İnce Kılıç darbesi

11 Şubat 2011 Cuma, 09:49

Prof. Dr. Süheyl Batum’un sözleri sonrasında başlayan tartışmada CHP içinde artık yeni bir noktaya gelindiği ortada.

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “O defteri kapattık” sözleri aslında Batum’a da “Sen de kapat artık” demektir.

Ama bu yazının konusu bu değil.

Kılıçdaroğlu, salı günü Meclis Grubu’nda aslında sıkıcı denebilecek bir konuşmanın sonunda, futbolcu deyimi ile “inceci” diyebileceğimiz bir gol attı parti içindeki muhalif seslere.

Cümleyi hatırlayalım:

“Ordu da her kurum gibi eleştirilebilir. Ama Eski Genel Başkanımızın dediği gibi, orduyu eleştirmenin yeri CHP’de Genel Başkanlık katıdır”

Bazı meslektaşlarımız bu sözlere nedense pek güldü. Manasız buldu. Ekranlarda CHP Genel Başkanı’nı topa tuttu.

Oysa hikaye çok derinde.

O cümlenin ardından doğal olarak alkışlayacağını beklediğimiz ama yüz ifadesi bile değişmeyen Deniz Baykal’dır bu hikayenin kilit noktası.

Salı günü bütün gün öğleden sonra haberciler halef-selef iki Genel Başkan arasındaki mesajın ne olduğunu çözmeye çalıştılar. Ne yalan söyleyeyim, beni de onlar uyandırdı.

Önce Kılıçdaroğlu’nun makamına sonra da Deniz Baykal’ın Meclis’teki ofislerine ardarda notlar bıraktık.

Akşam ilerleyen saatlerde soruya yanıt veren taraf Baykal oldu. Meclis’ten eve giderken yolda aradı. “Siz bu cümleyi ne zaman kullandınız, arşiv taramasında çıkaramıyorum Sayın Baykal” dediğimde yanıtı net oldu.

“Bunu Kemal Bey’le başbaşa bir görüşmemizde söyledim. Daha fazlasını anlatmam. Sayın Genel Başkan’a sorun. Birkez daha benzeri bir durum söz konusu olmuştu. O zaman başbaşa görüşmemizde söyledim”

Yılların kurt siyasetçisi Baykal yine bilmece gibi konuşmuştu. Kılıçdaroğlu ile bu konuyu ne zaman konuşmuş olabilirler diye düşünüp durdum. Kurultay öncesi olması mümkün değildi. Öncesi ve sonrasında da bu TSK’yı gündeme getiren bir durum olmamıştı.

Sonra Genel Merkez’den kilit bir isim bir olayı anımsattı.

Acaba Baykal bu sözü, Kılıçdaroğlu’na Dersim Olayları nedeniyle yaptığı çıkıştan sonra söylemiş olabilir miydi? Hani sonrasında herkesin Kılıçdaroğlu’na “Çark etti” dediği günlerde.

Öyle ya, Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in sözleri üzerine yaylım ateşine tutulmuş, İstanbul IL Başkanlığı’na protestoya gelen Alevi Dernekleri’ni Gürsel Tekin sakinleştirmek zorunda kalmıştı.

O günlerde Baykal, Kılıçdaroğlu ile bu konuyu konuşmuş olabilir miydi?

CHP Genel Başkanı bu soruya yanıt vermedikçe esrar perdesi yerinde duracak. Ama Kılıçdaroğlu, eğer bir dönem kendisine söylenen bir sözü şimdi kendisine “olası rakip” olarak kulislerde konuşturulan bir isme karşı kullanabilecek noktaya geldiyse nokta atışı yapabilen bir siyasetçi olmuş demektir.

Baykal ve Kılıçdaroğlu’na bu sutunlarda yanıt hakkı bakidir.. Sonuçta taraflardan biri hala sessizliğini korumaktadır.

Kaynak : Ahu Özyurt/Gazeteport