İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

HABER

Mehmet Ağar nasıl kurtarıldı!

Mehmet Ağar nasıl kurtarıldı!

20 Nisan 2012 Cuma, 07:46

1960 yılına kadar Türkiye ligi yoktu, İstanbul ligi vardı. Ben bu ligin takımlarından olan Vefa’lıydım. Ağabeyim Can, Galatasaray’lıydı, sonra Beşiktaş’a döndü. Ligde, Kasımpaşa, Beykoz, Rumların ağırlıkta olduğu Beyoğluspor gibi semt takımlarının yanı sıra, Emniyet teşkilatının takımı olan Emniyet ve Adliyenin takımı, Adalet gibi takımlar da bulunuyordu. İstanbulspor, İstanbul Lisesi’nin takımıydı. “Üç büyükler” denilen Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş da köken olarak semt ya da okul takımlarıydı ama artık onlar büyümüş, dolayısıyla insanlıktan çıkmışlardı.

Ağabeyimle ben, nerede zayıf takım varsa (galiba Beşiktaş’a dönmesinin deneni de Galatasaray ve Fenerbahçe karşısında bu takımı ezik bulmasıydı) onu desteklerdik. En gıcık olduğumuz takım, durmadan şampiyon olan Fenerbahçe ve kapalı tribünlerde ve numaralıda yer alan Galatasaray Liseli seçkin taraftarlara sahip olan Galatasaray’dı. Sarı-beyaz renkli Emniyet’e de zayıf bir takım olduğu için sempati duyardık ama sonradan siyasi bilincimize paralel olarak, bu polis takımına destek vermez olduk.

Neyse, bu nostaljik girişi neden yaptım dersiniz? “Adalet” sözcüğünü ilk kez bu takımla birlikte duyduğumu anlatmak için elbette. Bir de, yakın akrabalarımızdan bir Adalet hanım vardı. Platin gibi beyaz saçlarıyla ve ayağından çıkarmadığı spor ayakkabılarıyla çok sempatik bir hanımefendiydi. Bir türlü evlendiremediği oğlu, yargıçtı. O zamanın Ankara’sını sabah sabah yürüyerek arşınlar ve gelip anneannemde bir kuşluk vakti kahvesi içerdi. Bu arada da anneanneme “şöyle eli yüzü düzgün bir kız” tanıyıp tanımadığını sormayı ihmal etmezdi. Oğlunu evlendirmekti bütün derdi.

Sonraki yıllarda isim olarak adaletle değil de adaletin kendisiyle karşılaşmam hiç mümkün olmadı. Yıllar yılı, arkalarındaki duvarda “Adalet Mülkün Temelidir” yazan yargıçlar tarafından yargılandım. Onların adalet anlayışına göre, toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa aykırı hareket etmekten 6 aylık tecil edilen cezalar aldım. 12 Mart döneminin sonunda da 15 yıl. Neyse ki o sırada af çıkmıştı da, 3 yıl yattığımla kurtardım. Devletin “adaleti”, devrimcilerin örgütlenmesine hoş nazarlarla bakmıyordu.

Gerçek adaletin devletin “adalet” kurumlarından bağımsız bir şey olduğunu, hatta onlardan ne kadar bağımsızsa ancak o zaman adaletten söz edilebileceğini kavramakta gecikmedim. Devletle adalet sözcüklerinin bir arada bulunması mümkün değildi.

Şimdi gelelim devletin son “adalet” uygulamalarına. Bazı arkadaşlar, Mehmet Ağar’ın 5 yıl ceza almasına ve hakkında yakalama emri çıkarılmasına seviniyorlar. Benim birkaç yıl önce yazdığım “Mehmet Ağar Neden Tutuklanmayacak?” yazımı göstererek yanıldığımı kabul etmemi istiyorlar.

Elbette, seve seve kabul ederim yanıldığımı. Otobiyografilerimi okuyanlar bilirler, yanılgılarımı ve yanlışlarımı saklamayı, mazeretler bulmayı hiç sevmem. Keşke gerçekten adalet yerini bulsaydı da ben de yanılmış olsaydım. Ama durum öyle değil.

Mehmet Ağar olayı tam bir devlet aldatmacasıdır. Mehmet Ağar, Susurluk çetesinin en önde gelen elemanlarından biridir; çok sayıda faili meçhul cinayetin fiili örgütleyicisidir. Bu, Ayhan Çarkın başta olmak üzere, verilen çok sayıda ifadeyle tekrar ve tekrar ortaya çıkmıştır.

Buna rağmen, devletin ve AKP iktidarının fiili himayesi altında olan Mehmet Ağar’a dokunulmamış, hakkında yeni bir dava açılmamış, aslında derhal tutuklanması gerekirken ısrarla himaye edilmiş, unutturulmaya çalışılmış, sadece Susurluk döneminde açılmış küçük bir davayla yetinilmiştir. Aslında Mehmet Ağar hakkında açılan bu dava, onu suçlamaktan çok koruma amaçlıydı. Dostlar alışverişte görsün kabilinden bir yargılama yapılacak, çok fazla göze batmaması sağlanacak, olabilecek en az ceza verilecek ve iki yıl yattıktan sonra hakkındaki her şeyin üstü kapatılacaktı.

Net bir şekilde tespit etmek gerekir: Mehmet Ağar’ın bugünkü TC. yasaları çerçevesindeki cezası ağırlaştırılmış müebbettir, hiç lamı cimi yok. Toprağın altında “yüzlerce kefensiz yatan”dan doğrudan doğruya sorumludur. Devletin gizli çete örgütlenmesinin başıdır. Kürtlere karşı girişilen gayrinizami savaşın fiili örgütleyicisidir vb. vb.

Bu kadar ağır suçları olan birisine 5 yıl ceza verilmiştir. Sonuçta, davanın açıldığı zamanki infaz yasasına uygun olarak sadece 2 yıl yatacaktır; tabii ki olabilecek en iyi ve ayrıcalıklı koşullarda. Bugün F tipi cezaevlerinde binlerce devrimci büyük acılar çekiyor. Hem de birçoğu sudan nedenlerle ağır cezalara mahkûm edilerek. Cezasını tamamlayıp dışarı çıkmış böyle binlerce devrimci var. Bu insanların çektikleriyle Mehmet Ağar’ın 2 yıllık otel istirahatini bir karşılaştırın bakalım.

Öte yandan, Ergenekon vb. gibi davalardan yargılanıp, F tiplerinde eza çeken devrimcilere göre Silivri’de nispeten daha rahat koşullarda yatanlarla Mehmet Ağar’ın durumunu karşılaştırdığımızda da adaletten söz edemeyiz. Çoğu, normalde TC. yasalarına göre hiçbir suç işlemedikleri halde, sırf siyasi nedenlerle yıllardır hapis yatmaktadırlar. Bir kısmının tutukluluk süresi 5 yılı geçmiş durumda. Nerede gerçek suçlu Mehmet Ağar’ın, sadece 2 yılını yatacağı 5 yıllık cezası, nerede bu insanların, daha hüküm bile giymeden 5 yıldır yatıyor olmaları. Bu mudur adalet?

Gerçekten hayret ediyorum, bazı liberallerimize ve solcularımıza. Oltaya gelmeye ne kadar da teşneler. Sözde 12 Eylül yargılamasıyla nasıl da gevşediler. Mahkemenin müdahillik taleplerini reddetmesi akıllarını başlarına getirir mi, bilmiyorum.

Yargılamalar konusunda son günlerde iki güzel yazı okudum. Biri, Demir Küçükaydın’ın, “Teori ve Politika (12 Eylülcülerin ve Diğerlerinin Yargılanması Karşısındaki Tavırlar Üzerine)” yazısı. Diğeri ise, Can Başkent’in, Yayın Kolektifi’ne gönderilmiş, “İti Kurda Kırdırmak” yazısı. Her iki yazının perspektifindeki sağlamlık bir yana, Demir Küçükaydın’ın Deniz Gezmiş’le ilgili aktardığı bir anı gerçekten çok değerli. Orada anlatılanlar, adaletin, devletin temeli olarak değil, çarpan tertemiz, genç bir yüreğin eseri olarak gerçekleşebileceğini çok iyi anlatıyor.

Adalet takımı yok artık. Adalet hanım çoktan öldü. Deniz Gezmiş’i ise, adaletin temeli olduğu söylenen devlet idam etti. Bu 6 Mayıs’ta tam 40 yıl olacak.

Kaynak : Gün Zileli/gunzileli.com

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
30
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2025 Bursa Bağımsız