İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

HABER

Demirel yargılanır çünkü 28 Şubat vatana ihanettir

Demirel yargılanır çünkü 28 Şubat vatana ihanettir

21 Nisan 2012 Cumartesi, 09:53

Milli Görüş'ün önemli ismi, eski milletvekili Bekaroğlu
28 Şubat döneminin öne çıkan isimlerinden eski vekil, Has Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Bekaroğlu, o süreçte eski başbakan Erbakan’a “İstifa edelim, on binlerce kişi Türkiye genelinde oturma eylemi yapalım” dediğini ancak Erbakan’ın provokasyon endişesiyle bu öneriyi geri çevirdiğini söyledi. “Demirel’in de yargılanması gerekir” diyen Bekaroğlu, 28 Şubat’ı VATAN’a değerlendirdi...

Çevik Bir’in savunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hem saçma hem de ironik. Saçma, çünkü organize bir müdahaleyi, emir komuta zinciri içinde kotarılan bir toplum mühendisliği uygulamasını hedefin birinci sırasındaki insanın, darbenin devirdiği dönemin Başbakanı’nın emri ile yaptığını söylüyor. İronik olması bence 1982 Anayasası’nın vesayet sistemine vurgu yapmasıdır. O Anayasa ile kurulan vesayet sisteminde MGK gibi kurumlarla darbenin hedef aldığı seçilmiş hükümete kendi ölüm fermanı imzalatabiliniyor. Çevik Bir, “Beni yargılamadan önce 12 Eylül’ün vesayet sistemini, anayasayı değiştirin, vesayet kurumlarını kaldırın” demiş olabilir.

Sorgulama size göre BÇG ile sınırlı mı kalacak?

BÇG ile sınırlı kalması mümkün değil, nitekim ikinci dalga geldi. Bence askerlerle sınırlı kalmayacak, kalmamalı. Eğer askerlerle sınırlı kalırsa bu soruşturmanın anlamı olmaz, eksik kalır. Çünkü 28 Şubat’ın iş dünyasından medyaya, üniversitelerden siyasete çok sayıda aktörü ve faili var. Ama şunu ifade etmek isterim. 28 Şubat bir cadı avıydı ama 28 Şubat soruşturması bir cadı avına dönüştürülmemeli. Sınırlar iyi tespit edilmeli ama sorumlular mutlaka yargı önüne çıkarılmalıdır. Örneğin; medya 28 Şubat müdahalesinde önemli bir araçtı. Ama 28 Şubat’ta hükümetin ya da dindar kesimin aleyhine yazan herkesi yargı önüne çıkaramazsınız.

Siyasi ayağında sizin en sorumlu tuttuğunuz isimler kimler?

28 Şubat’ın siyasi ayakları bellidir. Başta Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve 28 Şubatçılarla işbirliği yapan, 28 Şubat hükümetini kuran Mesut Yılmaz. Ayrıca DYP grubunun dağılması ve hükümetin yıkılmasında önemli roller oynayan Yalım Erez gibi siyasiler var. BÇG’nin kayıtlarından, askerlerin vereceği ifadelerden aktif rol oynayan insanların isimlerinin ve delillerin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Siyasi ayağı için yakında TBMM’de kurulan Araştırma Komisyonu önemli ama mevcut İçtüzük’le beklentileri karşılanmayacaktır. Bence Meclis önce iç tüzüğü değiştirsin, Araştırma Komisyonlarının süre ve yetkilerini artırsın, ondan sonra komisyon kursun.

‘Ülke ekonomisi çöktü’

Demirel nasıl yargılanacak, cumhurbaşkanı değil mi?

Kimileri cumhurbaşkanlarının ancak vatana ihanetle yargılanabileceğini söylüyor. Ben 28 Şubat’ta aynı zamanda vatana ihanet suçu işlendiğini düşünüyorum. İki sebeple vatana ihanet suçu işlenmiştir. Bir; geçen gün Cengiz Çandar tanıklığı ile anlattı. 28 Şubat’ın dış ayağı var. Müdahalenin ABD, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı’nda planlandığına dair güçlü işaretler var. Başta Washington Instute olmak üzere araştırma kuruluşlarında Rerahyol’un düşürülmesi için raporlar hazırlanmış. 28 Şubat bir yönü ile ülke dışında planlanmış, en azından desteklenmiştir. Bu aktörlerin 28 Şubat aktörleri ile ilişkileri belli. İki; 28 Şubat’ın ekonomik sonuçları var. Soygunlar, yanlış ekonomik politikalar nedeniyle ülke ekonomisi en az 300 milyar dolar kaybetmiştir. 2001 krizi bu nedenle oldu, ülke ekonomisi adeta çöktü. Kemal Derviş gönderildi, ülke ekonomisi uluslararası sermayenin istediği şekilde yeniden dizayn edildi. Tüm bunlar 28 Şubat’ta işlenen suçu vatana ihanet suçu haline getirmektedir. O nedenle Süleyman Demirel de usulüne uygun şekilde yargılanmalıdır.

Demirel adres gösterilse de kendisi bir anlamda, “Darbeyi ben engelledim” diyor ama...

Demirel bunları Yüce Divan’da söyler, savunma yapar. Ancak -o dönem bir savcının kullandığı ifade ile söyleyeyim- sokaktaki çocuk bile biliyor ki, 28 Şubat tanklarla-toplarla yapılmayacaktı. Biz o zaman duymuştuk ABD de zaten açık müdahaleye değil postmodern darbeye onay vermiş. Özkasnak’ın ifadesi açık değil mi; “Savaş veya çatışmaya girmeden, yani tanklarla tehdit ederek istekleri kabul ettirmek” diyor. Demirel’in yaptığı da budur. Sürekli olarak iktidarı tanklarla tehdit etmiştir. Yani kast edilen suçun işlenmesinde en başta rol alan aktör Demirel’dir.

‘Ateşe benzinle gittiler...’

O dönemin sayılı açık sözlü isimlerinden biri olarak siz 28 Şubat’ın faturasını kime kesiyorsunuz?

Hani bir söz vardır; “Ev sahibini sorgulayıp duruyoruz, hırsızın suçu yok mu?” diye. 28 Şubat’ta kapıyı dinamitlerle havaya uçurdular. Dolayısıyla ev sahibinin kullandığı kilidin kalitesini sorgulamak anlamsız. 28 Şubat, RP’nin şahsında İslamcıların yükselişi ve Anadolu’nun merkeze yürüyüşü durdurulmaya çalışıldı. Fatura başta ordu olmak üzere bu müdahaleye fiilen katılanlara kesilmelidir. Şunu söylemeden geçemeyeceğim: O dönem elbette ateşin üzerine benzinle giden, saçma sapan işler yapan insanlar da vardı. Mesela; Şevki Yılmaz. Şevki Yılmaz’ın şimdi çıkıp, Başbakan’a da göndermeler yaparak, yalan yanlış bilgiler vermesi ve “Biz uyarmıştık, şöyle yapmıştık” demesi bence kelimenin en hafifi ile siyasi ahlaka sığmaz.

Rahmetli Erbakan çok tartışılan MGK kararlarının altına imza atmasaydı ne olurdu?

Hoca 28 Şubat’tan sonra parti liderlerini gezdi, demokrasiye destek istedi. Bu desteği alamadı. O zaman çıkıp ben de “Sine-i millete dönüyorum, istifa ediyorum” diyebilirdi ve bence bu çok müthiş bir şey olurdu, Türkiye’nin siyasi tarihini değiştirirdi. Hoca bunu yapmadı. Benim kanaatim açık darbeden korktuğundan böyle davranmadı, Hoca’nın siyaset yapma tarzı böyleydi, böyle bir siyasi iklimde yetişmişti, koşullar bunu gerektirmişti.

‘Hocaya direniş önerdim’

O gün parti olarak istifa etseydiniz ne değişirdi?

Bunu öngörmek zor ama bence bambaşka şeyler olurdu. Bir kere darbeciler bizim neler yapabileceğimizi hesap ederek hareket ediyorlardı. Erbakan Hoca’nın reflekslerini ezberlemişlerdi. Toplu istifanın olmayacağını biliyorlardı. Parti olarak, tüm milletvekilleri istifa etseydik bence darbecilerin eli ayağı dolaşırdı. Çünkü başka bir ihtimal yoktu, B planları yoktu, açık müdahale olmayacaktı. Hoca’ya toplu bir direniş teklif ettim. Dedim ki, “Hocam tüm milletvekilleri olarak istifa edelim, ayrıca tüm il ve ilçe binalarımızda on binlerce insan 48 saatlik oturma eylemi yapalım. Ama Hoca bunu kabul etmedi; “Provokasyon olursa ne yapacaksın, bir tedbirin var mı?” diye sordu. Bence Hoca’nın siyaset tarzını, reflekslerini biliyorlar ve öyle davranıyorlardı. Bu siyaset tarzı ve refleksler de bu tür bir müdahaleyi açığa düşürmeye uygun değildi.

28 Şubat Kemalizm’in köküne kibrit suyu döktü

” 28 Şubat, İslamcıları da Kemalistleri de tasfiye etti” demiştiniz. Neden Kemalizm’i de katıyorsunuz?

28 Şubat gerçekten Kemalizm’in köküne kibrit suyu dökmüştür. Kemalizm’in tek tip toplum projesi 28 Şubat saçmalıkları ile tarihe karışmıştır. 28 Şubat baskıları nedeniyle bunalan muhafazakarlar da yılana sarılmışlar; içerideki baskıları dışarıdaki güçlerle dengelemeyi öğrenmişlerdir. Bu şekilde anti-emperyalist, anti-İsrail, anti-Batı İslamcılık bitmiş; liberal, ılımlı, parayı seven, paranın getirdiği yaşama teslim olan yeni bir Müslüman tipi öne çıkmıştır. Müslümanlar artık Beyazıt’ta “kahrolsun İsrail, kahrolsun Amerika” diye bağırmıyor. Aksine ABD ve NATO ile birlikte Ortadoğu’da yapılan operasyonlara destek veriyorlar. Medeniyet iddiaları da kalmadı. İşte bakın 10 yıllık AKP iktidarına, medeniyet adına ne yaptılar? İstanbul’un tarihi dokusunu yok ettiler, 144 tane kibir kulesi diktiler, Sultanahmet minareleri ile yarışan yüksek binalar yaptılar, hepsi bu.

Kavakçı’dan sonra istifa etmeliydik

Bir itirafınız oldu: “Merve Kavakçı olayından sonra istifa etmeliydim”. Etmediğinize bugün pişman mısınız?

Evet, aslında Merve Kavakçı olayından sonra istifa etmeliydik. Çünkü seçmen iradesine müdahale edilmiş, bir milletvekili gözümüzün önünde Meclis’ten kovulmuştur. O zaman FP Grubunda yaptığımız değerlendirmede “darbeciler de böyle istiyor, bizi yıldırıp istifa ettirmek istiyorlar” denilmişti. Ama ben çok gittim geldim. Aslında evet istifa etmeliydim. Pişman mıyım, olmalı mıyım ayrı şey, çünkü istifa etmedik ama mücadelemizi sürdürdük ama ilkesel olarak baktığımda istifa etmeliydim diyorum. Merve Hanımla o günü tartıştık, kendisine yeteri kadar destek veremediğimizi söyledim. Özür de diledim.

O dönemde de milletvekillerine tehditler oldu mu?

Mesela Merve Kavakçı olayının yaşandığı yemin günü; rahmetli Aydın Menderes panik içindeydi, bana “Bekaroğlu, çok kötü şeyler olacak” dedi. Nitekim kendisi birkaç gün sonra istifa etti.

Koç, Erbakan’a geldi

Medyanın dışında hangi kesimleri sorumlu görüyorsunuz?

O dönemin ekonomisini ve faiz lobisini konuşmadan geçmemeliyiz. Açın o dönemin hesaplarını inceleyin, en önde olan 500 şirketin kârlarının ortalama yüzde 85’ini faaliyet dışı alanlardan sağladıklarını görürsünüz. Bu faaliyet dışı alan devlete verilen borçtan alınan faizlerdir. Erbakan Hoca’nın havuz sistemi bu hortumu kesti. İstanbul sermayesi buna çok kızdı. Hatırlayanlar olacaktır; Rahmi Koç Ankara’ya geldi, Hoca ile görüştü, istediği devlet borçlanmalarının böyle radikal bir şekilde durdurulmamasıydı. Hoca kulak asmayınca düğmeye basıldı. O görüşmede Hoca’nın yanında Fehim Adak vardı. Havuz sisteminin de mucidi olan Fehim Adak’tan bunu sorabilirsiniz.

Grup Yorum konserine niye gitti?

Grup Yorum konserine gitmenizi eleştirenler de oldu. Neden gittiniz?

Benim Grup Yorum konserine gitmemde şaşacak bir şey yok. Protest müzik yapan bir müzik topluluğu; en alttakilerin türkülerini okuyorlar. Grup üyelerinin siyasi görüşleri öyle ya da böyle olabilir, bu beni de ilgilendirmez. Ben bu arkadaşların şiddeti benimsediklerine dair bir şey bilmiyorum. Davet ettiler ve bir jest olarak gittim. Eleştirenlere gelince onların amacı farklı, onlara aynaya bakmalarını öneririm, oturdukları pisliği görmeyip bize çamur atmaları tam da onlara yakışır.

Kaynak : Deniz Güçer /VATAN

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
30
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2025 Bursa Bağımsız