İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

YAZILARIM

Bursa CHP’de Yöneticiler (!) Kafayı Basına Taktı…

24 Şubat 2011 Perşembe, 12:59

Yönetici kavramını ekşi sözlük şöyle tanımlamış: “Liderlik görevi verilen fakat lider olma yerine yönetici olmayı tercih eden insanlar. Aralarındaki fark ise şöyle açıklanıyor; İşi doğru yapana yönetici, doğru iş yapana lider denir…

Yönetici kavramını ekşi sözlük şöyle tanımlamış:
“Liderlik görevi verilen fakat lider olma yerine yönetici olmayı tercih eden insanlar.
Aralarındaki fark ise şöyle açıklanıyor; İşi doğru yapana yönetici, doğru iş yapana lider denir…

Birde iyi yönetici nasıl olur onu tanımlayalım:

İyi yönetici olgun davranmalı, kendine güvenmeli ve başkalarına güven vermeli. Samimi, ilişki kurma ve empati (duygudaşlık) yapma yeteneğine sahip olup, ileriyi görebilmeli.

Ders bitti…

Ders bitti ama sevgili dostlar Bursa CHP’de nedense dert bitmiyor… Neden mi bitmiyor?
Çünkü
Lider olması gerekenler ne yazık ki yönetici bile olamıyor da ondan…
Sonuç;
Kaos, dejenerasyon, dedikodu, güvensizlik, hayal kırıklığı, umutsuzluk, öfke, nefret, intikam, iftira, hatta sonunda şiddete başvurma!

Sonuçta çaresiz kalıp, emniyet güçlerinden yardım istemek ve polis müdahalesi ile olayları kontrole almaya mecbur kalmak.

Kanıt:
Bursa 21.02.2011 tarihli Meydan Gazetesindeki manşet:
“CHP’DE İÇ SAVAŞ” olarak neredeyse tam sayfa olarak yer almış…

Düşünüyorum ve en az son 40 yıla şahitlik ederek diyorum ki, BURSA, CHP tarihinde bu ve benzeri olaylar hiçbir zaman yaşanmamıştır.

Gerçekten üzücü hatta utanılacak kadar yakışıksız ve seviyesiz olaylarla çalkalanıyor Bursa ÖRGÜTÜ…

Örgüt kelimesine bilerek büyük yazdım.

Çünkü aniden gazeteci ve de siyaset yazarı (!) olanlarla, kendilerini sol/sosyal demokrat (!) olarak niteleyen ve siyasete girmeyi çok geç akıl eden bir takım insanlar CHP örgütünden ‘TEŞKİLAT’ diye söz ediyorlar.

Olmaaaaz… Olaaamaz!!!

Siz bakmayın ısrarla bu sözcüğü değersizleştirmek için bilinçli olarak tüm suç işleyen yapılara örgüt denmesine.

Örneğin ısrarla “Ergenekon Suç Örgütü” gibi tanımlamalar ülkeyi yeniden dizayn etmek isteyen siyaset mühendislerinin (!) amacını ve kötü niyetini gösteriyor.

Hani bir toplumu yozlaştırmak, çökertmek için nasıl dili ile oynarlarsa; bir ideolojiyi ve siyasi yapıyı bozmak için de ‘söylem dilini ve jargonunu’ bozar ve sıradanlaştırırlar.

Trajik bir durum!
Allahtan artık Ülkücülerle dost oldukta adamlar ‘Teşkilat’ sözcüğü için bizlerden telif hakkı istemiyorlar!!!

Şimdi gelelim gündemdeki konumuza:

Bursa CHP’de yönetici konumunda olanların son günlerde basına atıkları iftira ve düştükleri trajikomik hallere.

Gerçi CHP Genel Başkan Yardımcılarından Sayın İzzet Çetin’de zaman zaman Bursa basınına sitem ediyor...
“Bu partide hiç mi iyi bir şey olmuyor? Bursa basını hep olumsuz yazıyor! Köşe yazarları çok aleyhte yazıyorlar…” diyerek sık sık kırgınlığını dile getiriyor.

Anladığım kadarıyla bu bakış açısı Genel Merkezdeki birçok yöneticinin de ortak görüşünü yansıtıyor.

Belki dışardan ve uzaktan bakıp olayların aslını, perde arkasını ve gerçekleri bilmediklerinden ithamlarında haklı olabilirler!

Bu konuda yazılanların daha doğrusu yazdırılanların kimler tarafından enforme edildiği bilinmez ve gerçekler görmezden gelinirse bu koşullarda Bursa basınına herkes haksızlık yapmış olur.

Hatta iyi niyet ve samimiyetinden emin olduğumuz İzzet Çetin bile haksızlık yapmış olur.

Çünkü
Sayın İzzet Çetin, ‘Solu kavramış… Parti ideolojisini, programını, tüzüğünü ve öncelikli hedeflerini bilen… Örgütleri tanıyan… Tepeden inmeden sosyal demokratların çimentosu olan emekçilerin ve emek örgütlerinin temsilcisi olarak, Bursa’daki basın emekçilerine haksızlık yapmış olur.

Çünkü Bursa basınında özellikle siyaset yazan köşe yazarlarının büyük bir çoğunluğu; gerçekten namuslu, onurlu, etik değerlere dikkat eden ve gerçekleri yazmaktan çekinmeyen, yan gelir ve kazanç için siyasilere maşa olmayan cesur kalemlerdir.

Bu konuda hata yapan yok mudur?

Tabiî ki vardır… Her kurumda çürük elmalar olduğu gibi bu kurumda da mevcuttur.

Örnekleyecek olursak;

Yerelde yazan bir iki gazetecinin maddi çıkar için, zaman zaman siyasetçilere taraf veya karşıt oldukları iddia ediliyor.

CHP İl Başkanı Gürhan Akdoğan’ın bu konumda iki yazarla ilgili verdiği bilgi çok sarsıcı ve düşündürücüdür!!!

Gürhan Akdoğan, bu konuda soruşturma geçiren CHP’li bir belediyeden sözde danışmalık adı altında “İçi dolu zarf” alan iki yazar için; “para aldıkları sürece bana ve çalışmalarıma övgüler dizdiler.
Beni ‘Devrimci ve Kahraman’ olarak tanımlayıp sürekli başarılarımı yazdılar” diyerek duruma açıklık getirmişti.

Daha sonra paralarını bizzat kendisinin kestirdiği için şimdi kendinse karşı olduklarını anlatıp ve bu şahısların son zamanlarda Sena Kaleliye yandaş olduğunu ve kurultay sürecinde de bu şahsa övgüler dizip pazarlama mantığıyla yazdıklarını ifade etmişti.

Doğrumudur, yanlış mıdır, yanlımıdır bilemem!!!…

Çok merak edenler Gürhan Akdoğan’ın hata üstüne hata yaptığı, haksızlık ve hukuksuzluk yaptığı, hatta sahteciliğe en azından göz yuman İl Başkanı olarak mahkemelerde partiyi küçük düşürdüğü günlerde kimler onu savunmuş, kimler onu kahraman yapmış bu işlerde ünlü bir iki köşe yazarının eski yazılarına bakarak gerçeği öğrenebilirler.

Sevgili Dostlar, “Şimdi böyle bir yazı yazmanın gereği var mı?” diye düşünebilirsiniz.

Gereği var. Üstelik çok var. Çünkü kimse aklını başına almıyor.

Bursa CHP’de aylardır Sena Kaleli ve İl Başkanı Gürhan Akdoğan arasında neredeyse ‘Kan Davası’ benzeri bir savaş yaşanıyordu.

Bu savaş; Sayın Deniz Baykal’ın ortaya çıkan kasetle genel başkanlığı bırakması sonucu Sayın Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan seçildiği andan bu güne dek acımasızca devam etti.

Sayın Sena Kaleli, herkesin bildiği gibi Sayın Deniz Baykal’ın yanında olan bir isimdi.

Beklenmeyen değişim haklı olarak Sena Kaleli’yi sarsmıştı. Kendisi çok üzgündü… Hatta oldukça öfkeliydi.

Oysa İl Başkanı Gürhan Akdoğan, süratli bir U dönüşü yaparak yeni oluşumun yıldızlarından olmuştu.

Sena Kaleli, Kıçdaroğlu’nun Genel Başkan olduğu yapıya güvenmiyordu. Çok karamsardı.

Bunu kurultay bitiminde Ankara’dan Bursa’ya dönerken görüştüğümde çok sert sözlerle dile getirmekten çekinmemişti.
Akdoğanı da döneklik ve vefasızlıkla suçluyor; dostlarına ihanet etmesinden dolayı sürekli kınıyordu.

Ne garip tecelli ki her ikisi de CHP’ye Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak katılmışlardı.
İkisi de partinin değişik kademelerinde görev alıp, parti terbiyesi içinde deneyim ve tecrübe kazanmadan siyasete tepeden başladıkları için intibak zorlukları yaşıyorlardı.

Bu nedenle aralarındaki savaş sol ve sosyal demokrat ilkelere uygun olmayan yöntemlerle ‘kıra-döke’ devam edip gitti

Her ikisi de siyaseti popülist söylemlerle, “Halk için ve CHP’nin iktidarı için” yaptıklarını iddia etseler de; her işin merkezinde olma hırs ve arzuları sürekli hata yapmalarına engel olamıyor.

Gerek yükselmek için, gerekse bulundukları konumları korumak için her ikisinin de konumlarına bakmadan kullandıkları yöntemler uzun zamandır kaygıyla izlenmektedir.

Ayrıca yaptıkları veya yandaşlarına yaptırdıkları eylemler hiçbir sol/sosyal demokrat terbiye almış üyenin içine sinen veya onaylayacağı hareket tarzı değildir.

Sayın Sena Kaleli’nin, Olağanüstü Kurultayda günler önceden Doğan Medyasınca pompalanıp iş dünyasının temsilcisi olarak sunulup PM’ ye girmesi oradan da (eğitimden sorumlu) Genel Başkan Yardımcısı seçilmesi insanlarda şok etkisi yarattı.

Kılıçdaroğlu’na duyulan sevgi ve saygıdan dolayı seçtiği birçok isim kimsenin içine sinmese de ses çıkarılmadı.
Örneğin;

Eski Kültür Bakanı ve Sosyal Demokrasi Vakfı Onursal Başkanı Ercan Karakaş, gibi birikimli, deneyimli ve bu alanda birçok kitabı ve çalışması bulunan ve tüm örgütlerin güven ve saygınlığını kazanmış değerler kenarda tutulurken bu tür tercihler örgütlerde onay bulmadı.

Bursa özelinde ise daha farklı yansımalar oldu.

Olağanüstü kurultay öncesi 250 kişinin katılımıyla yapılan danışma kurulunda Sena Kaleli’nin “Ben Atatürk ilke ve Devrimlerinin Bekçisi Olmayacağım” söylemi tepki toplamıştı.
Ayrıca birden bire türban savunusu, anadilde eğitim arzularını ortaya dökmesi ve cumartesi annelerine duyduğu özel ilgi (!) insanları şaşırttı.

Çoğunluğunda tepkisine neden oldu.

Sena Kaleli, bu söylemlere ve değişen tavrına dostça uyarı yapanlara “Ben ezber bozacağım” çıkışını yapmakta ve parti programıyla ve ilkeleriyle ters düşen söylemleri seslendirmede bir müddet inat etti.

Daha sonra kendisini kim uyardıysa bu seferde tüm söylemelerini inkâr edip bu konuları yazan basını suçladı.

Velhasıl iki yıllık CHP’li Sena Kaleli’nin Eğitimden Sorumlu Genel Başkan yardımcısı görevine getirilmesi; gerek CHP üyelerini gerekse parti dışındaki insanları şaşırtan ve içe sinmeyen bir durum oldu.

Genelde durum böyleyken; Bursa’da aylardır süren sonunda bir gazetenin manşetine “CHP’de İç Savaş” başlığını atmasının sebepleri çok daha farklı nedenlere dayanıyordu!

Sena Kaleli’nin Bursa’da yaşayıp, 1980’de Bursa’da üniversitede okumasına rağmen ve sonraki yıllarda ülkede kıyametlerin koptuğu dönemlerde 52 yaşına kadar ne siyaset ne ülke sorunlarına duyarlılık gösterdiği veya ilgi duyduğu bilinmiyordu…
Olayları ve üzüntüleri içinde yaşamış olmalı ki kendisi o zor günlerde ortalarda yoktu!!!

Ayrıca her fırsatta Otobüs Firması; Kamil Koçun Sahibi, Yönetim Kurulu Başkanı vs gibi unvanların yazılmasına karşın; Genel Başkan Yardımcısı olarak atanana kadar bu hakkı vermek ve iş yerindeki sendikasız işçilerini sendikalı yapmak nedense aklına gelmemiş.

Sena Kaleli, Genel Başkan Yardımcısı olarak atandıktan sonra kendisine duyulan tepkiyi ve endişeyi doğru algılamak, anlamak, çözmek ve uzlaşmak niyetine girmedi.


Beklenenin aksi bir tavır takındı.

Oysa Bursa örgütü akil insanları başta olmak üzere parti terbiyesi almış, hiyerarşiyi bilen herkes kendinse gereken saygıyı ve ilgiyi gösterdi.

Ancak Kaleli, Bursa’da kendine göbekten bağlı ve kendi ölçülerinde bir yapı oluşturmak için il yönetimine ve Gürhan Akdoğan’a karşı etik olmayan, kuraldışı bir savaş başlattı.

Yanına her daim güçlünün yanında olmuş bir takım örgüt sorumsuzlarını alıp onları yetkili kılarak(!) akıl almaz yöntemler uygulayıp partide kargaşa yarattı.

“Güç bende, yetki bende” mantığıyla hareket edip; genel merkezin bilgisi dâhilinde görevden alınan Mudanya Eski İlçe Başkanı’na özel görevler verip akıl almaz hatalar yapılamasına sebep oldu.

İl Başkanı Gürhan Akdoğan’ı görevden aldırmak için imza toplatmak, önüne gelene İl başkanı olması için teklif yollatmak ve partide kargaşa yaratmak kendileri için rutine döndü.

Hatta yedek bir PM üyesini parti toplantılarında yanına oturtup “Sayın Parti Meclis Üyem” diye inatla selamlaması, o şahsın da önüne gelene il başkanlığı, milletvekilliği önermesi, toplantılar düzenlemesi örgütte sıkıntı yarattı.

Kaleli bu absürtlüğü soran basın mensuplarına hiç çekinmeden “Bizim için kendisi PM” üyesidir.” diyerek kurultay yetkisini bile keyfi kullanabileceğini yani sapla samanı birbirine karıştırdığını kanıtlamıştır.

İl Başkanı Akdoğan’da bu hatalardan ve hadsizliklerden mağduriyet çıkardığı için bir başka cephe açarak savaşmaya başladı.

Bu partiye ömürlerini vermiş, her koşulda partisinin çıkarlarını kendi ikbal ve geleceğinin önüne koymuş “Akil İnsanlar” ile, geçmişte ve bu gün emeklerini partilerinden esirgemeyen gerçek CHP’liler çirkin pazarlamalar oluyor diye Akdoğan’a sahip çıktılar.

Ancak bu sahip çıkışta Gürhan Akdoğan haklı olduğu için ve doğru işler yaptığı için çıkılmadı.

Seçimlere dört ay gibi kısa bir süre kalmışken sekiz yıldır ülkede yıkmadık, yozlaştırmadık kurum bırakmayan AKP hala birinci parti konumundayken Kaleli’nin kaprislerine partiyi kurban etmemek için ve seçilmiş bir kimsenin keyfi sebeplerle görevden alınmasına karşı oldukları için sahip çıktılar

Yoksa kimse İl Başkanı Gürhan Akdoğan’ın geçmişte yaptığı haksızlıkları, hukuksuzlukları, keyfi kararlarını onaylamadı.
Osmangazi’de mahkeme tarafından karar bağlanan sahtecilikleri yapmasını içine sindirmedi.

Gerçek CHP’liler ve sol/sosyal demokratlar bir tek şeyden korktular:

Partilerine yine bir bilinmeyen, sadece varsıl bir iş adamı veya iş kadını atanıp parti darmadağın olur mu diye korkup sahip çıktılar…
Yani “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmaktan” korktular.


*****

Bursa CHP’de aylardır üstü örtülü bir savaş yaşandı. İki tarafta birbirini yıpratmak, hatta yok etmek için perde arkasında akıl almaz yöntemler kullandılar.

Bu savaş özellikle basın üzerinden yürütüldüğü için herkesin malumudur.
Genel merkez’inde bütün gelişmeleri bildiği tahmin edilmektedir.

Ancak geçmişte basın mensupları haber yakalayabilmek için, olayın iç yüzünü öğrenebilmek için günlerce insanların peşinden koşar ve kulis haberi yakalamak için ter dökerlerdi.

Oysa Sayın Kaleli ve Akdoğan, bu çekişme ve kavgalarında medyayı özellikle köşe yazarlarını bizzat kendileri bilgi bombardımanına tuttular.

Gece gündüz kendilerine göre enforme ettiler.

Gürhan Akdoğan bizzat kendisi gece gündüz uğradığı haksızlıkları ve Sena Kaleli’nin yaptıklarıyla ve söylemleriyle, ilişlikleriyle örgüte verdiği zararı ve üst uzantılarını anlatıp durmuştur.

Sayın Kaleli bu işte daha kurnaz (!) davranmıştır. Sena Kaleli kendine yakın hissettiği gazetecilere bizzat kendisi, kırıp hakaret ettiği gazetecilere de bu bilgileri yardımcıları ve geldiği konumdan yararlanmak isteyen bir takım “güç severlerin” desteği ile sunmaktadır.

Çünkü kendisi söylediklerinden tepki alınca ve sıkışınca inkâr etme alışkanlığı olduğundan bu yöntemi tercih etmiştir.

En basit örneği 250 kişinim önünde (danışma kurulunda) söylediklerini değiştirip, inkâr edebilmiş hatta haberi yapan gazeteciyi yalancı çıkarabilmişti.

Bu konuyla ilgili Gürhan Akdoğan’ın bilgi ve belge sunduğu gazeteciler olayı yazınca da o gazetecileri çok kötü sözlerle itham etmiştir.

Hatta bayram merasiminde o gazetecilere hiç hak etmedikleri suçlamalarda bulunmuştur.

Bu güç savaşında galip çıkabilmek için her iki tarafta birbirlerine olan tüm safralarını basın yoluyla kamuoyuna ve örgüte sunmuşlardır.

Gerçek böyleyken her iki tarafta resmi basın açıklamalarında “Partimi ve iç sorunlarımızı medyada tartışmam ve tartıştırmam” diye şov yapmaktan da geri durmamışlardır.

Nasıl olsa resmi olarak sorulduğunda her ikisi de yıllardır yaptıkları gibi inkâr edecekler hatta “bunu yapanları kınıyoruz” diyeceklerdir.

Hatta 14 Şubat ta aniden barışıp (!) görüldükleri her yerde “Kim demiş biz küstük diye... Kim demiş aramızın açık olduğunu? Kim demiş başka bir il başkanı aradığımızı?” diyerek insanları şoka sokarken bir başka yalana birlikte imza atmaya kalkmışlardır.

Bu suni veya süreli ateşkesi göstermek için Bursa Medyasını birlikte ziyaret etmeye karar vermişler ve gerekli randevuları almışlar.

Bursa yerel medyası başka illerin medyasına benzemez.

Her şeyden önce tirajıyla olsun, niteliğiyle olsun, yazarlarıyla olsun, ulusal basınla gerçekten yarışacak kalite ve kapasitededir.

Tüm medya organları, Ana muhalefet partisini en üst organda temsil eden hemşerileri ve İl Başkanı’yla yönetimine gereken saygı ve ilgiyi göstermekte çok titiz ve özenli davranmışlardır.

Ancak Olay Gazetesi’nde üst yönetimde bulunan İsmail Öztat’ın köşesine taşıdığı “Yordamsız” yazısı yaptıkları hatayı herkese anlatmıştı.

Sayın Kaleli bu üst göreve getirildiği günden bu yana tüm partilileri, hatta basın mensuplarını; Kamil Koç’un, elemanları, şoförleri, hata bazılarını değnekçileri sanmakta ve ona göre davranmakta inat ediyor.

Bu medya gezisinde tüm yazarları, muhabirleri, velhasıl konuya vakıf yönetici ve medya mensuplarını çileden çıkaran bir duruma imza atıyorlar!!!

Her iki tarafta pişkin pişkin, sabah akşam enforme ettikleri, kuş uçsa haberdar ettikleri basın mensuplarının gözlerinin içine baka baka yalan söylüyorlar.

Sayın Sena Kaleli, “Sözde bizim aramız açıkmış… Sözde ben İl başkanının görevden alınmasını istemişim. Hatta başkalarına teklif yollamışım… Yalan… yalannnn, bunlar basının uydurduğu yalanlar.” diyecek kadar şaşırmıştır!

Hatta “Biz her gün bu çıkan haberlere bakıp Gürhan Başkan’la bu gazeteciler nereden uyduruyorlar bu yalanları? diye, gülüp duruyoruz…”

Derken, gerçekten herkesin sinir katsayısını yükselten inandırıcılıktan uzak komik konuşmalar yapmıştır.
Gürhan Akdoğanda bu komediyi susarak veya kafa sallayarak onaylamıştır.

Bir başka gazetede ise durum daha da yakışıksız seyretmiştir!!!

Resmi bir ziyaret niteliğinde gittikleri bir başka gazetede danışma kurulunda bizzat bulunan ve Sena Kaleli’nin “Atatürk Devrim ve İlkelerinin Bekçisi Olmayacağım” sözlerini yazdığı için öfke duyduğu gazeteciyi bozmaya çalışması ve suçlamaya kalkınca gördüğü tavır ziyarete damga vurmuştur.

Oysa CHP’nin seçim stratejisini ve projelerini anlatması gereken bu ziyaretlerde; hızını alamamış olmalı ki konumuyla uymayan dedikodulara imza atmıştır.

Ziyaretinde yanında il başkanı da varken, uzun süredir kendisinin hedefine oturttuğu “Eski Parti Meclis Üyesi” olan partilisinin dedikodusunu yapmaktan da hicap duymamıştır.

Bu gelişmelerden sonra Gürhan Akdoğan, Ankara dönüşü İl Başkanlığı’nda basın toplantısı yapmış ve artık görevden alınmayacağını ilan etmiştir.

Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu’nun kendisini ve çalışmalarını takdir ettiğini ve herkesin arkasında olduğunu anlatmıştır.

Açıklamalarında “Bundan sonra kimse partide dedikodu yapamayacak, kimse basın mensuplarına konuşmayacak, kimse iç sorunlarımızı gazetelere, köşe yazarlarına taşımayacak buna izin vermeyeceğim” diyerek bir gövde gösterisi yapmıştır.

Hani derler ya bu kadar yalana sabır taşı bile çatlar…

Madem böyle bir karar aldınız; geçmişte yaptıklarınızdan utandınız… Uyun o zaman kendi verdiğiniz karara…

Ayıp kaçacak ama hani derler ya: “Alışmamış….. çamaşır durmaz” diye!!!

İşte Mudanya’da son günlerde yaşananlar bunun kanıtıdır.

Soralım Bursa’yı barış içinde yönetenlere (!) daha doğrusu gerçek CHP’lilere; “Bu yaşatılanlar sizlere yakışıyor mu?”

Aylardır bu iki yönetici Mudanya üzerinden savaştılar.

Basiretsizlikleri ve taraf tutup kayırmalarıyla olayları istismar ettiler.

Yıllardır saygıda ve sevgide kusur etmemiş insanları çeteleştirip kavga eder konuma soktular.

Sonuçta CHP’ye ve hiçbir sol/sosyal demokrat insana yakışmayan olayların yaşanmasına sebep oldular.

Ancak bu sefer tarafsız köşke yazarlarını kandırmadılar. Yine sabahlara kadar köşe yazarları arandı.

Kendine göre açıklamalar yapıldı.

Üstelik polisin müdahale ettiği yumrukların havada uçtuğu olayları en ince ayrıntıya kadar anlattılar.

Ama bu sefer kendilerinin uymadıkları karara (Meydan Gazetesi ve yazarının biri hariç) Bursa’nın büyük basını ve yazarları uydular.

Hatta bu şahısların yaptıkları dedikodulardan sıkışınca da inkâr etmeleri yüzünden CHP’den geri durmak istediler.

Son Söz:
Tüm makam ve mevkiler gelip geçicidir.

Hak etmeden, emek vermeden Anadolu tabiriyle (torpille) bir yerlere getirilince “Ne oldum” deyip “Ali Kıran Baş Kesen” olmaya kalkarsanız, olmaaaaaz...

Unutmayın ki kırıp döktüğünüz partililer hancıdır!
Onlar bu tür çok misafir ağırladılar. Birçoklarını da işlerini ve görevleri bitince efendice yolcu ettiler.

Kendi hırslarınızı ve egolarınızı tatmin için yaptığınız hataları, ayıplarınızı örtmek için basına daha fazla haksızlık yapmayın.

Yandaş basının yer vermek istemediği CHP’ye tarafsızlığıyla hatta sol/sosyal demokrat kimliğini saklamadığı bilinen yazarlara ve gazetelere iftira atarak bu tavrınızla bir de sizler darbe vurmayın.

Barış ve uzlaşma herkesin istediği bir şeydir.

Ancak samimiyetsiz ve inançsız sadece kişisel çıkarlar için yapılan her şey gibi bu da sırıtıyor ve inandırıcı olmuyor.

Eğer bunun aksini düşünen varsa o zaman söylenecek tek söz kalıyor.

CHP’de herkes savaş sever olmalı.
Çünkü bu samimiyetsiz sözde barışa kimse inanamadı.

Bu güven vermeyen, gerçeği yansıtmayan, perde arkası hala ‘çıfıt çarşısı’ olan durumdan sonuç çıkmayacağını herkes birbirine muştuluyor.

Ben yine kötü olmayı, hedef olmayı, haksızlığa uğramayı göze alıp hereksin bilip, aday belirleme gününe kadar susacağı gerçekleri yazarak: “ Kral Çıplak” dedim…

Temennim ders alınır ve gereği yapılır.

Güler Buğday.


CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN

11 Haziran 2015 Perşembe, 12:05

GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.

15 Aralık 2014 Pazartesi, 09:50

ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..

24 Eylül 2014 Çarşamba, 17:48

12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?

12 Eylül 2014 Cuma, 08:33

Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?

04 Ağustos 2014 Pazartesi, 12:37

Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'

09 Temmuz 2014 Çarşamba, 09:41

Tüm Dostlara Teşekkür…

03 Nisan 2014 Perşembe, 09:09

Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!

06 Mart 2014 Perşembe, 12:22

Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:

01 Ocak 2014 Çarşamba, 12:09

Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...

13 Aralık 2013 Cuma, 14:43

Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.

05 Ekim 2013 Cumartesi, 08:35

Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...

10 Temmuz 2013 Çarşamba, 09:23

Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım

16 Haziran 2013 Pazar, 05:22

CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…

12 Haziran 2013 Çarşamba, 21:08

Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!

04 Haziran 2013 Salı, 08:22

“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…

15 Mayıs 2013 Çarşamba, 07:40

Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.

29 Ekim 2012 Pazartesi, 02:36

Sadece İnsan Olmak!

26 Eylül 2012 Çarşamba, 08:25

Annemin de Başını Ezerler mi?

12 Eylül 2012 Çarşamba, 08:21

Sol Pencereden Ülkücü Yazar Metin Kaplan ve Yeni Kitabı: “Fent/ Orgeneral Eşref Bitlis Suikastı”

20 Ağustos 2012 Pazartesi, 11:33

CHP’de 'Değişim - Dönüşüm ve Yenileşme' slogan olarak kalıp yanlış algılamalarla dezenformasyona sebep olmamalı…

21 Temmuz 2012 Cumartesi, 07:26

CHP’de, %33 Kadın Kotasındaki Haksız Uygulamalar, Siyasetteki Kadın Emeğini Yok mu Ediyor?

25 Haziran 2012 Pazartesi, 18:49

CHP İl Kongresinde kalite, zarafet ve hoşgörü çıta yükseltti.

18 Haziran 2012 Pazartesi, 11:40

CHP’de Değişim ve Uzlaşma Talebi Filiz verdi.

16 Haziran 2012 Cumartesi, 14:56

Gürhan Akdoğan, CHP İl Başkanlığına Aday Olmuyor! Değerli Emaneti Yahya Şimşek’e Teslim Etmek İstiyor.

05 Haziran 2012 Salı, 10:42

Bugün köşemi ‘İşten çıkarılmam için bana tuzak kuruldu’ diye isyan eden Gazeteci Özlem Buğday Yağmur’a verdim:

21 Mayıs 2012 Pazartesi, 10:45

Bu gün anneler günü. 12 Eylül faşizminde sürgünde olan bir annenin duyguları!...

13 Mayıs 2012 Pazar, 11:04

1 Mayıs emeği sömürmeyenlere bayram olsun

01 Mayıs 2012 Salı, 14:32

Bu gün göz ameliyatı olacaktım, ancak gelişen bir kriz sonucu amelyat masasından kalkmak zorunda kaldım.

27 Nisan 2012 Cuma, 08:04

Tatlı Cadılarımın yani “Genetik Devrimcilerin “ bu gün yaş günü…

22 Nisan 2012 Pazar, 10:26

12 Eylül Faşist Darbesinde Avukat Ahmet Hilmi Feyzioğlu Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün beşinci katından atılarak öldürülmüştü…

04 Nisan 2012 Çarşamba, 12:14

CHP'den emekçi kadınlara onur belgesi

09 Mart 2012 Cuma, 06:54

Genetik Devrimci Çocuklar…

04 Şubat 2012 Cumartesi, 09:07

Ülkenizi ve halkınızı ‘torunlarınız’ gibi sevin!!!

03 Ocak 2012 Salı, 10:37

CHP’de muhalefet ve Baykal’cılar, bulanık suda balık avlamak istiyor…

13 Aralık 2011 Salı, 08:37

Bu ülkede mütevazı olmak; hele hele siyasette böyle davranmak aptallığa eşdeğerdir…

29 Kasım 2011 Salı, 08:48

Mutsuzum… Ancak, Mutsuzluk tehlikelidir…

20 Kasım 2011 Pazar, 09:53

Beşinci kattan aşağıya düşmek kaç saniye tutar acaba?

07 Ekim 2011 Cuma, 10:40

VİCDAN…

17 Eylül 2011 Cumartesi, 13:59

Huylu huyundan vazgeçmiyor!!!

01 Eylül 2011 Perşembe, 09:11

CHP Üst Yönetiminde Değişimin Kodları!!!

13 Ağustos 2011 Cumartesi, 08:27

Sayın Gürsel Tekin, Bursa İl Kongresi ile ilgili çıkan spekülâsyonlara, ‘Sol/Sosyal Demokrat’lara yakışan’ tavrı koydu.

06 Ağustos 2011 Cumartesi, 14:40

Bursa CHP, kriz üretme merkezi oldu...

30 Temmuz 2011 Cumartesi, 10:17

Yeni CHP’den duyurulur:“Yeni bir tüzük yapmayı düşündüğümüzden, eskisinin hükmü yoktur…!!!”

14 Temmuz 2011 Perşembe, 11:21

Yeni CHP’de Mızrak Çuvala Sığmıyor.

22 Haziran 2011 Çarşamba, 09:23

Egosu Doyumsuz Başbakan’ın Belaltı Savaşlarının Gerekçesi...

18 Mayıs 2011 Çarşamba, 11:20

Yeni CHP Zengin Severler Partisi mi Oluyor?

17 Nisan 2011 Pazar, 14:43

Yeni CHP’de: GDO’lu üyeler İN, organik üyeler OUT…

22 Mart 2011 Salı, 09:08

Bursa’da Aydınlığın Meşalesini Mümin Ceyhan Taşıyor.

10 Mart 2011 Perşembe, 15:37

CHP Sağcı, AKP Solcu, arıyor!!! Fikri Sağlar’dan ‘RET’

02 Mart 2011 Çarşamba, 15:43

Bursa CHP’de Yöneticiler (!) Kafayı Basına Taktı…

24 Şubat 2011 Perşembe, 12:59

Mudanya CHP’de kuraldışı uygulamalar kaos yarattı.

12 Şubat 2011 Cumartesi, 17:22

CHP’de Ayaklar Baş Olmasın!!!

04 Şubat 2011 Cuma, 14:27

Bursa Bağımsız’dan Merhaba...

02 Şubat 2011 Çarşamba, 08:32

Deniz Baykal'a 2nci Ciddi Uyarımdır!

12 Ocak 2011 Çarşamba, 12:02

Referandum Değerlendirmesi

11 Ocak 2011 Salı, 12:01

CHP ve Kılıçdaroğlu'na Pranga Olmayın

10 Ocak 2011 Pazartesi, 12:01

12 Eylül Faşizmi Kimlerin Çocuklarını Korkuttu?

09 Ocak 2011 Pazar, 12:03

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız