İhale için bakanını İsrail'e gönderdi

07 Haziran 2011 Salı, 08:31

Başbakan Erdoğan'ın kendisine yakın bir işadamının ihale alması için bir bakanını İsrail'e gönderdiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, 'Daha çok sürprizlerim olacak' dedi

SEÇİM çalışmalarını sürdüren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün ilk durağı Silifke'ydi. Narlıkuyu beldesinde partililerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, 'Başbakan sizin için cesareti varsa İsrail'e yaltaklanmak yerine Akdeniz'deki korsanlığı eleştirsin' sözleri hatırlatıldığında şöyle dedi:

HÜKÜMETE, MAVİ MARMARA SORUSU
- 49 yıllığına mayından arındırılacak arazilerin İsrail'e verilmesini kim teklif etti? Erdoğan. Yahudi üstün cesaret ödülünü kim aldı? Erdoğan. Mavi Marmara gemisine AKP milletvekillerinin binmesine kim engel oldu? Erdoğan. Peki bunlarla ilgili suç duyurusunda bulunuldu, Adalet Bakanlığı'nın soruşturma için izin vermesi lazım. Niye verilmiyor?

'İSTANBUL'U BEN FETHETTİM' DİYECEK
- Erdoğan bir bakanını gönderdi İsrail'e, kendisine yakın bir işadamına ihale verilmesi için. Onu yapan da Erdoğan. Daha çok sürprizlerim olacak. İsrail'e kim yaltaklanıyor, kim yaltaklanmıyor göstereceğim. Kendi bakanını gönderip Avrupa'da İsrail'e kulis yaptırıp, İsrailli bakanlarla nasıl barışabiliriz diye yollar arayan kim? Yine Erdoğan.

- Kılıçdaroğlu daha sonra traktör üzerinde geldiği Anıt Meydanı'nda, halka hitap etti. Ardından da Aydın ve Bilecik mitinglerine katılan CHP lideri, özetle şunları söyledi: Recep Bey'in ezberini, kimyasını bozduk. Ağzını da bozduk. Dilinin ucuna gelse 'İstanbul'un fethini de ben yaptım' diyecek.

- Bakınız, bir belge var. Bir vali 'Resmi plakalı araçların plakalarını sökeceksiniz, Recep Bey'in mitingine gideceksiniz' diyor. Resmi dairelere, Nevşehir Valiliği Özel Kalem'i yazıyor.

Kılıçdaroğlu'nun seçimle imtihanı
12 Haziran Türkiye ile birlikte Türk solu ve Kemal Kılıçdaroğlu açısından da 'Kader seçimi' olarak nitelendirilebilir. 12 Eylül referandumunda adeta prova yapan CHP'nin henüz bir yıllık genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bundan önceki parti yönetimlerinin hiçbirisinde olmadığı kadar 'İktidar iştahıyla' seçimlere hazırlandı. Öyle ki, kendisinden önceki dönemlerde bir seçim süreci ortalama 35-45 miting yapılabilirken Kılıçdaroğlu bu çıtayı referandumda 71'e, şimdi ise tüm illere yani 81'e çıkartmış durumda. CHP'nin son 20 yılına damgasını vuran 'Rejim ve sistem' odaklı söylemini bir kenara bırakan ve partisini de bu çerçevede 'Yeni CHP' olarak adlandıran Kılıçdaroğlu, bu kez 'Aile Sigortası', 'İşsizlik', 'Emeklilik', 'Demokratikleşme', 'Özgürlük' gibi konularda somut proje ve raporlar üzerinden 'sahaya' yöneldi.
Elbette her coğrafyadaki yüreğe ulaşmayı hedefleyen en önemli söylemlerden birisi de 'Barış ve huzuru getireceğim' vaadi oldu. Üstelik CHP lideri bu vaadini sık sık 'Bedeli ne olursa olsun' cümlesiyle bezeyerek adeta Doğu/Güneydoğu için tarihin makas değiştireceği mesajını vermeye çalıştı.
Söz konusu mesajın bu seçimlerde oya dönüşmese bile en azından CHP'nin birçok yerdeki 'Tabela' algısını değiştirerek geleceğe önemli bir yatırım yaptığı kesin.
Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının bu seçimlerdeki bir yeniliği ve galiba şimdiden söylemek gerekirse başarısı da; televizyon reklamlarındaki performansı oldu. Öylesine yaygın bir beğeni kitlesi yaratıldı ki, reklam sloganlarının ulaşmadığı 'Kararsız tek seçmen' kalmadı denilse yeridir.
Kılıçdaroğlu'nun görevi devraldığı Deniz Baykal'ın seçim stratejisinde öne çıkan en önemli tespitlerinden birisi olan 'CHP'yi yüzde 4'lerden yüzde 20 platosuna ulaştırdık, bu küçümsenemez' ifadesi hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. 'Muhalefet olmayı' adeta içselleştiren bu söylem, şimdilerde yerini keskin bir 'Halk İktidarı' ve 'Başbakan Kemal' sloganlarına bırakmış görünüyor. Bu çerçevede, Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin başta olmak üzere yeni CHP yönetiminin hedefinde önce yüzde 30 yamacını geçmek, ardından yüzde 40'lık iktidar tepesine ulaşmak bulunuyor.
CHP örgütlerinin, 'Hızına ve çalışkanlığına' ayak uydurmakta zorlandığı Kılıçdaroğlu, bu seçimlerde partisinin oyunu 30'ların üzerine çıkarırsa bu tablo 'İktidar niyetine' sayılacak ve bir dönem daha vize alacak demektir. Ancak yüzde 30'un altındaki bir oy oranının, hem kendisinin hem de Türk Solu'nun siyasi geleceği açısından derin bir kırılmaya yol açacağı aşikardır. 13 Haziran'da bir iktidar olanağı elde edilmesi ise 'Yeni CHP' söyleminden 'Yeni Türkiye' gündemine geçiş yaptığımız anlamına gelecektir.

Kaynak : A. Rezzak ORAL/AKŞAM