İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük’ün eşi Sedef Küçük, İstanbul 2. Bölge’de CHP’den milletvekili adayı oldu. Sedef Küçük, CHP’yi yeni bir kadro ve yeni bir anlayış geldiği için tercih ettiğini belirterek, “Ciddi anlamda ezber bozan yeni bir anlayış ortaya çıktı. Beni bu yeni CHP etkiledi” dedi. “İyi koşullarda yaşama imkanına sahibim. Ama tek tek kendi mutluluk adacıklarımızı yaratmamız birşey ifade etmez. Toplum bir bütündür” sözleriyle dikkat çeken Küçük, seçilmesi halinde, yoksul ve eğitimsiz kadınların sorunlarının takipçisi olacağını, onlara eğitim ve beceri kazandırma, istihdam sağlama gibi konularda projeler geliştireceğini söyledi
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Başkanı Tanıl Küçük’ün eşi Sedef Küçük, CHP’den İstanbul 2. Bölge’de 5. sırada millekvekili adayı oldu. Küçük, siyesete CHP’nin Cumhuriyet Halk Evleri’nde çalışarak girdi. Dedesi İhsan Şerif Gönen’in Kütahya’dan 3 dönem DP milletvekilliği yaptığını söyleyen Sedef Küçük, kendisini CHP’ye çeken şeyin ‘kadro ve anlayışını yenilemesi’ olduğunu belirtti. Küçük, “Dedem dışında ailemde hiç siyasetçi olmadı. Beni siyasete çeken ise ‘yeni CHP’ oldu. Çünkü CHP’ye yeni bir kadro ve yeni bir anlayış geldi. Yeni CHP’nin ortaya koyduğu projeler ve açılımlar toplumda çok büyük ilgiyle karşılandı. Ciddi anlamda ezber bozan yeni bir anlayış ortaya çıktı. Çok muhafazakar mahallelere evlere gidiyoruz. Çok sayıda Kürt vatandaşımızla karşılaşıyoruz, konuşuyoruz. Onlar da bunun farkında.”
CHP’yi tercih etmesinde Atatürk’ün kurduğu parti olmasının da etkili olduğunu kaydeden Küçük, “Cumhuriyetimizin çağdaş, demokratik ve laik yapısını merkeze alan bir siyasi parti olduğu için CHP’deyim. CHP’nin, son dönemdeki Türkiye’nin tüm sorunlarını ve tüm kesimlerini kucaklamak yönündeki atılımını da anlamlı, önemli buluyor ve sahipleniyorum. Çocuğumun yaşamasını istediğim aydınlık, hak ve hürriyetlerin korunduğu, çağdaş ve küresel meselelere hakim, gelişmiş dünyada söz sahibi bir Türkiye’nin CHP ile mümkün olabileceğine inanıyorum”dedi.
Küçük, CHP’de laiklik ve Kürt meselesi gibi konularda katı ulusalcı söylemlerin değişmesini de önemsediğini belirterek şöyle devam etti:
Çağdaş kadın alarma geçmeli
“Bireysel olarak baktığınızda, iyi koşullarda yaşama imkanına sahip olan bir Türk vatandaşıyım. Ancak, tek tek birey olarak kendi mutluluk adacıklarımızı yaratmamız bir şey ifade etmez. Toplum bir bütündür, büyük bir ailedir. Bir tarafta sorun varsa, çözülmediği sürece o sorun bir gün, bir şekilde mutlaka bizleri de etkileyecektir. Hepimizin, özellikle de imkanı, deneyimi, bilgisi, vizyonu olanların sorunların çözümünde sorumluluk üstlenmesi gerektiğine inanıyorum. Siyasete giriş nedenim için, yaşadığı topluma karşı bir ölçüde de olsa sorumluluğunu yerine getirmek, en azından elinden geleni yapmayı denemiş olmak diyebilirim.”
Seçilmesi halinde önceliği eşitsizliğe ve haksızlığa maruz kalan kadınlara vereceğine de değinen Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyaset başta olmak üzere hayatın hemen hemen tüm alanlarında kadınlar eksik temsil edilmekte. Kadın bakış açısı siyasi iradeye ne kadar çok yansırsa, cinsiyet eşitsizliği ile ilgili sorunların çözümünde de o kadar hızlı yol alınır. Ben Atatürk’ün çizdiği modele, işaret ettiği yola yürekten inanan, Cumhuriyetimizin kadınlara sağladığı imkanlardan yararlanmış bir bireyim. Bu haklardan, bu kazanımlardan en küçük bir geriye dönüş ihtimali dahi ürkütücüdür ve ne yazık ki bugün, öyle bir noktaya geldik ki kadın haklarını bırakın ileriye taşımayı, mevcut kazanımları korumaya yönelik endişelerle karşı karşıyayız. Bu, tüm çağdaş Türk kadınlarını alarma geçirmesi gereken vahim bir durumdur. Gençleri ve çocukları, engelli vatandaşlarımızı çok önemsiyorum. Hayvanların, doğanın ve çevrenin korunması da önceliğimdir.”
Aralık 2010’dan beri Cumhuriyet Halk Evleri’nin yönetim kurulunda olan Küçük, sbir milletvekili olarak çözüme çok daha fazla katkısı olacağını düşündüğünü de belirtti. Küçük, seçim kampanyası sırasında en problemli kitlelerin de esnaf ve emekliler olduğunu gördüğünü belirterek, “Esnaf hükümete en çok da ‘alışveriş merkezleri’ politikası yüzünden kızgın ve çözüm bekliyorlar. Emekliler de durumlarının değişmesi gerektiğini düşünüyor” dedi.
İNANCIM TAM, EVDEN BESMELE ile ÇIKARIM
Sedef Küçük, 1977’de Robert Koleji, 1982’de İstanbul İktisat’ı bitirdi. Eşi Tanıl Küçük’ün de aynı dönemlerde hukuk okuduğunu belirten Sedef Küçük, “Babam son derece inançlı ve muhafazakâr bir gelenekten gelir ve beni de dini konularda o yetiştirdi. Ben inançlı bir insanım ve ramazanı ramazan gibi, kandilleri kaldil gibi yaşarız. Belki 5 vakit namaz kılamıyorum ama inancım tam. Her sabah çıkarken Besmele’yle çıkarım, arabama öyle binerim, her akşam duamı ederim. İyi, makbul bir insan olmak için elimden geleni yapıyorum.” Bu arada Milletvekili seçilmesi halinde doğal olarak daha çok Ankara’da yaşayacağını söyleyen Sedef Küçük, “Bunun için de Ankara’da ev bakıyoruz. Dayım Prof. Tuncay Özgen ve ailesi Ankara’da, başka akrabalarımız da Ankara’da ve ben Ankara’ya alışkınım” dedi.
‘Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye için bir şans’
SEDEF Küçük’e “Kemal Kılıçdaroğlu sizin gözünüzde nasıl bir lider?” diye sorduğumuzda şunları söyledi: “Halkın sorunlarına sahip çıkan, yolsuzlukla sonuna kadar savaşan, adaletten yana, güvenilir, Türkiye’nin gerçeklerine hakim, ihtiyaçlarını görebilen, değişime açık, parti için demokrasiyi öne çıkaran, mütevazi görüntüsünün gerisinde demir leblebi kadar kararlı, içimizden biri duygusunu uyandıran, demokratik, laik ve çağdaş Türkiye değerlerine sahip çıkan bir lider. Köklü bir devlet geleneği ve terbiyesine sahip, güçlü bir teknokrat olarak görüyor ve Türkiye için bir şans olarak değerlendiriyorum.”
“Tanıl Bey’e neden girmiyorsun derken kendim siyasete girdim”
SİYASETE girme kararı aldığında eşi Tanıl Küçük’ten “Sen böyle istiyorsan önünde durmam, destek de olurum” cevabını alan Sedef Küçük, “Kendisine gerçekten müteşekkirim. Aslında ben Tanıl Bey’e sık sık ‘neden girmiyorusun siyasete’ diyordum. Derken kendim girdim” dedi. Seçim kampanyasını değerlendirmesini istediğimiz Sedef Küçük, “Normal koşullarda, tanımadığınız bir eve kapıyı çalıp giremezsiniz ama kampanya sürecinde her çeşit eve gidiyor, kahvehanelerde, çarşıda pazarda insanlarımızla doğrudan iletişim kurabiliyor, çoğunlukla teğet geçtiğimiz hayatlarla temas kurabiliyoruz. Kampanya sürecini, içinde, olumlu olumsuz her anlamda şaşırmanın, toplumumuzla bazen gurur duymanın, bazen üzülmenin olduğu çok boyutlu ve çok öğretici bir süreç olarak görüyorum” değerlendirmesini yaptı.
|