İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

HABER

Amerika'nın ''Adam' ettikleri!

Amerika'nın ''Adam' ettikleri!

11 Nisan 2012 Çarşamba, 09:50

Mümtaz'er Türköne adında bir 'unsur' var. Zaman'da yazıyor. Eski ülkücü, yeni ''demokrat''. ''Bu solcular ne zaman adam olacak?'' başlıklı bir yazı karalamış. İçeriği tahmin etmek zor değil. Zira öğrenci protestosunda polis şiddetiyle çocuğunu kaybeden bir solcu kadın öğrenciye kustuğu nefreti net hatırlıyorum. Sol söz konusu olunca Türköne adeta hastalıklı bir ruh haline bürünüyor. Yazı başlığında sorduğu soruya 'feministçe' bir cevap verip 'adam olmak' çok matah birşey mi ki diye sorabiliriz ama anlamaz.

Türköne'de pek çok türdeşinde görülen bir hastalık var. Komplo teorisi hastalığı. Kafa sürekli 'yazıyor'. İşin kötüsü, yazdığını da okumuyor. Kafasında yarattığı kurguya öyle güçlü iman ediyor ki gerçeği göremiyor. Yazdığı bu yazı da sakat kurgusunun basit bir çıktısı olmaktan öteye gidememiş. Zaten entelektüel derinlik beklemek hata olurdu ama yine de çok basit ve çelişkili bir kurguyu sunmuş okuyucusuna. Neler yazmış bir bakalım;

''Bu adamlar, 12 Eylül darbecilerini mümkün kılan 2010 referandumunda, \'hayır\' diye tepinenlerdi. En insaflıları \'ne evet, ne hayır\' diyenlerdi. Ortak paydaları, \'yetmez ama evet\' diyerek referanduma destek veren bir avuç namuslu solcuya savaş açmaktan ibaretti. Israrla referandumun 12 Eylül'ü yargılama yolu açmayacağını öne sürdüler. Darbecilerin yargılanmasını engellemek ve Türkiye'ye bu günleri göstermemek için ellerinden geleni yaptılar.''

Sola bu kadar küfreden birinin övgüsüne mazhar olmak ''yetmez ama evet''çileri gururlandırır mı onu da bilemem. Ama öyle bir izlenim ediniyorum ki Türköne için esas sorun diline doladığı ''öncü savaşı'' v.s. değil evetçi olmamak! Solun diğer kısmının ise darbecilerin yargılanmasına engel olmaya çalıştığını iddia ediyor.
''Türkiye'de cinayet şebekesi gibi iş gören bir Marksist ana akım var. \'Öncü savaşı\' ile gerçekleştirecekleri \'silahlı devrim\' stratejisi için çok kan döktüler. 12 Mart'tan önce banka soygunları, adam kaçırma ve bombalama eylemleri yaptılar. 70'li yıllarda artan şiddetin üretildiği ana merkez oldular.''

Türköne'nin kurgusuna göre, solun silahlı direnişi ve bunun teoriye yansıması olan 'öncü savaşı' v.b. düşünceler, devletin ve devlet destekli karanlık tiplerin faşist saldırı ve terörleri neticesinde ortaya çıkmamış da, adeta en başından beri varmış! Türköne bilin bakalım neleri bilmezden geliyor?

''THKP-C ile başlayıp Dev-Yol, Dev-Sol, Acilciler, Kurtuluş diye devam eden bu marjinal örgütlerin sosyalist düzenle ilgili bir tasavvurları yoktu. \'Anti-faşist mücadele\' cephesi oluşturarak mümkün olduğu kadar çok kan dökme peşindeydiler.''

Bu örgütlerin sosyalizm tasavvuru olmadığı iddiasının gerçek dışılığı bir yana (bunu nereden biliyorsunuz Mümtazer Bey, bu örgütlerin merkez komitesinde miydiniz?), faşizme karşı mücadelenin sanki ortada faşist saldırılar yokmuş da solcular sırf 'heyecan olsun' diye böyle bir mücadele vermişler gibi sunulması zaten en temel mantık akışına bile ters.

Şimdi bu arkadaşa Mahir Çayan'ın ''Sağ Sapma, Devrimci Pratik ve Teori'' kitabından örneklerle Kemalistlerin neden desteklenmemesi, önderliğin onlara kaptırılmaması gerektiğini anlattığı pasajlardan örnekler versek birşey değişir mi? Ya da Deniz'in THKO'yu Nurhak Dağlarında piknik yapmak için kurmadığını hatırlatsak? Devletle savaşan, silahlı örgütlerini kurup iktidar mücadelesi veren, bu yüzden kaçınılmaz biçimde askerle de karşı karşıya gelen, gelmek zorunda olan devrimcileri bir yandan ''anarşik'' diyerek asıp, kurşunlayıp beri yandan da alttan alta devletin adamı gibi sunmak nasıl bir aymazlıktır, nasıl bir çelişkidir anlamak mümkün değil. Yani devlet, hani Mahir'in ''faşist-oligarşik diktatörlük'' dediği devlet, bu devrimcileri kendine kurşun sıksınlar diye tutmuş öyle mi? Bir kere bu kurgu, devletin aklına hakarettir.

Kendi içeride fikri iktidarda olan sadece sizin takımınızdı Mümtaz'er Bey. Mahir ve Deniz'in ise hem kendilerinin hem de fikirlerinin devletle ve bu sistemle bağı yoktu. Amaçlarının 9 Mart darbesine zemin hazırlamak olduğunu söylüyorsunuz. Neden? 9 Mart darbecileri Marksist miydi? Kemalizm ile Marksizm farkını bilmiyor musunuz yoksa? Hadi bilmiyorsunuz diyelim, Mahir'in ve Deniz'in devrimde öncülüğü işçi sınıfına ve sosyalistlere verdiğini, üstte adını zikrettiğim kitabı Mahir'in sırf bu yüzden yazdığını da mı bilmiyorsunuz? Neden bilmediğiniz konularda konuşuyorsunuz?

''Onların diktatörleri yerine ötekilerin diktatörleri darbeyi yapınca, olan bu genç insanların hayatına olmuştur.''

Bu cümlenize de takılmadan edemeyeceğim. Hangi ''ötekilerin diktatörleri''? Sizinkiler mi?

''Bu ana damardan ayrılan yeni hizipler hep \'daha fazla şiddet\' talebi ile ortaya çıkmıştır. 70'li yıllarda tırmanan şiddetin arkasında bu örgütler vardır. Ülkücüleri, okudukları okullarda meşru müdafaaya sevk edenler de bu sol örgütlerin estirdiği terör olmuştur.''

Sahi Mümtaz'er Bey, madem Mahirlerin amacı 9 Mart'a zemin hazırlamaktı ama 12 Mart oldu ve 9 Martçılar 'temizlendi', orduda 'solcu' kalmadı; o halde Mahir'in ardılı olan sol örgütlerde ''silahlı mücadele'' neden sürdürüldü, bir açıklamanız var mı? Kendinizle çelişmiş olmadınız mı? Öte yandan, ''ülkücülerin meşru müdafaası'' sözleriniz de çok ilginç olmuş! Siz meşru müdafaayı komando kamplarında mı öğreniyorsunuz? Meşru müdafaa Maraş katliamı mı? Çorum katliamı mı yoksa? Sivil halkı kadın-çocuk demeden öldürmenin adı ''maşru müdafaa'' mı oldu?

''Dünün Ülkücü katilleri, referandumun hayırcıları ve 12 Eylül duruşmasının maraza çıkartan grupları nedense hep aynı kişiler. Ve hepsinde aynı görevi yerine getirdiler. Onlara bu görevi kim verdi? Cevabı görülmekte olan darbe davalarındaki tutumlarına bakarak verebilirsiniz. Ergenekon'un, Balyoz'un avukatları yine bunlar. Nerede darbeciler, orada \'öncü savaşçıları\' olarak ön safta onları bulabilirsiniz.''

Referandumda hayır oyu kullanmayı da gizli bir elin görevlendirmesine bağladığınıza göre ciddi bir psikolojik sıkıntınız var demektir. Politik olarak beğenmediğiniz herkesin ardında ''gizli emeller'' aramayı huy edinmişsiniz anlaşılan. Geçmişteki devrimci mücadelenin ardında gizli eller aramanızın 'hakikati' de ancak bu kadar zaten.

Bu arada, ne hayırcılar ne de boykot edenler darbecileri savundu. Sadece 12 Eylül ardıllarının adil bir yargılama yapamayacağını, derin devletle hesaplaşamayacağını, miadı dolmuş birkaç ismi öne atarak ana yapıyı gizleyeceklerini belirtmişlerdi. Siz ise bu tutumu ''darbecileri savunmak'' diye adlandırarak benzeri görülmemiş bir çarpıtma yaptınız. Devrimciler darbecilerle en sert mücadeleye girmiş ve darbenin esas muhatabı olmuşlardır. Kendi içeride olsa da fikri -darbeciler eliyle- iktidarda olanlar ise sizdiniz, unuttunuz mu? Sahi, ''biz içerdeyiz ama fikrimiz iktidarda'' ne demektir Mümtaz'er Bey? Bunun anlamı, ''Devlet bizi kullandı ve attı'' değil midir? Ama hakkınızı yemeyeyim, dün de bugün de iktidarlar için siz hep çok kullanışlı oldunuz.


''Fuller haklı. Türkiye'ye sol lâzım. Ama nasıl adam olacaklar? Amerika el atarsa belki...''

İşte en bomba cümle de burası. Bu cümleyle, eski de olsa bir ülkücünün niçin yama tutmadığını açık etmişsiniz. Yazı boyunca onca mağduriyet demagojileri, çarpıtmalar, hepsini silmiş süpürmüş bu cümle. Ben de ''Acaba nereden patlayacak?'' diye meraklanıyordum. Sona saklamışsınız. Demek siz ''adam olabilmek'' için Amerikanın el atmasını elzem görüyorsunuz, hala! Size nasıl ''el attılar'' Mümtaz'er Bey, biraz anlatır mısınız? Sizi Amerika mı 'adam' etti? Dün ülkücüyken, Amerika'nın elinin altında mı ''vatan savunusu'' yaptınız? Bu cümleniz geç kalmış bir itiraf galiba. Geçmişteki darbelerde, örneğin 12 Eylül'deki Amerikan parmağını da görmüyorsunuz hala. ABD'nin ''el atması'' değil miydi 12 Eylül de? ''Our boys have done it!'' (Bizim oğlanlar başardı!). Amerikan destekli darbelerle Amerikanın 'adam ettikleri' mi hesaplaşacaktı? Buna inanmadık diye mi bunca lafınız?

Fırat Bayram/Birgün

Kaynak : Muhalif Gazete

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
30
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2025 Bursa Bağımsız