecanla yazıya dökülürdü.

Biraz uzun oldu ama gerçeklere ayna tutan bir yazı. Sabırla okumanızı isterim.

Bu güne dek yazmakta zorlandığıma rastlamamıştım.
Gerek romanlarımda gerekse makale veya köşe yazılarımda olayların gelişimine göre “coşku, öfke, heyecan, hüzün, isyan, mutluluk, sevgi, hümanizm veya nefret” gibi duygular beni sarıp sarmalar, cümleler beynimde oluşur ama yüreğimde yıkanır, durulaşır sonra heyecanla yazıya dökülürdü.

Oysa günlerdir yazamıyorum. Yazmam lazım, düşüncelerimi paylaşmam lazım biliyorum ancak yüzlerce başlık atıp başladım yazmaya ama olmadı.

Çünkü gördüğüm, duyduğum, işittiğim, bizzat tanık olduğum gelişme ve olaylar; adaylar yarışırken birbirlerini eksiltmek ve seçilebilir bir sıraya girebilmek uğruna uyguladıkları insanı utandıran rezilce yöntemler midemi bulandırdı.

Ayrıca listeler yapılırken can acıtan, gurur kıran, küçülten, bıktıran, baş eğdiren ama en önemlisi bir ömür emek vermiş insanları tüketen, onuru olanı yok eden gerçekler beni engelledi.

Heyecan ve hırsla yazıp, kalp kırıp gönül yaralamak istemedim. Daha doğrusu iyice incelemeden, analiz yapmadan, perde arakasına bakmadan hata yapmak istemedim.

Oysa daha önce böyle ince eleyip sık dokumamıştım.

Meşhur kaset skandalından sonra herkes Deniz Baykal geri dönsün diye kapısına çadır kurduğu günlerde yazmıştım “İnadına Kılıçdaroğlu” yazımı…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasıyla tavan yapmıştı heyecan ve coşkum...

İnanmış güvenmiştim; “Solun, Sosyal Demokratların, Ezilen Halkın, Emekten Yana Olanların, Alın Terine İtibar Edenlerin” iktidara geleceğine.

Sol bir iktidarı görmeye bir ömür yetmişti! Umutluydum artık…

Ülkeyi soyanlardan, çalıp-çırpıp kaçanlardan, hortumcu ve rantçılardan, devleti ele geçirenlerden, karşı devrime zemin hazırlayanlardan, inanç ve orijin bezirgânlığı yapanlardan hesap sorulacak günlere doğru doludizgin gidiyorduk.

Biliyor ve güveniyorduk… Temiz, dürüst, namuslu, halk adamı Kılıçdaroğlu, CHP’yi ve sol düşünceyi iktidara taşıyacaktı.

Ülkede en büyük sorun olan işsizlerin, yoksulların, ezilen ve şiddete uğrayan kadınların, sokaklarda aç susuz kalan çocukların, ailesine bakmak zorunda bırakılan çocuk işçilerin çaresi olacaktı.

Maaş kuyruklarında bayılıp ölen emeklileri, açları, kimsesizleri, yani toplumda aşağılarda yaşamak zorunda kalan kesimleri kurtaracak ve insan onuruna yaraşır bir model olan sosyal demokrat anlayış iktidara yürüyecekti.

Herkes coşkuluydu. İnsanlar kişisel beklentiden uzaklaşmış gerçekten samimi duygularla yüreklerinden gelen coşkuyla insanı kul eden bu kötü düzeni yıkmak, yok etmek için birbirine ellerini uzatmışlardı.

Duygular temiz, beklentiler insani, coşkular samimi, heyecan doruktaydı. Halkçı Kemal kurultay salonundan tüm yurttaşlara söz vermişti:

“CHP’yi yenileştireceğiz, kimseyi ötekileştirmeyeceğiz.
Projelerimiz olacak, yeni insanlar, yeni yüzler olacak, ancak kırılan küstürülen, haksızlığa uğrayan herkesle CHP’de yeniden kucaklaşacağız.”
(Ne yazık ki bu sözlerin nasıl yalan olduğunu Fikri Sağlar ve Bursa örneğinde gördük!)

“Parti içi demokrasi ve parti hukuku koşulsuz işleyecek!!!
Kimsenin emeği heba edilmeyecek (!) CHP’de kimsenin ve hiziplerin adamı olunmayacak. Her yerde önseçim yapılacak.

Kurultayda çarşaf liste uygulanacak ve herkes eşit koşullarda yarışabilecek. Mücadelemizin amacı halka hizmet olacak. Sosyal devleti yeniden inşa edip, mutlu bir Türkiye kuracağız.
.
Sizlerin desteğiyle yoksulluğu tarihe gömeceğiz. Bu güzel coğrafyada hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek.”

Bu ve benzeri sözler güven vermişti ve herkese slogan olan, şimdilerde ise yalan ve hayal olan, o meşhur, o insanı can evinden vuran “Haramilerin değil, halkın iktidarını kuracağız” sözleri kitleleri ayağa kaldırmıştı.

Ne oldu da bu sözler yalan oldu?
Ne oldu da bu coşku, bu heyecan, bu mutluluk, bu umut uçup gitti, yanıp bitti kül oldu?

Bu oyunda kim kimi kandırdı? Kim kimi kullandı? Kim kimi yalan söyleyip çırak çıkarttı?

Hani yıllardır sağa stepne olmuştuk? Artık solla buluşma zamanıydı!

Yıllarca sağ ve sığ modellerle bir avuç politbüro elamanına tutsak olmuştuk… Artık onurumuzla, gururumuzla, umudumuzla halkın beklentilerine çare olabilmek için sola açılacaktık!!!

Yıllardır sosyal demokrat kimliğinden uzaklaştırılmış, statükoya esir düşmüş, halkın beklentilerinden bihaber, çözüm üretemeyen, umut vermeyen CHP sonunda gerçek kimliğine kavuşmuş içindeki dev uyanmıştı.

Başbakanın villasının bile hesabını sorabilen “Memur Kemal, İşçi Kemal, Halkçı Kemal’i” herkes bağrına basmıştı.
Artık yolların sol şeridi de aydınlanmıştı.

Ne olduuuuu? Neden olduuuu? Nasıl oldu ama bir anda CHP’de olanlar oldu ve beklentiler ve birçok şeyde masal oldu.

Halkçı Kemal ne yazık ki TOBB’çu Kemal oldu…
Nasıl mı?
Sol/Sosyal Demokrat ölçüler rafa kaldırılarak!!! Sol değerler önemsizleştirilip göz ardı edilerek…

CHP’de Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin ittifakında ne acıdır ki; ne geçmiş, ne liyakat, ne emek, ne bilgi, ne tecrübe, ne doğru kişilik aranan kriter oldu.

Kurultayla beraber başlayan başkalaşma ve yabancılaşma sonunda sanki siyasette soy kırıma dönüştü.
CHP’de saygın olmak, takdir edilmek, itibar bulup yer edinmenin vizesini TOBB başkanlığı ve miadı dolmuş sağcı siyaset önderleri dağıtır oldu.

Sola açılacakları vaadiyle güven toplayanlar soldan kaçanlar, sosyal demokrasiden umut kesenler ordusunu yarattılar.

İktidar olmanın yolu ancak sağa açılmadan, sağa benzemeden ve sağcıları göreve çağırmaktan geçtiğini sanan veya inatla buna hizmet eden bir anlayış CHP’de egemen oldu.

Daha doğrusu bu hastalık; bulaşıcı bir virüs gibi sol düşünen, sola hizmet etmiş, çıkarsız politika yapan namuslu insanlarında her koşulda (iktidara gelme) arzularından dolayı kanlarını zehirlemeye başladı.

TV’deki (Ben insan ayırmam…) diye başlayan reklamlar ne çok şey ifade ediyordu insanlara…
İstenen oydu. Beklenen oydu. İşte sol düşünce ve halka yaklaşımın parolası buydu.

O güzel söylem daha başlarken yalan oldu.
CHP’de insanlar hem ayrıldı hem bazıları yakışıksız ilişkilerle kayrıldı. Hatta insanlar kategorize edildi.

Sakın ola, sola açılındı da “İşçi Sınıfı” egemen oldu sanmayın!!!

Gördüğümüz kadarıyla işçi sınıfı mevta oldu, helvası kavruldu, bir veya iki temsilcisine de cenazesi teslim edildi.

CHP’de kıyamet tahmin ettiğim ve daha önce belirttiğim gibi milletvekili adaylarını belirlemede koptu.
Oysa bana göre 2. kurultaya gidilirken kopmalıydı.
Neden mi?

Sayın Kılıçdaroğlu verdiği sözlerden caydığı zaman. Söylediklerini, vaatlerini unuttuğu zaman...

Bu tek adamlığı güçlendiren antidemokratik tüzüğe sığınıp “Korku imparatorluğunu yıkıyorum” diyerek kendini var edenleri bir anda vefasızca köktenci bir anlayışla yok ettiği zaman.

CHP’de yenileşme ve yeni yüzler diye; MYK’yı ve Genel Başkan Yardımcılarını seçerken dış telkinlerle, özellikle de TOBB’ un, ve başka bilinmezlerin (!) talebi ve dayatmasıyla bir çok acemi yüzü yönetime taşıdığı zaman!!!

Şimdi ise milletvekilliği listeleri yapılırken CHP’de sol/sosyal demokrat insanlar ve örgüt temsilcileri yok sayılıp partinin hafızası silindiği için.

Şimdi sevgili okur bir şeyi açıklamak istiyorum ki samimiyetime inanılsın ve bağıra çağıra gelen tehlike artık fark edilsin:

Yaşam boyu sola hizmet etmiş, eli kalem tutan, birazda okuyup araştıran, ağzı da laf yapan ama en önemelisi mangal gibi yüreği olan bir insan olarak, tüm koşullar uygun olduğu halde aday olmamış biri olarak bu eleştirileri yapıyorum.

Yani listelere giremeyen bu nedenle küsen ve sitem edenlerden değilim.

Üstelik bu uyarılarımı daha önceki yazılarımda kırıp dökmeden yaptım.

Bu gün içine düşürüldüğümüz hatalar yapılmasın diye uyarılarımı en azından bir yurttaş sıfatıyla yapmış birisi olarak şimdi isyanlarımı belirtiyorum.

Sayın Kılıçdaroğlu “Bu listelerle DEVRİM yaptık” diyor.

Bu şaka gibi sözlere inanamadım…

Bu nasıl devrim, bu nasıl halkın iktidarına gidecek yol, bu nasıl sola açılma, bu nasıl emeğe saygı duyan anlayış soruyorum şimdi herkese?

İnat ve ısrarla sola ve solda mücadele edenlere kapıları kapatıp; merkeze ve sağa açılarak, kurtuluşun reçetesini yani çözümü sağda ve sağcılarda arayarak mı devrim yaptınız?

Yıllar boyu sola zulmetmiş, gençliğimizi ezmiş, insanlarımızın 12 Mart ve 12 Eylülde işkencelerden geçmesine, haksız ölümlerine sebep olmuş sağ zihniyeti kutsayarak mı devrim yaptınız?

Varsıllaşmak için, emeği yok saymış, emekçinin haklarını gasp etmiş, işçisini sendikasızlaştırmak için her türlü siyasi baskıyı kullanmış sanayicilerin, iş adamlarının kapılarına gidip yalvara yakara CHP’nin başına bu türleri taç edip örgütleri yok ettiğiniz için mi devrim yaptınız?

Size güvenip halkın iktidarını kuracağına inandığı ve CHP’nin başında siz olduğunuz için desteğini esirgemeyen tüm örgütlerin işlevsizleştirip, partilileri değersizleştirildiğiniz için mi devrim yaptınız?

81 İl Başkanı ve İlçe Başkanları, her iki kurultayda sizlere verdiği destek anlamlı ve değerli oluyor da sıra bu insanların vekillik taleplerine gelince mi anlamsız olarak değerlendiriliyor?

Sevgili okur,

Belirlenen adayların CHP’de üyelik ortalaması 2 ile 5 yılı geçmiyor. Adayların büyük çoğunluğunun sol/sosyal demokrat anlayışla ve CHP ile ideolojik uyumu sınıfta kalıyor.
Sol/Sosyal Demokrat anlayışla aidiyet duyguları hiçbir yerde kabul görmüyor.

Birçok ilde en eski partilimiz bile tepeden inme dayatılan listelerin dörtte üçünü tanımıyor. Tepe noktalara yerleştirilen adayların çoğunluğu il ilçe binalarının yerini bilmiyor.

Partide baş tacı edilen ve buldumcuk olan bu misafir sanatçıların birçoğu bu ilgi ve itibardan dolayı kendileri de şaşkınlık içinde.

Hatta birçok ilde en üst kademeden yapılan davet üzerine paraşütle iniş yapan ve örgütlerin tepesine “seçim kondu” gibi yerleşen adaylar bile neden CHP için “Bulunmaz Bursa Kumaşı” haline geldiklerini anlayamıyorlar!

Üstelik bu şahsiyetler, sola öykünmedikleri, sağdan vazgeçmedikleri halde neden bu listeye ve baş köşeye konulduklarını da anlamıyorlar!!!

Bizler yani sol yaşamış, sol ölecek olan kelaynak takımıysa hiçbir şey anlayamıyooooruz!!!!!

Örgütlerde sinirler olmuş tel kadayıf. Yürekteki yangını “Karlı Kayın Ormanı” bile söndüremiyor.

Kiminle konuşsam öfkeli… Kimi dinlesem kırgın ve kaygılı… Hangi ilden telefon gelse aklı başında güvendiğim tüm dostlar isyanlarda…
Sorarım şimdi herkese bu yapılanlar ve uygulamalar gerçekten devrim mi yoksa karşı devrim mi?

Sayın Genel Başkan, gerçekten en başından beri böyle düşünüyordu da bizler mi aldandık. Yoksa birileri kendilerini yanlışa mı sürüklüyor? Yanlış bilgi ve değerlendirme ile mi donatılıyor?

Bakıyorum verilen demeçlere şaşkınlığım tavan yapıyor.

Alay eder gibi listelerin mükemmelliğinden bunu da örgütün istediğinden söz edebiliyorlar. Ya Sübhanallah!!!
Pes yani… Bu kadar aldatmaca ve göz boyamaca da olmaz.

Ne acıdır ki yenileşeceğiz derken hem acemileştik hem de her alanda AKP’yi kopyalamaya başladık.

Ciddi bir yanılgıya düştük: “Halk AKP’de adaya mı bakıyor, Tayyip Erdoğan’a oy veriyor” diye, bizde halk genel başkanımızı nasıl olsa seviyor ve ona oy verecek, ondan dolayı biz kimi istersek onu listeye koyar seçtiririz sanısı egemen olmuş. Ancak bu çıkarcı, kolaycı ve akıldışı anlayış yanlıştır.

Çünkü AKP’yi; Hikmetyar’ın dizinin dibinde oturan, biat kültürüyle yetişmiş, koşulsuz itaat etme ve ettirme terbiyesi almış Tayyip Erdoğan kurdu.

Oysa CHP’ni kurtuluş savaşı kahramanı, modern Türkiye’nin kurucusu ve devrimleriyle dünya lideri olan Mustafa Kemal Atatürk kurmuştur.

Bu nedenle kimse bu mirası hovardaca harcayamaz. Babasının çiftliği gibi de kullanamaz.
Yeni korku imparatorlukları yaratamaz. Yaratırsa ne mi olur, inanın en başta kendileri olmak üzere her şey yalan olur…

Daha fazla uzatmanın anlamı yok. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Her şeyden önce söz verildiği halde neden ön seçim yapılmadı?

Kimse inandırıcı olmayan bahanelere sığınmasın. Örgütlerde üye yapısı bozukmuş. Peki, göstermelik ön seçim yapılan illerde örgüt yapısı farklımıydı?

Bu bozuk denilen üye yapısının seçtiği kurultay delegeleri CHP tarihinde görülmeyen bir oy çoğunluyla Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu Genel Başkan seçmedi mi?

Yine bu gün için hiç biri vekil olmaya layık görülmeyen, listelere ya konmayan ya da alay edilerek en altlarda kadınlar gibi dolgu malzemesi konumuna sokulan İl ve İlçe Başkanları Kılıçdaroğlu’nu destekleyip önlerine koyduğu PM listesini desteklemedi mi?

Bu nedenle daha fazla komediye gerek yok… Eksen kaymıştır. Rota şaşmıştır. CHP’nin treni raydan çıkmıştır. Bir an önce bu hatalar telafi edilmelidir.

Çok kısa da kendi ilim Bursa ile ilgili bilgi verip bırakacağım:

Sayın Genel Başkan’ın çok önem verdiğini söylediği Bursa da; ne ön seçim, ne temayül, ne ciddi bir araştırma yapılmamıştır.

Üstelik örgüt TOBB’nin dayatmasıyla en tepe noktaya oturtulan Sena Kaleli’nin, 6 OK düşmanlığını, Atatürk karşıtlığını, kırdığı potları, devirdiği çamları içine sindiremezken; tepeden yapılan ve herkeste şok yaratan milletvekili listesiyle olaylara tüy dikilmiştir.

Listeye bakınca bu sabotajı kim neden yaptı acaba diyor insanlar! Sanki toplama kampı: Duyan gelmiş, işiten gelmiş hani derler ya “ipini koparan” gelmiş…

Listenin başında tarikatları sivil toplum örgütleri olarak anlatan; dinin bilim olduğunu ve yaşama renk kattığını söyleyen hanımefendi şereflendiriyor (!)

Gerisi sağdan soldan devşirilmiş, misafir sanatçılardan müteşekkil bir liste. Hayalleri süsleyen (!) ilk 6 sıranın CHP’lilik ortalaması 2 yılı bulmaz.

İçlerinde en eskisi, örgütü temsil ettiği sanılanı (!) bile, defalarca gidiş- gelişler, başka partilerde ikbal arayışları yüzünden toplam olarak CHP durağında 3 yıldan fazla konaklamamıştır.

Listedeki tek tek isimleri tartışmayacağım, ancak 2. sıraya konan sağın vazgeçilmez ismi Turan Tayan’a gösterilen aşırı tepki beni şaşırttı.

Çünkü kendisini tanırım. Benim bildiğim ve gördüğüm kadarıyla Sayın Turan Tayan; CHP’de vekil olmak için hiçbir talepte bulunmamış.

Kimseye kendi sağ anlayışından vazgeçtiğini, geçmişte sağcıların yaptığı hatalardan üzüntü duyduğunu, sol ve sosyal demokrat anlayışın halkın ve ülkenin kurtuluşu için tek yol olduğunu da beyan etmemiş.

Yani Sayın Tayan geçmişte mücadele verdiği yerde duruyor. O halde ne olmuş?

Kendilerine en tepe noktadan: “Lütfen bize buyurun. Size ve sizin yolunuza ihtiyacımız var. Biz halka gitmeyi beceremiyoruz. Sizler sayesinde iktidar yüzü görebiliriz. İnanın bizde yabancılık çekmezsiniz; gördüğünüz gibi liste başına sizin gibi “BADEMLİ” sosyetesinden komşunuz Sena Kaleli Hanımefendiyi oturttuk. Yalnız bir ricamız olacak; basını havuzlu villalarınızdan uzak tutun.”
Belki olayı biraz ajite ettim ama inanın gerçekten farkı yok.

Listelerdeki sıkıntı ön seçim yapılmayan tüm illerde yaşanıyor.

Ancak tespit ettiğimiz ve kendi ilimde bizzat tanık olduğum sol/sosyal demokrat anlayışta asla kabul görmemesi gereken farklı çirkinlikler, bayağılıklar ortalara döküldü.

Aylardır ön seçim yapılamayacağından emin olan bir takım insanlar Ankara’yı suyolu yapmıştı.
Ne acı ki kendini ve kurtuluşunu vekil olmaya kilitlemiş bazı kimseler “hafta sekiz, gün ondokuz” seçicilere (!) şirin görünmek ve beğenilmek için görücüye çıkan kızlar gibi kendilerini göstermenin farklı farklı yollarını aradılar.

Olmadı aileyi tarikattan dostlar ve torpiller buldular. Daha önce de belirtmiştik; son aylarda Kars ve Tunceli’nin nüfusları İstanbul’a yaklaştı (!)

Bu arabeskliğin, hafifliğin ve sol/sosyal demokratlara yakışmayan yöntem ve taktikler uygulanmaya başlandı

Bu nedenle her koşulda listelerde seçilebilecek yerden gösterilebilmek için aday adaylar arasındaki yarış zaman zaman çok kirli ve utanç verici oldu.

Genel Merkeze farklı yöntemler uygulanarak; aday adaylarını eksiltmek ve öne geçmek için gönderilen; “dosyalar, kasetler, belgeler, ödenmeyen çekler, karalamalar, yalanlar, iftiralar ve özel yaşama çirkin saldırılar, vs” iddiaları bu seçimlerin kara lekesi oldu.

Bu rezillikleri yapanlar ve aşağılık yöntemlere başvuranlar suçüstü olunca da yaptıkları veya yaptırdıkları çirkinlikleri başkalarının üstüne yıkmaya çalışmaktan utanmadılar. Adam sayılan bu türlerin yalan, iftira ve komplo rutinleri oldu.

Bu yöntemden yararlanıp, rakip eleyenlerden listede önlerde yer alanda var, uğradığı haksızlıkları püskürtemediği için gerilerde yer tutan veya liste dışı kalanlarda var.

İşte bu ve benzeri çirkinlik, haksızlık ve örgüte saygısızlık, halka duyarsızlık ne yazık ki Atatürk’ün kurduğu CHP’ye yakışmadı.
Üzüntümüz bundandır.

Öfkemiz ve isyanımız ise; kırk yılda bir elimize geçen, halkın da teveccüh gösterdiği Sayın Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu CHP’nin bu hatalar yüzünden başarısız olma ihtimalinedir.

Bizler bu gerçekleri yazmak zorundaydık. Çünkü öfke ve kabulsüzlük CHP örgütünü ve seçmenini savurmaya başladı.

Karından konuşulanlar, telefonlarda ve birebir sohbetlerde alenen dillendirilmeye başlandı.
Bursa da MHP’nin ikinci parti olabileceği her yerde herkes tarafından dile getirilir oldu.

Ben Güler Buğday olarak her zamanki gibi kamikaze rolünde tarihsel görevimi yapıyorum

Biliyorum ki bu yazıyı okuyan büyük çoğunluk “Ohhhh be işte bu… Ne güzel ve ne doğru yazmış, içimde tuta tuta verem olacaktım. Depresyona girdik” diyecek.

Sonra da göze girmek için; “Olmaz ki böyle uluorta partimizi eleştirmemek lazım! Kol kırılır…..” numarasıyla başlayıp tek tek adayların ne kadar işe yaramaz olduğuyla bitirecekler.

SON NOT:
Bu keskin, sert, kırıcı ama gerçekleri söylemekten çekinmediğim yazıyı bir iki sebepten dolayı yazdım.

Birincisi:
Bursa İl Başkanlığındaki toplantıya polis korumasıyla gelen Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli, listelerin mükemmelliğini anlatırken “Beğenmeyen çeker gider!” diye buyurmuşlar…
Hızını alamamış devamla; “Listeleri eleştirenler için gereği yapılacak” demiş.

Herhalde gereği dediği tek ayaküstünde 100’e kadar durmak cezası veya falakaya yatırmak” olmayacak.
Kanımca bu tehditteki kastı “Bizler ne yaparsak yapalım sizler, ya susarsınız, ya da sizleri Fikri Sağlar ve Gürbüz Çapan gibi solcuların yanına postalarız” demek istemiştir.

Buyurun yapın bizler için şereftir.

Ercan Karakaş’ın, Seyfi Oktay’ın, Murat Karayalçın’ın, Tülay Ateş’in, Hikmet Çetin’in, Enver Aysever’in ve hakkı olan binlerce sol/sosyal demokrat dostun yer bulamadığı; sağın, sermayenin, emek sömürücülerinin, sol düşmanlarının ve dini siyasete alet eden yapıların temsil ettiği listeleri kimse bana kutsatamaz.

Hani derler ya: “Cin olmadan şeytan çarpıyor” diye!

Burada acı ve üzüntü veren bizleri ters köşeye sokan nedir biliyor musunuz?
Çok kısa açıklayayım:

Bizler 12 Mart ve 12 Eylülde bağımsızlık, özgürlük ve emek mücadelesi verirken; halkların kardeşliğini, barışını savunurken işkencelere uğruyor, kurşunlara hedef oluyorduk.

Yüzlerce yiğit gencimizi bu onurlu mücadelede kaybettik.

Solcular, devrimciler, demokratlar ve tüm yurtseverler; o günlerde Alpaslan Türkeş’in başında bulunduğu Ülkücüler tarafından katledilirken, bizler ancak kurtarılmış sınırlı bölgelerde korunurken, Sayın Sena Kaleli’nin yaşadığı evde Alpaslan Türkeş ağırlanıyordu.

Bu güne dek bu gerçekleri bilmemize karşın hep sustuk. Geçmişe takılıp kalmadık. 52 yaşına kadar aklına bile gelmeyen sol/sosyal demokrat bir partiye buyur deyip baş tacı yaptık.

Bu güne dek bu tür argümanları hiçbir koşulda dile getirmedik, getirmek isteyenleri de engelledik.

Hatta 52 yaşından sonra buyur ettiğimiz CHP’de; kendisine onur veren, destek veren, güç veren, kendisini koruyup kollayan yazıyı ilk ben yazdım.
Bu gün sırtını dönüp tepeden baktığı örgüt ve kellesini istediği İl Başkanı ve düne kadar kankası olan Eski Parti Meclis Üyesi o günlerde gecelerini gündüzlerine kattılar.

Uludağ Üniversitesinden yardım alarak, Sena Kaleli’ye hızlı bir eğitimle ne konuşacağını, nasıl davranacağını ve sosyal demokrasinin ne olduğunu kestirtmeden öğretmeye çalıştılar.

Çıktığı TV programlarında yüreğimiz ağzımızda izlerken onlar arakasından sürekli sufle verdiler.
Hani son zamanlarda özellikle solda ve CHP’de “VEFA” kavramının gerçekten bir semt adı ve kıvamlı bir içecek olduğu hanımefendi sayesinde tescillendi.

Hepsi kabulde şimdi bu hanımefendi benimde bulunduğum ikisi köşe yazarı olan beş kişilik özel bir toplantıda 6 oku nasıl kırıp kimlere ne için yolladığını ve Atatürkçülüğün artık modasının geçtiğini ve bu düşüncenin iktidara gitmemize engel olduğunu bizzat söylemiştir.

Hatta çok bozulan ve bu düşünceyi şiddetle reddeden Gazeteci Mustafa Özdal’la bu konuda uzun bir süre tartışmak zorunda kalmıştır.

Daha sonra 250 kişinin huzurunda benzer sözleri hafifleterek söylemiş ama sonra inkâr etmiştir.

Şimdi de bu TOBB destekli hanımefendi getirildiği makamdan aldığı güçle bizleri hizaya sokmaya çalışıyor. Alenen had bildiriyor ve ihraç etmekle tehdit ediyor.
Listeleri eleştirirsek gereğini yaparmış…

Eeeee ne olacak şimdi? Buyur yap.

Ne yaparsan yap; benim solculuğumu, onurlu geçmişimi, emeğimi, bilgi birikimimi, mücadele azmimi, bu ülkeyi defalarca karış karış gezmiş halkını doğru tanıyan bir insan olarak onlara karşı sevgimi, paydaşlığımı, sorumluluğumu ellimden alabilir misin?

Yazdığım romanları ve orada yüreklice ortaya döktüğüm gerçekleri yok sayabilir misin? Bizler sol ve sosyal demokrasinin en çağdaş, en özgürlükçü, en hümanist, en gerçekçi, en halktan yana, ezilenden, horlanandan, ötekileştirenlere derman olacağına inandığımız için bir ömür boyu nikâh kıydık.

Ne küstük, ne darıldık, ne makam mevki bekledik, ne de haksızlığa uğradık diye başka kapılarda ikbal aradık.
Bunun için boşa uğraşmayın…
Biz sola gönül nikâhı kıyanlardanız. Bizler korku imparatorluklarının yıkılmasının ve evrensel değerlerle donatılmış çağdaş bir yapının kurulmasının ışığı ve yol göstereni olduk

Bu nedenle çocukken yetiştirildiğin evde beynine yerleşmiş olan emir-komuta anlayışıyla “Başbuğ ne derse o olur” terbiyesi SOLDA olmaz.

Solda saygı olur. Ama korku olmaz…
Bizler çok fatura ödedik yine öderiz ama ne toprağımızı, ne yurdumuzu, ne sol anlayışımızı nede Atatürk’ün emaneti olan partimizi terk ederiz.

Kâğıt üstünde ismimiz yazmasa da biz bu evin sahipleriyiz Bu onur veren emanetin bekçileriyiz.

Bu keskin, sert, kırıcı ama gerçekleri dile getirdiğim yazıyı kaleme almamın ikinci sebebi:

Bu öfkeyle kahrolan, kırılan, küsen ve uzaklaşmak isteyenlere bir uyarı yapmak içindir.

Unutmayın adı üstünde misafir!!!
Gelir, konaklar, yerine göre yer içer ama sonra mutlaka ait olduğu kendi yuvasına döner.

Bunu göz önünde tutarak, öfkelerimizi kontrol edeceğiz.

Kızgınlığımızda, isyanımızda, kırgınlığımızda haklı olsak ta; uygulamalar içimize sinmese de CHP’e sahip çıkacağız.

Çünkü unutmayın bizler Hancı bu türler yolcudur.

CHP’ye yıllar sonra ikbal için gelenler merak etmeyin başka ikballer için terk ederler.

Bu nedenle CHP başarılı olmak zorundadır.

Bu başarıyı da ancak partisini evladı gibi gören, emek vermiş, acısını, kıvancını paylaşmış, gecesini gündüzüne katmış, iki kuruşluk geliriyle dağ bayır dolaşmış gerçek örgüt emekçileri sağlar.
Gerisi hayal ürünüdür.
Kötü bir rüyadır. Aldatmacadır.
Bizler bu tecrübeye sahibiz..
Biliyoruz ki mevki ve makamlar gelip geçici. Evlatlarımıza bırakabileceğimiz onurlu bir miras çok daha değerlidir.

Umarım bu yazım amacına ulaşır.
Ders çıkaranlar olur.
Hatadan döneneler olur.
Gönülleri kırarak, insanları eksiltip, tüketerek büyükte olunmaz, önemlide olunmaz, aygın da olunmaz başarılıda olunmaz.

Gerçekten başarılı olmak ve kalıcı olmak istiyorsanız:
Halkın iktidarını kurmak istiyorsanız en azından bundan sonra Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatini sizlerde dikkate alın.


“Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana. Suçlamak bize; katlanmak sana. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar,
uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana… Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana...
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.”

Son bir not:

Kutlama ve saygıyla anımsama:

Bu gün laik, demokratik cumhuriyeti kuran aydınlık insanların kararıyla çağının en ileri ve örnek eseri olduğu kabul edilen; düşünen, üreten, sorgulayan kadroları yetiştirmek amacıyla en önemli ve ileri eğitim modeli olan “Köy Enstitülerinin” 71. yıl dönümünü kutluyoruz..
Temennim ve arzum, o ruhu yeniden yaşatmak içindir. Bu nedenle pes etmemenizi, mücadeleden ve CHP’den vazgeçmemenizi dilerim

Güler Buğday


Güler Buğday


CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN

11 Haziran 2015 Perşembe, 12:05

GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.

15 Aralık 2014 Pazartesi, 09:50

ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..

24 Eylül 2014 Çarşamba, 17:48

12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?

12 Eylül 2014 Cuma, 08:33

Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?

04 Ağustos 2014 Pazartesi, 12:37

Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'

09 Temmuz 2014 Çarşamba, 09:41

Tüm Dostlara Teşekkür…

03 Nisan 2014 Perşembe, 09:09

Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!

06 Mart 2014 Perşembe, 12:22

Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:

01 Ocak 2014 Çarşamba, 12:09

Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...

13 Aralık 2013 Cuma, 14:43

Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.

05 Ekim 2013 Cumartesi, 08:35

Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...

10 Temmuz 2013 Çarşamba, 09:23

Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım

16 Haziran 2013 Pazar, 05:22

CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…

12 Haziran 2013 Çarşamba, 21:08

Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!

04 Haziran 2013 Salı, 08:22

“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…

15 Mayıs 2013 Çarşamba, 07:40

Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.

29 Ekim 2012 Pazartesi, 02:36

Sadece İnsan Olmak!

26 Eylül 2012 Çarşamba, 08:25

Annemin de Başını Ezerler mi?

12 Eylül 2012 Çarşamba, 08:21

Sol Pencereden Ülkücü Yazar Metin Kaplan ve Yeni Kitabı: “Fent/ Orgeneral Eşref Bitlis Suikastı”

20 Ağustos 2012 Pazartesi, 11:33

CHP’de 'Değişim - Dönüşüm ve Yenileşme' slogan olarak kalıp yanlış algılamalarla dezenformasyona sebep olmamalı…

21 Temmuz 2012 Cumartesi, 07:26

CHP’de, %33 Kadın Kotasındaki Haksız Uygulamalar, Siyasetteki Kadın Emeğini Yok mu Ediyor?

25 Haziran 2012 Pazartesi, 18:49

CHP İl Kongresinde kalite, zarafet ve hoşgörü çıta yükseltti.

18 Haziran 2012 Pazartesi, 11:40

CHP’de Değişim ve Uzlaşma Talebi Filiz verdi.

16 Haziran 2012 Cumartesi, 14:56

Gürhan Akdoğan, CHP İl Başkanlığına Aday Olmuyor! Değerli Emaneti Yahya Şimşek’e Teslim Etmek İstiyor.

05 Haziran 2012 Salı, 10:42

Bugün köşemi ‘İşten çıkarılmam için bana tuzak kuruldu’ diye isyan eden Gazeteci Özlem Buğday Yağmur’a verdim:

21 Mayıs 2012 Pazartesi, 10:45

Bu gün anneler günü. 12 Eylül faşizminde sürgünde olan bir annenin duyguları!...

13 Mayıs 2012 Pazar, 11:04

1 Mayıs emeği sömürmeyenlere bayram olsun

01 Mayıs 2012 Salı, 14:32

Bu gün göz ameliyatı olacaktım, ancak gelişen bir kriz sonucu amelyat masasından kalkmak zorunda kaldım.

27 Nisan 2012 Cuma, 08:04

Tatlı Cadılarımın yani “Genetik Devrimcilerin “ bu gün yaş günü…

22 Nisan 2012 Pazar, 10:26

12 Eylül Faşist Darbesinde Avukat Ahmet Hilmi Feyzioğlu Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün beşinci katından atılarak öldürülmüştü…

04 Nisan 2012 Çarşamba, 12:14

CHP'den emekçi kadınlara onur belgesi

09 Mart 2012 Cuma, 06:54

Genetik Devrimci Çocuklar…

04 Şubat 2012 Cumartesi, 09:07

Ülkenizi ve halkınızı ‘torunlarınız’ gibi sevin!!!

03 Ocak 2012 Salı, 10:37

CHP’de muhalefet ve Baykal’cılar, bulanık suda balık avlamak istiyor…

13 Aralık 2011 Salı, 08:37

Bu ülkede mütevazı olmak; hele hele siyasette böyle davranmak aptallığa eşdeğerdir…

29 Kasım 2011 Salı, 08:48

Mutsuzum… Ancak, Mutsuzluk tehlikelidir…

20 Kasım 2011 Pazar, 09:53

Beşinci kattan aşağıya düşmek kaç saniye tutar acaba?

07 Ekim 2011 Cuma, 10:40

VİCDAN…

17 Eylül 2011 Cumartesi, 13:59

Huylu huyundan vazgeçmiyor!!!

01 Eylül 2011 Perşembe, 09:11

CHP Üst Yönetiminde Değişimin Kodları!!!

13 Ağustos 2011 Cumartesi, 08:27

Sayın Gürsel Tekin, Bursa İl Kongresi ile ilgili çıkan spekülâsyonlara, ‘Sol/Sosyal Demokrat’lara yakışan’ tavrı koydu.

06 Ağustos 2011 Cumartesi, 14:40

Bursa CHP, kriz üretme merkezi oldu...

30 Temmuz 2011 Cumartesi, 10:17

Yeni CHP’den duyurulur:“Yeni bir tüzük yapmayı düşündüğümüzden, eskisinin hükmü yoktur…!!!”

14 Temmuz 2011 Perşembe, 11:21

Yeni CHP’de Mızrak Çuvala Sığmıyor.

22 Haziran 2011 Çarşamba, 09:23

Egosu Doyumsuz Başbakan’ın Belaltı Savaşlarının Gerekçesi...

18 Mayıs 2011 Çarşamba, 11:20

Yeni CHP Zengin Severler Partisi mi Oluyor?

17 Nisan 2011 Pazar, 14:43

Yeni CHP’de: GDO’lu üyeler İN, organik üyeler OUT…

22 Mart 2011 Salı, 09:08

Bursa’da Aydınlığın Meşalesini Mümin Ceyhan Taşıyor.

10 Mart 2011 Perşembe, 15:37

CHP Sağcı, AKP Solcu, arıyor!!! Fikri Sağlar’dan ‘RET’

02 Mart 2011 Çarşamba, 15:43

Bursa CHP’de Yöneticiler (!) Kafayı Basına Taktı…

24 Şubat 2011 Perşembe, 12:59

Mudanya CHP’de kuraldışı uygulamalar kaos yarattı.

12 Şubat 2011 Cumartesi, 17:22

CHP’de Ayaklar Baş Olmasın!!!

04 Şubat 2011 Cuma, 14:27

Bursa Bağımsız’dan Merhaba...

02 Şubat 2011 Çarşamba, 08:32

Deniz Baykal'a 2nci Ciddi Uyarımdır!

12 Ocak 2011 Çarşamba, 12:02

Referandum Değerlendirmesi

11 Ocak 2011 Salı, 12:01

CHP ve Kılıçdaroğlu'na Pranga Olmayın

10 Ocak 2011 Pazartesi, 12:01

12 Eylül Faşizmi Kimlerin Çocuklarını Korkuttu?

09 Ocak 2011 Pazar, 12:03

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız