''Deniz Feneri davasına bir bakın. Böyle bir rezalet 88 yıllık Cumhuriyet tarihinde görülmemiştir...''
Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri Davası iddianamesiyle ilgili sert konuştu: Asıl failler Recep Tayyip Erdoğan’ın koltuklarının altında, özel korumasında. Asıl faillerden istenen cezadan fazlası savcılar için isteniyor. O savcılar cumhuriyetin savcıları, diğerleri AKP savcıları...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün Zonduldak’ta CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’in annesinin cenazesi katıldığı için grup toplantısını dün yaptı. Silivri Cezaevi’ni “21. yüzyıl Türkiyesi’nde Nazi toplama kampı” diye niteleyen Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında verdiği mesajlar şöyle:
ANNE DEĞİL Mİ?
Mehmet Haberal’ın bir isteği vardı, annesini ölmeden evle görmek istiyordu, helallik almak istiyordu. Bir kanun getirdiler yasa teklifi ama çıkarmadılar. Sayın Başbakan annesi öldüğünde gözyaşlarını tutamadı, hepimizi duygulandık. Peki Haberal’ın annesi anne değil mi? Haberal neden hapiste olduğunu bilmediğini söylüyor. Silivri Toplama kampı, 21. yüzyıl Türkiye’sindeki Nazi toplama kampıdır. Sahte delillerle yargılanıyorlar, avukatlara belge verilmiyor, yaptıkları savunmadan dolayı mahkum oluyorlar. Adaletin ‘A’sı bile yok. Artık adalet arayan vatandaş ya AKP’li milletvekillerine başvuruyor, ya da il başkanlarına başvuruyor.
FENER TEPKİSİ Deniz Feneri davasına bakın, böyle rezalet 88 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiştir. “Yüzyılın soygunu” deniyor, “asıl failler Türkiye’de” deniyor. Asıl failler Recep Tayyip Erdoğan’ın koltuklarının altında, özel korumasında. Kul hakkı yemek, hırsızlık yapmak Erdoğan güvencesinde serbest. Üç yürekli savcı olayı soruşturacaklar, görevden alınıyorlar, ellerinden dosya alınıyor, onlar yargılanıyor. Asıl faillerden istenen cezadan fazlası savcılar için isteniyor. Ne yaptı bu savcılar? Yolsuzluk mu yaptı, kul hakkı mı yedi, zekat, harç parası mı yediler? Onlar cumhuriyetin savcıları, diğer savcılar AKP’nin savcıları, cumhuriyetin savcıları değil. AKP savcıları onlar...
FİRAVUNLAŞTILAR
Devletin bütün çarkları artık AKP için çalışıyor. Valisi AKP için çalışıyor, kaymakamı AKP için çalışıyor, askeri AKP için çalışıyor, müdürü, emniyet müdürü, vergi dairesi müdürü hepsi AKP için çalışıyor. Bizim işimiz sadece AKP ile mücadele etmek değil. Biz AKP ve onun yarattığı statükoyla mücadele ediyoruz. 10 yıl içinde firavunlaştılar. Kendi statükolarını yarattılar. Gitmemek için çaba harcıyorlar.
BIRAK BU SAF NUMARALARINI
“Kuran-ı 20 milyar dolarlık yolsuzluklarına örtü yaptılar” dedim. Açıklama yapmış Sayın Başbakan, ‘Ortada fol yok, yumurta yok, yolsuzluk yapmakla itham ediyor beni Kemal Kılıçdaroğlu’ diyor. ‘Genel Başkan mıdır, falcı mıdır anlayamadım, CHP değil Cumhuriyet hayal partisi, Cumhuriyet fal partisi’ demiş. Recep Tayyip Erdoğan, sen bırak bu saf çocuk numaralarını. Ortada yumurta da var, fol da var, hatta civciv bile var. 4+4+4’ün içinde 2030’a kadar yapacağınız ihaleler Kamu İhale Yasası’na tabi değildir’ diye hüküm getirdiniz. Diyorsun ki ‘fol yok yumurta yok’, ikisi de var. Foldasın yumurtanın üzerine oturmuşsun. 2030’a kadar oradan kalkmayacaksın, hortumuna devam edeceksin. Bunların tamamının ipliğini pazara çıkaracağız. İşin falı mı kalmış? Yerçekimi kanunu ne kadar gerçekse, senin 20 milyar dolarlık hortumun da o kadar gerçek.
‘Sen basılmamış kitabı sansürledin’
Başbakan Konya’da bir konuşma yaptı; İsmet İnönü, iki din kitabını yasakladı diye. Kararnameyi buldum. Doğru yasaklamış. İnönü, dini siyasete alet etmeme konusunda son derece duyarlı. Cumhuriyet tarihinin en büyük sansürcüsü Erdoğan, basılmamış kitabı bile yasakladı. İki kitaptan birisinde, namazda okuduğumuz duaların eksik olduğunu görüyoruz, Kuran’da yazılan bir ayet eksik. Kutsal kitabı tahrip edemezsiniz. Bu sözde din kitabının 52 . sayfasında ‘öbür dünyaya imansız gitmemek için üstadadının sözünü tutacaksın’ diyor. Biber gazı hükümetinin Başbakanı duysun. Senin üstadın Erbakan’dı, sözünü tuttun mu? Bu kitap sana ‘imansız’ diyor. Erkeğin ipekli elbise giymesi, öbür dünyaya imansız gitmesidir, erkekler bıyıklarını keserse öbür dünyaya imansız gider, diyor. Erdoğan’a soruyorum, senin milletvekillerinin içinde kaçı bıyıksız, tamamı imansız mı gidecek? Erdoğan’a bir çağrıda bulunuyorum, bu kitabı Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönder, ‘bu doğrudur’, diyorsan yayınla. Bir hurafe kitabı. İnönü, tahrifat yapılan kitabı toplamış, hurafenin önüne geçmek istemiş. Senin bilgini, aklını aşar. Eline verilen metni okuyorsun. İnönü’ye kin duyuyorsun. İkinci kitap... Süleyman Dede diye birisi yazmış. Süleyman Çelebi’nin Mevlidini biliriz. Yasaklanan kitapta ne var? Sarmısaklı yemeği hiç sevmezdi, ev sahibi kırmazdı, ne ilgisi var, bu iş Mustafa’ya oldu merak acaba otuz lira... Karpuz dedikleri şey olmalı kütür kütür... Bir mevlidi şerifin tahrip edilmesine, bu kadar ucuzlatılmasına senin gönlün razı oluyor mu? İnönü’nün olmamış. Seni rezil eden o danışmanlarını çağır, bir ders ver bakalım.
CHP’de 4+4+4 mesaisi başladı
Zorunlu eğitimi 4+4+4 şeklinde kademelendiren yasanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak Resmi Gazetete’de yayınlanmasının ardından CHP’de yasanın Anayasa Mahkemesi’nde iptali için süreci başlattı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısı çıkışı konuya ilişkin bir soru üzerine, “Hukukçu arkadaşlarımız incelemelerini sürdürüyor, Anayasa Mahkemesine gideceğiz” demekle yetindi. CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan da VATAN’ın sorusu üzerine 4+4+4 yasasının Anayasaya aykırılığı konusunda hem “esas” hem de “şekil” yönünden iki ayrı başvuru yapacaklarını söyledi. Yasanın onayından sonra 10 gün içinde “şekil” yönünden başvuru yapmaları gerektiğinin altını çizen Tarhan, “Şekil yönünden başvuru şunu içeriyor: Biz kavgalı Milli Eğitim Komisyon toplantısı nedeniyle toplantının ‘yok hükmünde’ sayılması gerektiği görüşümüzü koruyoruz. Bu nedenle yasanın komisyon aşaması gerçekleşmemiş, bu aşama yapılmadan Genel Kurula indirilmiştir. Bu da başlı başına hem içtüzük hem de bir Anayasa ihlalidir” diye konuştu.
|