Dost maskesi, Finlandiya ve İngiltere’den sonra bu kez Hollanda’da.
AKP’nin balık hafızalı siyasetinin
Türkiye’yi düşürdüğü son nokta...
İktidarI döneminde üniter devlet, tek bayrak ve tek dili tartışmaya açan AKP, dünü anında unutan dış politikasıyla PKK’ya yardım ve yataklık eden ülkelerin verdiği devlet nişanı ve madalyalara kavuşuyor. Finlandiya ve İngiltere’nin ardından bu kez de bölücüye kucak açan ilk ülke olan Hollanda’dan gelen nişan muhalefeti isyan ettirdi.
“Bu iktidarın her konuda gizli bir
planı ve ciddi ahlak sorunu var!”
MHP’li Sadir Durmaz, “AKP Türkiye’yi bölmeye kasıtlı. Proje taşeronu olduğu, misyon üstlendiği için verdiği sözlerin gereğini yaptığını düşünüyorum. Her konuda gizli planları ve ahlak sorunları var!” derken MHP’li Oktay Öztürk de Türkiye için dışarıda oluşan “Kızarlar, bağırırlar ama sonra unuturlar” algısına yol açılmasına eleştirdi.
“Her zaman söylediklerinin tersini
yapan AKP Türkiye’yi zora soktu”
CHP’li Faruk Loğoğlu, sorumluluğun AKP’de olduğuna dikkat çekerek, “Hollanda olsun, Finlandiya olsun, çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Sürekli söylediğinin tersini yapan AKP, Türkiye’yi çıkmaza itti” derken, emekli diplomat Onur Öymen “Hem Avrupa’dan dışlandık, hem komşularımızla kötü olduk” ifadesini kullandı.
Hain hamisi nişanı
Bölücüye kucak açan ve sözde parlamento kurduran Hollanda’dan Cumhurbaşkanı Gül’e kraliyet nişanı jesti!..
Önceki gün eşiyle birlikte resmi ziyaret için Hollanda’ya giden Cumhurbaşkanı Gül, tarihi Dam Meydanı’nda Kraliçe Beatrix tarafından törenle karşılandı. Olağanüstü güvenlik önlemleri alınan gezi kapsamında Gül’e kraliyet nişanı takıldı. Oysa aynı Hollanda bölücüye kucak açan ve sözde parlamento kurduran ilk ülke olmuştu.
Finlandiya’nın hilekarlığı hak ettiği karşılığı almadı
Türkiye’yi AB sürecinde açıkça aldatan Finlandiya’nın Başbakanı hiçbir şey olmamış gibi ağırlandı. Başbakan Tayyip Erdoğan, Finlandiya Başbakanı Jyrki Katainen’i resmi törenle karşıladı.
Türkiye’yi fena işlettiler!
1999’da dayatılan katılım ortaklığı belgesinde Kıbrıs’ın ön şart olmasına Ecevit tepki göstermişti. Devreye giren dönemin Fin Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari güvence vermiş ama imza sonrası Kıbrıs ’kriter’olmuştu.
Bölücülere kucak açanlardan nişan!
Teröristlere destek veren Hollanda Gül’e en yüksek nişanı takarken Kıbrıs konusunda Ecevit’i kandıran Finlandiya üst düzeyde ağırlandı.
Haber : Necdet Pekmezci
AKP, üniter devlet, tek bayrak ve tek dili tartışmaya açarken, şimdi de Türk kamuoyunun da hafızasını silmeyi başardı. Avrupa Birliği (AB) ve ABD’nin dayatmaları ile geçmişe sünger çeken AKP iktidarının bu politikası bölücü terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık eden ülkeler tarafından madalya ile ödüllendirildi. Bölücü örgütün propaganda yapmak amacıyla 15 Haziran 1995 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da kurduğu MED TV’yi kapatmak için yıllarca mücadele veren Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e 2008’de İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth Haç nişanı (Büyük Şövalye) takarken, yine 1995’te Lahey’de sözde Kürt parlamentosunun kuruluşuna ev sahipliği yapan Hollanda Kraliçesi Beatrix, ülkesinin en yüksek nişanı olan Hollanda Aslanı Büyük Şövalye nişanı verdi. Eski Finlandiya Meclis Başkanı Paavo Lipponen, 10 Aralık 1999’da dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e Kıbrıs ile ilgili kaleme aldığı teminat mektubunda verilen sözlerin de tutulmadığı unutularak Türkiye’yi dün ziyaret eden bu ülkenin Başbakanı Jyrki Katainen’e üst düzeyde ilgi gösterildi.
Neye karşılık madalya
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, önceki gün resmi ziyaret için Hollanda’ya gitti. Cumhurbaşkanı Gül’ü Kraliçe Beatrix, tarihi Dam Meydanı’nda resmi törenle karşıladı. Bazı sokaklar trafiğe kapatılırken, geniş güvenlik önlemi alındı. Daha sonra Kraliyet Sarayı’nda, Hollanda’nın en yüksek nişanı olan Hollanda Aslanı Büyük Şövalye Nişanı, Kraliçe Beatrix tarafından Cumhurbaşkanı Gül’e “Hollanda Kraliyet Büyük Nişanı” da Hayrünnisa Gül’e verildi.
Hepsi birden kucak açtı
Hükümet ve muhalefet, eski Finlandiya Meclis Başkanı Paavo Lipponen’in, 10 Aralık 1999’da Kıbrıs konusunda dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e mektup yazarak teminat veren ve ancak sözünü tutmayan Finlandiya’yı da unuttu.
Hilekârlıkları hak ettikleri karşılığı ne yazık ki almadı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e en yüksek nişanı takan Hollanda’nın, 1995’te Türkiye’den kaçan bölücülere kucak açıp, bazı Avrupa ülkelerinin desteğiyle Lahey’de sözde sürgünde Kürt parlamentosunun kuruluşuna öncülük etmesini çok çabuk unuttuk. Başbakan Erdoğan’ın Kürt açılımında bel bağladığı isimlerden biri olan Yaşar Kaya, o tarihte sözde parlamentonun başkanlığına getirilmişti. Bu toplantıda ne yazık ki eli kanlı terör örgütü üyeleri de hazır bulunmuştu. 10 Aralık 1999 tarihinde Kıbrıs konusunda dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e mektup yazarak teminat veren, sonra sözünü tutmayıp Ecevit’i kandıran Finlandiya’nın Başbakanı’nın Türkiye’de ağırlanmasaı da “balık hafızalı siyaset” diye yorumlandı.
17 yıl önceki Lahey olayını çabuk unuttuk
Türkiye’den kaçan bölücülere kucak açan Hollanda’nın açık desteğiyle 17 yıl önce Lahey’de sözde sürgünde Kürt parlamentosu kurularak atılan federasyon tohumları bugün hızla filiz verip, dal budak salıyor. Hollanda, 12 Nisan 1995 yılında Türkiye’den firar eden bölücülere kucak açıp, onları adeta baş tacı etti. Avrupa ülkelerinin desteğiyle Lahey’de sözde sürgünde Kürt parlamentosu kuruldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt açılımında bel bağladığı isimlerden olan Yaşar Kaya da Lahey’de yapılan toplantıda başkanlığına getirildi. Türkiye aleyhtarı bölücü çalışma yürüten sözde parlamentonun toplantılarına, eli kanlı terör örgütü üyeleri de katıldı. Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan da, sözde Kürt parlamentosunun açılışına mesaj göndererek, “Kürt halkının temsilcilerine başarı dileklerimi iletiyorum” dedi ve PKK’nın silahlı kanadı ARGK’nın sürgün parlamentosuna destek verdiğini bildirdi.
Üst düzey protokol
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’i kandarıp Kıbrıs konusunda belge imzalatan Finlandiya’nın Başbakanı Jyrki Katainen Ankara’ya geldi. Üst düzeyde protokol uygulanan Katainen, Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından kabul edildi. Çiçek, Katainen’a “Türkiye, AB’ye tam üye olamazsa ki, bunun dışında bir çözümü asla kabul etmez, dünyanın sonu değildir, Avrupalılar’ın da bunu bilmesi lazım” dedi. Ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkilere yeni bir boyut katacağını ifade Çiçek, “Türkiye’nin 1963’den beri AB’ye üye olma politikası var. Bugüne kadar bu gerçekleşmedi ama bu konuda Finlandiya’nın verdiği destek takdirle karşıladığımız bir konudur. Ülkenizin, Türkiye’nin AB sürecine verdiği desteği biliyorum ve bu daha da artmasını temenni ediyorum” dedi. Katainen daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı bakanlar ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya geldi.
Öcalan’ın ‘akil adamı’ Ecevit’i de kandırmıştı
Bebek katili Abdullah Öcalan’ın ricasını kırmayıp arabuluculuğa soyunan, Diyarbakır’daki görüşmelerinin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Dolmabahçe Sarayı’nda ağırlanan, kamuoyuna ’akil’olarak yutturulmak istenen kucak açtığımız Finlandiya’nın eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari’nin hem ’bölücü’hem de ’sahtekar’olduğu ortaya çıktı. Türkiye, 1999’da AB için adaylık statüsü aldı, diğer aday ülkeler için olan şartlar Türkiye’ye de dayatıldı. Kıbrıs konusunda dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, “Ben bunu kabul edemem, böyle bir önşart olmaz; bu, Türkiye’ye karşı ayırımcılıktır” dedi. Bunun üzerine, AB’nin yüksek düzeyde temsilcileri Türkiye’ye gelerek, Ecevit’i ikna etmeye çalıştı. Ancak, Ecevit ikna olmayınca, o zaman Finlandiya’nın Cumhurbaşkanı olan ve dönem başkanlığı yapan Martti Ahtisaari devreye girdi. Türkiye hakkında bağımsız bir rapor yayımladı ve Ecevit’e mektup yolladı. Mektupta, “Bu belgede, bahsedildiği şekilde herhangi bir tehlike yoktur. Kıbrıs konusunun öne çıkarılmasından şart olarak endişe etmeyin. Ben, dönem başkanı olarak size garanti ediyorum ki, bu böyle olmayacaktır” diye yazdı. Bunun üzerine Ecevit, Ahtisaari’ye güvendi. Fakat, daha sonra Kıbrıs, Avrupa Birliği üyeliği için bir koşul oldu.
“Oryantalist ülkenin kralı” gibi muamele
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Cumhurbaşkanı Abdululah Gül’ün Hollanda ziyaretinde en yüksek nişanı alması ve Finlandiya Başbakanı’nın Türkiye ziyaretine sert tepki gösterdi. “AKP bir gün önce söylediğinin tersini bile yapar” diyen Loğoğlu, şöyle konuştu: “Hollanda olsun, Finlandiya olsun, bu ülkeler çıkarları, ihtiyaçları doğrultusunda hareket ediyorlar. Burada sorumluluk AKP iktidarına aittir. Zaten Suriye örneğinde de tam tersi anlamda gelişmeler yaşadık. Bir yıl önce ’kardeşim’dediği Esad’a şimdi meydan okuyor. Hollanda bakımından söylüyorum, bu kadar içli dışlı olmak doğru değil. Yani abartılı bir şekilde uçaklarla karşılamak hoş değil. Sanki oryantalist bir ülkenin kralı karşılanıyor gibi bir hava vermeye çalışıyorlar. AKP Türkiye’yi tam bir çıkmaza itti. AKP’nin milleti balık hafızalı zannetmesi beni artık şaşırtmıyor. Bir gün önce söylediğinin hep tersini yapıyor. NATO Genel Sekreteri’nin seçiminde olsun, Suriye ile ilgili Annan planı konusunda olsun hep söylediklerinin tersini yaptılar.”
MHP’li Durmaz: AKP iktidarının ahlak sorunu var
Sadir Durmaz (MHP): AKP hangi konuda balık hafızalı değil ki? Bana göre AKP balık hafızalılıktan ziyade Türkiye’ye bölmeye kasıtlı. Bölmeyle yönelik projelerin taşeronu olduğu için, böyle bir misyon üstlendiği için balık hafızalıktan ziyade bunları adım adım iktidara geldiği karanlık günlerde verdiği sözlerin gereğini yaptığını düşünüyorum. Geçmişte Danimarka ile yaşanan gerginliği hatırlayalım. O dönemde Danimarka’nın Başbakanı olan Rasmussen için ’Her ne pahasına olursa olsun NATO Başkanı olamaz’demişlerdi. ’Peygamber Efendimize yapılan hakaretlerinden dolaylı özür dilemedikçe böyle bir şeyin olamayacağını’dile getirmişlerdi. Bir ileri iki geri milletin nabzına, tavrına göre adım atıyorlar. Gerekirse bir adım, gerekirse iki adım geri atıyorlar. Yine bildikleri yolda devam ediyorlar. Dolayısıyla burada hafıza sorununun yanında bir ahlak sorunu ortaya çıkıyor. Türk milletine tehdit oluşturabilecek hemen her konuda AKP’nin bir gizli planının olduğunu düşünüyorum. O nedenle belki de hafızadan daha çok ahlaki bir sorun var.
Yanlış politika Türkiye’yi yalnızlığa itti
Onur Öymen (Eski CHP Milletvekili): Avrupa’dan dışlanmış bir Türkiye söz konusu. Şimdiki politikalar yüzünden komşularımızla sorun yaşıyoruz. Günlük tercihlere göre politika yapmak, her şeyi biz biliriz politikası Türkiye’yi yalnızlığa itti. Ayrıca kavga üzerine siyaset yapıyorlar. Herkesle kavgalılar. Suriye’yi uyarmak farklıdır, silahlı muhalifleri Türkiye’de barındırmak çok farklıdır. Bunlar yanlış dış politika örnekleridir. Bunu yaptığınız anda hasım durumuna düşersiniz. İran’la, Irak’la aynı şekilde. Azerbaycan’la ilişkileri soğuttular. Sıfır dost politikası yürütülüyor. Bir de övünüyorlar ve ’şununla konuşuyoruz, bununla konuşuyoruz’diyorlar. Bu şekilde övünmenin diplomaside hiçbir manası yoktur. Birileriyle konuşmayı marifet zannediyorlar. Hillary Clinton’la görüştükleri için bunun propagandasını yapıyorlar. Oysa Clinton onlardan sonra 25 kişiyle konuşuyor. İran’la 5+1 toplantısını İstanbul’da yaptık diyorlar. Ama Türkiye toplantıda yok. Bu şuna benzer, ’birilerini evinize yemeğe çağırıyorsunuz ama misafirler kendi evinizdeki sofraya sizi oturtmuyor. Bunlar marifet mi?
Başbakan uluslararası posta gibi
Oktay Öztürk (MHP): Cumhurbaşkanı ve Başbakan Türkiye’yi idare etme noktasında tatmin olamıyorlar. Ne hikmetse leyleği havada görmüş gibi başka ülkelerle kendilerini avutuyorlar. Türkiye’nin daha büyük meseleleri var. Bu insanların önüne kararlı politikalarla çıkamazsanız seyrettiğimiz film tekrar eder. Dışarıda şöyle bir algı var, Türkler herhangi bir meselede umdukları olmadığı vakit önce bir kızar, bağırır, çağırırlar ama sükunet bulurlar. Bu algıyı yıkmadıktan sonra, Türkiye Cumhuriyeti devletine verilen sözlerin yerine getirilmemesinin bir karşılığı olmadığı müddetçe bu tabloyu hep yaşarız. İnşallah sayın Başbakan uluslararası posta tutarlığından Türkiye Cumhuriyeti’nin sırtına yüklediği devlet ağırlığını bu ilişkilerde hissettirir. Ağrılığımız onurumuz sadece kağıt üzerinde mesajlarda, beyanatlarda değil, yeri geldiğinde muhataplarımızın ayağını yerine bastırabilecek seviyede olur. Siz benim ülkemin mukadderatını etkileyecek, benim ülkemin sıkıntıya düşünecek bir oluşuma ev sahipliği yapıyorsunuz, bunu unutarak, onların karşısına çıkarak bunlar aynı şeyi tekrar ettirirler.
|