İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

Bir yalan üzerine zorunlu açıklama

Bir yalan üzerine zorunlu açıklama

24 Nisan 2012 Salı, 09:21

Mehmet Y. YILMAZ /Hürriyet

BU iddiayı önceki gün Elif Çakır, Star gazetesindeki köşesinde ortaya attı. Ertesi gün çift kişilikli yazar Fehmitaha Korukıvanç köşesinde tekrar etti.

Konu, kamuoyunda “andıç” olarak bilinen, Cengiz Çandar, Ali Bayramoğlu, Mehmet Barlas, Mehmet Ali Birand gibi gazetecileri ve Akın Birdal’ı itibarsızlaştırmaya yönelik olarak “Şemdin Sakık’ın ifadesidir” diye basına sızdırılan haber ile ilgili.
Ben o tarihte Radikal’in Genel Yayın Yönetmeni idim ve gazetelere servis edilen, başı sonu belirsiz bu haberi yayımlamadım. Yayımlamadım, çünkü doğruluğunu ne Ankara Büromuz ne de İstanbul Haber Merkezimiz teyit edebilmişti.
“Andıç” ile ilgili haber gazetelerde yayımlandıktan bir süre sonra İstanbul’daki özel muhabirimiz Ersin Kalkan, Diyarbakır’daki bir kaynağı aracılığıyla Şemdin Sakık’ın savcılıktaki orijinal ifadesine ulaştı. Orijinal ifadede, “andıç” ile ifadeye eklenen bölümün olmadığı açıkça görülüyordu.
Bu haber, Radikal’in manşetinden yayımlandı. PKK’dan para almakla suçlanan gazeteciler için Sakık’ın böyle bir şey söylemediği hatta tam tersini söylediği görülüyordu.
Şimdi iddia şu: Bu haberin yayımlandığı gün “o günün önemli generali” (ki bu sanırım Çevik Bir oluyor) Milliyet binasına “patronun özel kapısından” gizlice girmiş ve ben korkumdan haberin devamı niteliğindeki manşetin olduğu hazırlanmış gazete sayfasını yırtıp atmışım!
Başından sonuna yalan olduğunu söylemek zorundayım.
Bir defa Milliyet’te “patronun gizli kapısı” yoktur, binaya iki yerden girilebilir, birisi ön kapı, öteki garaj kapısı. İkisinde de görünmeden binaya girmek mümkün değildir.
İkincisi Çevik Bir ile ne 28 Şubat döneminde ne de daha sonra görüştüm. Bir ya da iki kez Genelkurmay’daki milli bayram kutlamalarında ayaküstü konuşmuş olabilirim, hepsi o kadar. Bir kez daveti üzerine Erol Özkasnak’a gittim ve bana Radikal’in haberlerinden, köşe yazılarından yakındı. Elinde koca bir dosya vardı, haber ve yorumlardaki bazı cümlelerin altları kırmızı kalem ile çizilmişti. Kendisine Radikal’in bağımsız bir gazete olduğunu söylediğimi hatırlıyorum. İsmet Berkan da tanıktır. Daha sonra böyle bir davet de almadım, kendim de görüşmeye zaten hevesli olmadığım için o dönemin askerleriyle görüşmedim. İki-üç kez de emekli Albay Hüsnü Dağ ile telefonda konuşmuşumdur, o konuşmalarda bana “komutanın” yayınlarımız ile ilgili yakınmaları iletilmiştir.
Benim hazırlanmış bir sayfayı yırtmış olmam da bir hayalin ürünü olmalı. Yayın yönetmeni olduğum gazetelerin yazıişleri ekiplerindeki arkadaşlar bilirler ki hep “işin başında” oldum. Sabah, öğlen ve akşam olmak üzere günde üç kez haber toplantısı yaptım, yazıişlerinde gazetenin sayfaları yapılırken hep oradaydım. Birinci sayfa yapılırken en küçük haberin başlığı ile bile ilgilendim. Yani yapılmış bir gazete sayfasını sonradan görüp yırtmam söz konusu olamazdı, zaten o sayfanın başında olurdum, yırtacağım sayfayı en başta yaptırmazdım.
Kaldı ki Ersin Kalkan da Şemdin Sakık ile ilgili haberi nedeniyle verdiği değişik söyleşilerde böyle bir durumdan bugüne kadar hiç söz etmedi.
Mesela Nursel Tozkoporan’ın, Ersin Kalkan ile yaptığı ve internette yayımlanan söyleşisinde böyle bir şeyden hiç söz edilmiyor.
İsmet Berkan, 2006 yılının mayıs ayında Andıç olayı ve Radikal’in orijinal ifadeyi yayımlamasından sonra yaşananları tekrar yazmış, o yazıdan sonra da böyle bir durum yaşandığına ilişkin açıklama vs. yok.
28 Şubat döneminin en önemli komplolarından birini ortaya çıkaran ve bunu o sıcak günlerde yapma cesaretini gösteren bir gazetenin genel yayın yönetmeniydim. Askerlerden korkuyor olsaydım o haberi de yayımlamazdım, nasıl sonuçlar doğuracağını görmemem mümkün değildi çünkü.
Üstelik o günlerde bir yandan da Susurluk çetesi ile uğraşıyorduk, ki bizleri sevmeyenlerin ve hakkımızda kötülükler planlayanların sayısı hiç de az değildi, 28 Şubatçı generallerden daha çok onlardan korkmamız için haklı nedenlerimiz de vardı. Ama onlardan da korkmadım.
Meslek hayatımda gurur duyduğum konulardan biridir.
Bu işin “korkuyla” yapılamayacağına inanırım. Bugünün muktedirlerinden de korkmadığım için düşüncelerimi açıkça yazıyorum.
28 Şubat döneminde Radikal gazetesinin nasıl yayın yaptığı, askerlerden korkup korkmadığı basit bir arşiv taramasıyla bile anlaşılabilir. Benim yazdığım yazılar da aynı arşivde duruyor. Sadece Radikal’de değil, 2000 yılından sonra Milliyet’te, 2005 yılından sonra da Hürriyet’te askerin rejim üzerindeki gölgesinin varlığına karşı çıktım, aksine yazılmış bir tek yazımı bulabilenin alnını karışlarım.
28 Şubat ile hesaplaşma döneminde, “yeni bir tür 28 Şubat andıççılığı” ile karşı karşıyayız.
Doğrular yalanlara karışmış, tarihler ve yaşananlar birbirini tutmuyor, bir tür cadı avı kendi karakterine uygun olarak sürüyor.
Biliyorum ki bu açıklamayı yazmış olmam hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Kendisine “Müslüman süsü vermiş” tacirler, “dönemin ruhunun gereği olarak” bu yalan üzerinde tepinmeye devam edecekler.
Şunu söyleyeyim ki hiçbiri umurumda değil. Beşer şaşar, ama arşiv unutmaz!

Koltuk mu sıcak geldi korku mu hâkim oldu?

28 Şubat süreci yargının takibine girdiğinden bu yana gazetelerde dönemin değişik kahramanlarının söyleşilerini okuyoruz.
Tek tek isimler önemli değil, aşağı yukarı söylenenler şöyle: “Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca’ya askerleri emekli edelim dedim.” “Hoca’ya bu kararlara karşı direnelim dedim.” “Güçlü bir tepki koyalım, olmuyorsa istifa edelim dedim.” “Bu kararları TBMM’de görüşmeye açalım dedim.”
Hoca da her defasında aynı yanıtı vermiş: “Durumu idare edelim.” “Bir annenin çocuğuna yaklaştığı gibi yaklaşalım.” “Memleketi germeyelim.” “Askerle halkımızı karşı karşıya getirmeyelim.”
Hoca’dan bu yanıtları alanlar da koltuklarında oturup, olup biteni seyretmeye devam etmişler.
Şimdi hepsi ortaya çıkmış, “Öyle dedim, böyle dedim” diye esip savuruyor.
Şunu merak ediyorum: Madem o günlerde böyle düşünüyordunuz, neden oturduğunuz yerde oturmaya devam ettiniz? Neden askerlerin göz göre göre hükümeti istifaya zorlamasına sesiniz çıkmadı? Neden “Madem öyle, kusura bakma Hocam, seni sever sayarım ama ben bu işte artık yokum” demediniz?
Neden? Koltuk mu sıcak geldi, bırakamadınız, yoksa o günlerin atmosferinde ortaya atılmaya mı korktunuz?

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız