Sevgili Deniz, Sevgili Yusuf, Sevgili Hüseyin,
Bu gün sizlere sevgili diye hitap ediyorum.Kırk yıllık arkadaşım olduğunuz için değil elbet. Yaşınız benden küçük olduğu için !
Siz idam edildiğinizde ben 13, Deniz 25, Hüseyin’le Yusuf’da herhalde 25 yaş civarında idi. Şimdi ben 54 yaşındayım. Ama siz hep 25 kaldınız. Siz hep genç, hep yakışıklı, hep cesur, hep kahraman kaldınız.
41 yıl önce üçünüzün bir gazeteden kopardığım resmini, her çocuk- gencin bulundurduğu hatıra defterimin naylon kabının altına gizlice yapıştırmış ve romanlarımı koyduğum babamın tahta asker bavulunun içine aklımca saklamıştım. En yakın arkadaşım Nermin’e kimseye söylememesi için yeminler ettirerek - aksi takdirde jandarmanın bizi alıp hapse atacağını söyleyip - bu resimleri göstermiş ve sizlerin halk için, köylüler için çalışan ağabeyler olduğunuzu bizim için öldüğünüzü o çocuk aklım ve bilgimle anlatmıştım.
O gün bu gün ne zaman sizi anlatan kitaplar okusam ,belgesel izlesem – en çok da avukatınız Halit Çelenk sizleri anlatırken- , o bet sesimle “ deniz mahkemeye düşmüş avukatı ben olaydım” türküsünü söylemeye kalksam gözlerimden yaşların akmasını engelleyemiyorum.
Şimdi ben bu yaşımda sizin o günkü düşüncelerinizle aynı şeyleri düşünmüyorum.. Ama sizler, insan sevgisi ve ezilenler, köylüler, işçiler için mücadele etme azmi ile yola çıkmıştınız. İşte bu değerler bu gün beni özgürlük, demokrasi, barış, adalet ideallerini savunan Sosyal Demokrasi ile buluşturdu.
Aslında bu gün hem hüzünlüyüm hem de acı acı gülümsüyorum Deniz. (Sadece senin adını yazdığıma bakma , Yusuf’u ve Hüseyin’i de kastediyorum.)
Biliyor musunuz artık teknik çok geliştiği için sosyal medya, sanal medya.v.b. adlarla tanımlanan iletişim organları var. En çok kullanılanı Facebok. Ve bu gün herkes sizlerin resmini paylaşıyor.,resimlerin altına hüzünlü dizeler yazıyor size olan sevgilerini anlatıyorlar. Eeee bunda acı acı gülecek ne var diyorsunuz şimdi.
Daha ne olsun Deniz, “Barış süreci başladığında adının başına T.C. koyanlar- seni asanın T.C. olduğunu, henüz demokratik devleti kuramadığımızı bilmezlermiş gibi- devleti kutsuyorlar. Kürtlerin en doğal insan haklarına kavuşmalarını istemeyerek , envai çeşit ırkçı resim ve sloganları hatta bazen de bunu solculuk adına yaparak sayfalarında paylaşanlar bu gün sizin resimlerinizi de paylaşıyor, sizlere ağıtlar yakıyorlar.
Galiba senin kavganın içeriğini , senin ölüme giderken bile “yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği” sloganını attığını bilmiyorlar.Biliyorlarsa neden Barışa karşılar, neden halkın değilde devletin savunuculuğunu yapıyorlar,neden yurtseverlikle ırkçılığı karıştırıyorlar, neden Ergenekonun ve derin devletin cezalandırılmasını istemiyorlar….( bu davalarda ki yargılamalarda yapılan hukuksuzluklara, bir çok masum kişinin de tutuklanmasına karşıyız elbet.) Anlatacak, şikayet edecek daha çok şey var sevgili kardeşlerim ama bu gün size dertlenmeyeyim.
Sokratesin sözleriyle bitireyim mektubumu. Aklımda kaldığı kadarıyla Sokrates’e ölüm cezası verilince karısı ağlamaya başlar “seni haksız yere idam edecekler,sen bir suç işlemedin ki “ der. Gülümseyen Sokretes ; “ölümü hak edecek kadar suçlu olsaydım daha mı iyi olurdu” der.
Sevgili Deniz, Yusuf ,Hüseyin, ne sizleri unutacağım ,ne sizleri idam edenlerle aynı yerde saf tutanların yanında olacağım.
|