Aynen yazdığım gibi; ulu bir çınar gibiydi benim babam. Hayata Elazığ/Palu’da başlamıştı. Kısa bir zaman sonra anasız babasız kalmıştı.
Babası, çocuğunu yalnız bırakıp Ermeni Çetelerle savaşan bir gurup insanla gitmişti.
Onu dayıları yanına almıştı. Ancak zor bir çocukluk yaşamıştı.
O günlerde çektiği acılar, zorluklar ve sevgi yoksunluğu onu sert ve dik bir insan yapmıştı.
Çocuk yaşta yaşamın tüm zorluklarına direnmiş, mücadele etmiş ve ayakta kalmış bir yakışıklı adamdı benim babam.
87 yıllık yaşamında sanatkâr olarak yaptığı işlerden başka hiçbir yerde ellerini ve yüreğini kirletmemişti benim babam.
En büyük övüncü ve gururu, “Sizlere hiç, ama hiçbir zaman haram lokma yedirmedim. Alın terimle, bileğimin gücüyle kazandım getirdim.
Sizlerde böyle yapın. Kimsenin malında gözünüz olmasın. Sofranıza haramı ve hak edilmeyeni koymayın…” derdi. Çok şükür bizlerde onu utandırmadık.
Yıllardır ülkedeki yolsuzlukları, hırsızlıkları gördükçe, çalanı, çırpanı, haksız kazancı içine sindirenleri, kolay yoldan köşe dönenleri düşündükçe, “keşke onlarında babası; benim onurlu ve kimseye müdanası olmadan, insanca yaşamayı beceren yiğit adam, elleri nasırlı babam Sait Demirbaş olsaymış” diyorum…
Babam çok sert ve dik bir adamdı ama 4 çocuğuna bir tek gün bağırmamış ve bir tokat atmamıştı.
En büyük arzusu çocuklarının okumasıydı.
Çok zeki, çok akıllı ve çok çalışkan bir insandı.
Sümerbank’a bağlı fabrikaların kurulması döneminde montaj için gelen Alman’ların sevip saygı duyduğu bir sanatkârdı. Onlardan sonra Sümerbank’ın yapılan tüm fabrikaların montajında babam bulundu. Güzel kazandı ve gönlünce yedi. Helâlı hoş olsun…
Evlatlarını kimseye muhtaç etmeden okuttu. Akşam oldu mu içkisini (rakısını) içer, ramazanda orucunu hiç bırakmadan tutardı.
Ulu Çınar Sait Demirbaş, bir Cuma günü ve Kadir Gecesinde hakkın rahmetine kavuştu.
Babam için birçok gazete o gün şöyle yazmış:
Elazığlılar kan ağlıyor
Bursa'da uzun yıllar Elazığlılar Dernek Başkanlığı yapan 87 yaşındaki Sait Demirbaş vefat etti.
Yazar Güler Buğday’ın babası olan Sait Demirbaş’ın Yeşil'de Cuma vakti kılınan cenaze namazına Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, çok sayıda yazar, çocukları ve torunları katıldılar. Olay Gazetesi yazarlarından Özlem Buğday Yağmur’un dedesi olan 4 çocuk 11 torun sahibi Sait Demirbaş'ın naşı, Hamitler Kabristan’ın da toprağa verildi.
Uzun boylu, çok yakışıklı ve dağ gibi, aslan gibi, yiğit bir adamdı benim babam.
Babamı, 25 Şubat. 2010 tarihinde saat 10.30’da kaybettik ve 26 Şubat 2010’da toprağa verdik.
Işığı bol olsun.
Allah, helale haram katmayan, onuruyla yaşayan, emeğe saygı gösteren, dostlarına hiç ihanet etmeyen; vermeyi, ikramı ve paylaşmayı bilen bu yiğit insana Cenneti mekân kılsın…
Benim babam, en zor koşullarda 4 yıl askerlik yaparak ülkesini namusu gibi korumuş, bayrağına ve insanlığa hiç ihanet etmemiş çok cesur ve yiğit bir adamdı.
Babam doğduğu ayı bilmediği için burcunu bilmezdi. Babamın burcunu ben seçmiştim. Ona en çok yakışacağını düşündüğüm ‘ASLAN BURCUNU’ seçmiştim. Çünkü O Aslan gibi olan adam benim babamdı.
Benim Babam’da “AYAKTA ÖLEN AĞAÇLAR NESLİNDENDİ”
Fatih Kısaparmak’ın benim babam gibi Elazığlı olan babasına yazıp söylediği “O Adam Benim Babam” türküsünü bu nedenle çok severim. Çünkü onun tarif ettiği O adam asıl benim babam…
Daha doğusu düşündüm de bu güzel ve anlamlı türkü, bu ülkede namusu ve onuruyla yaşamayı bilen tüm babalar için söylenmiş olmalı.
Fatih Kısaparmak’ın aynen dediği gibi:
Bu adam benim babam, sekiz köşe kasketiyle
Omuzunda sakosuyla hey
Cebinde yok parası, bafradır cıgarası
Yüreğindedir yarası
Altı çocuk (dört çocuk )büyütmüş , bir işci maaşıyla
Bu adam benim babam hey
Ağlama benim babam, ağlama naçar babam
Kara gün geçer babam hey
Bir kapıyı kapayan, gene açar babam
Ağlama benim babam hey
Bu adam benim babam, derdi dağlardan büyük
Çaresiz beli bükük hey
Bir gün olsun gülmemiş, rahat nedir bilmemiş
Gözyaşını silmemiş
Bir lokma Ekmek için, kimseye eğilmemiş
Bu adam benim babam hey
Dert etme naçar babam, aldırma naçar babam
Kara gün geçer babam hey
Bir kapıyı kapayan, gene açar babam
Aldırma benim babam hey
Benim babam mert adamdı, mangal gibi yüreği
Yufka gibi kalbi vardı, hayatım boyunca ona özendim
Fedakârdı! Bir dikili ağacı olmadı belki
Ama kendisi, onuruyla yaşayan koskoca bir çınardı
Üstümde ki kol kanat, sırtımı yasladığım dağ gibiydi
Ben babamın oğluyum, (Kızıyım) tepeden tırnağa anadoluyum
|