Suçluyken mağdur yapılmamalı!..

15 Nisan 2012 Pazar, 11:00

FİKRİ SAĞLAR /BİR GÜN

Türkiye’nin gündemini Ankara Cumhuriyet savcılığının başlattığı 28 Şubat soruşturması kapladı!..

Öyle ki, yoğun savaş tartışmalarının sürdüğü, uluslararası sorun haline gelen Suriye konusu bile gündemin arka sıralarına itildi.

31 kişinin “yakalama ve gözaltına alınma” kararı yerine getirildi.

Soruşturulması istenenler arasında askerlerle birlikte avukatlar da vardı.

Gözaltına alınmalar sırasında dikkat çeken en önemli husus, en azından bu kez insani kurallara uyulmasıydı.

****

İteleme kakalama yaşanmadı!..

Kafalarından tutulup otolara bindirilen insanların resimleri çekilmedi.

Yandaş medya alkışlarla naklen ev aramalarını anlatmadı.

Sanık avukatları muhatap oldukları insanlık dışı muamelelerle ilgili açıklamalar yapmadı…

****

Bu durum önemsenmelidir.

Çünkü 28 Şubat “post modern darbesi”, ülkemiz için yüz karası olaylardan biridir!..

Yüzlemek yetmez!

Mutlaka hesaplaşmak gerekmektedir!..

****

Demokrasisi periyodik olarak askıya alınan Türkiye, tarihindeki bu vahşi sayfaları ikiye ayırıyor...

“Darbeler ve darbe teşebbüsleri!”

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbeleri…

20 Mayıs 1962, 22 Şubat 1963, 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 darbe teşebbüsleri!...

****

Her darbe ve darbe teşebbüsü bir öncekinden elde edilen deneyimlerle yapıldı.

O nedenle hepsinin kendine özgü farklı yapısal karakterleri oluşuyor!..

Ancak ortak bir noktaları var!..

Hepsinin de arkasında “halk desteği” bulunuyor!..

****

Halk desteği nasıl sağlanıyor?..

Askerlerin toplum mühendisliği ne kadar kuvvetli?..

Halk bu kadar “balık” hafızalı mı?

Sadece asker mi bu işin içinde?..

Ona destek veren siyasiler, iş adamları, STK’lar, medya ve kanaat önderleri yok mu?..

Var !..

****

Her darbe ya da darbe teşebbüsünden ders çıkarmayanlar oluyor tabii!..

Yapılanlardan akıllanmayanlar bulunuyor!..

Ama her defasında ayrı bir facia yaşanıyor…

Tutuklamalar, işkenceler, ölümler…

Ve baskı..

Korku!..

****

Peki neden her defasında aynı oyuna Türkiye halkı geliyor?..

Çünkü halk olayların arkasındaki asıl nedenleri çözemiyor!..

Bu konuda önderlik yapabilecek gerçek siyasetçiler yok!..

Demokrasinin aç,iş,özgürlük kısaca yaşamın ta kendisi olduğunu anlatan partiler yok!

Eğitim yok!..

Demokrasi kültürü gelişmiyor!

****

Her darbe sonrasında Türkiye’nin ekonomik ve siyasal yönü değişiyor !...

Her müdahalenin sonrası irdelenirse, ülkenin ciddi bir şekilde kapitalist sistemin ayrılmaz parçası haline dönüştüğü açıkça görünür!..

Sanayileşmesini durduran, tüketimi körükleyen, yer altı ve yer üstü varlıklarını peşkeş çeken,yabancı sermayeye alabildiğince güvence veren ve emeğin sömürülmesine müsaade eden vahşi anlayışın yerleştirilmesi bu müdahaleler sayesinde oluyor!..

****

Dolayısıyla halkın darbelere verdiği desteğin arkasında kendi çıkarları değil, dünya egemenlerinin yönlendirmesi bulunuyor!..

Kısaca darbecilerin meşruiyetini; iç politika, asayiş, ülke güvenliği, irtica ya da bölünme gerekçeleri değil, dış güçlerin beklentileri belirliyor!...

****

28 Şubat yargılanmalıdır!..

Bu; ülke için son derece önemli bir aşamadır!..

Tüm darbe ve darbecilerden hesap sormalıdır!..

Ancak hukukun tüm ilkelerine uyarak bu yargılama yapılmalıdır.

Denilebilir ki;

o faşistler insanları ezdiler, işkence yaptılar.

Gençleri öldürdüler...

Acımasızca yaşlarını büyütüp astılar!..

Lağımlarda yaşattılar!..

Ellerine silah verip yalan ve dolanlarla yaşıtlarını öldürttüler…

Aydınları, sendikacıları, kadın ve çocukları katlettiler..

Vahşeti yaşattılar!

İnsanlık suçu işlediler!..

Mazlumların öcünü almak,onlara yaptıklarının cezasını vermek borcumuz!...

Haklıyız!

Ancak onların düzeyine düşmeden!..

Hukukun herkes için olduğunu, egemenlerin de yargılanacağını, hem de adil bir şekilde yargılanabileceğini göstermek zorundayız!..

****

Darbecileri evrensel hukukun gereklerinden taviz vermeden yargılamalıyız!..

Yoksa onlar, suçlu iken mağdur duruma düşerler!..

Bundan önceki davaların kamu vicdanında desteklerini kaybetmesinin sebebi de işte budur!..

Adil yargılama yapılmayan ülkede gerçek adalet gerçekleşemez!..

Demokratik hukuk devleti olma iddiasına da bu yakışır!..