Her "Milliyetçi muhafazakar” erkeğin hayatında “Başka bir kadın” var gibi..

23 Mayıs 2011 Pazartesi, 08:52

Önce Başbakan Erdoğan’ın da önünde olan son anket sonuçlarından başlayalım.

Bu veriler Cumartesi günkü kaset travması yaşanmadan önceydi ve çok güvenilir bir şirketin anketiydi.

AKP’nin oyu % 41.7 seviyesinde, CHP çok konuşulduğu üzere % 30.6 desteğine oturmuş. MHP ise sanıldığı gibi baraj bandında değil, neredeyse % 14’lerde.

İşte biraz da bunun üzerine Cumartesi günü yapılan operasyon anlam kazanıyor. Çünkü bütün komplo teorilerinin aksine bu noktadan sonra MHP’nin % 9’lara inmesini beklemek sadece hayalcilik olur.

Seçimi ve yüzdeleri bir kenara bırakıp bu hayatların içindeki acıyı yazmak gerek. Kimseyi ahlaken yargılamak ya da aklamak amacında değilim.

Ama bu ulkede 9 yıldır yaşanan dayatmacı muhafazakarlığın, ikiyüzlülüğün bizi getirdiği nokta budur. Hemen her “Milliyetçi muhafazakar” erkeğin hayatında “Başka bir kadın” var gibi. Eşi kapanınca yükselen bürokrat ya da siyasetçi ruhunu özgürleştirmek, hala yaşadığını hissetmek için boğuşuyor adeta.

Bu nasıl bir zorlamadır erkekler üzerinde?

Dahası nasıl bir zorla kabullenmedir kadınlar cephesinde?

Ne biçim bir zulumdür bu insanın bedenine, yüreğine?

Imam Nikahlı, çift eşli hayat ne zamandır bu ülkede “kabul edilir hatta teşvik edilir” bir norma dönüştü? Neden imama gidenler papaza gitmiş günah çıkarmış da temizlenmiş gibi kabul görüyor toplumda?

Ahlak kumkumalığı yapacak değilim. 1990’larda Ankara bugünkünden çok farklı değildi ama kimse bu kadar şizofren özel hayatlar yaşamıyordu.

Mahalle baskısı dediğimiz şey aslında tam da budur.

Onun için yeni Anayasa’yı yapacak müthiş siyasetcilere bir küçük tavsiyem var.

AKP’liler özellikle okusun burayı..

“The right to pursue happiness...” der Başbakan’ın o çok beğendiği ABD Anayasası..

“Mutluluğu arama hakkı..”

Ampul içlerine, elektrik prizlerine bakmadan..

Sevebilme hakkı..

Kaynak : Ahu Özyurt/gazeteport