İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

HABER

LAİK EĞİTİMDEN DİNCİ EĞİTİME

LAİK EĞİTİMDEN DİNCİ EĞİTİME

29 Mart 2012 Perşembe, 09:59

Getirilmek istenen yeni eğitim sisteminin sakıncalarını açıklamayı sürdürelim. Yasa teklifi gerekçesinde ortaya konulanlar için eleştirilerimiz şöyle ortaya konulabilir. (Önceki yazının devamı olduğu için sıra numarası 2’dir)

2) Gerekçede söylenenler gerçeği yansıtmamaktadır:

Yasa teklifinin genel gerekçesinde, kesintili eğitimin amacının, 6 yaşında henüz okuma yazma aşamasında bulunan ve hayata ilişkin temel kavramların çoğundan habersiz olan “çocuk” ile 13-14 yaşlarında fiziksel ve ruhsal kimliğinin şekillenme aşamasındaki sancıları yaşayan bir “ergenlik dönemi” öğrencisinin aynı okul ortamında bulunmasının sakıncalarını gidermek olduğu belirtilmektedir.

Yine genel gerekçeye göre;

- Kesintisiz eğitim mesleki öğretime darbe vurmuştur.

- AB ülkelerinde ortaöğretim içinde mesleki eğitimin payı % 60 iken Türkiye’de bu oran % 44’tür. Bu oranı yükseltmek gerekir.

- Mesleki eğitimden beklenen yararın sağlanabilmesi ve kalitesinin geliştirilmesi için, ilköğretimdeki öğrencilerin ilgi ve beceri alanlarının küçük yaşlarda saptanarak onları ortaöğretim aşamasında başarılı olabilecekleri meslek dallarının temel bilgileriyle donatmak en doğru yoldur.

Bunlar doğruyu yansıtmamaktadır.

* Birincisi; Milli Eğitim Bakanlığı verilerine bakıldığında, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçildikten sonra, mesleki eğitim okullarını tercih edenlerin sayısında yıllar itibariyle artış olduğu görülmektedir. Yalnızca imam hatip liselerinin öğrenci sayılarında azalma olduğu saptanmaktadır. Bu düşüş de, AKP’nin iktidar olmasından, özellikle 2005’ten itibaren tersine dönmüştür. Esasen gerekçede örtülü olarak anlatılmaya çalışılan da imam hatiplerin durumudur.

Mesleki eğitime darbe vuran uygulama, farklı katsayı uygulamasına son verilmesidir. Kendi alanları dışındaki yükseköğretim programını tercih eden meslek lisesi mezunlarının ortaöğretimde aldıkları pahalı eğitim hiçbir işe yaramamakta, ülkenin ihtiyacı olan nitelikli işgücü yetiştirme projesi sekteye uğramaktadır.

* İkincisi; AB ülkelerinde mesleki eğitimin ortaöğretim içindeki payı % 60 değil, % 48’dir. Hatta Almanya’da bu oran % 23.4’e kadar düşmektedir.[1]

Bu yanlış bilerek mi yapılmıştır bilinmez. Ancak meslek eğitiminin ortaöğretim içindeki payını yükseltme gerekçesiyle imam hatiplerin daha da yaygınlaştırılacağı, hatta “esas öğretim modeli” olmalarının sağlanmasının hedeflendiği söylenebilir.

* Üçüncüsü; çocukları çok küçük yaşta mesleki eğitime yönlendirmeye çalışmak bilimsel gerçeklerle bağdaşmamaktadır.

İlköğretime başlama yaşı 5’e indirildiğine göre, 9 yaşında ilkokulu bitirip ortaokula geçen çocuktan meslek seçimi yapması, buna göre seçmeli ders program paketi alması istenecektir. İlköğretime başlama yaşı yeniden 6 olarak belirlense bile sonuç değişmeyecektir. Sonuç olarak 9 ya da 10 yaşındaki çocuklardan aynı şey istenecektir.

Çocukların bu yaşlarda meslek tercihine yönlendirilme programına tabi tutulması bilimsel ve pedagojik yaklaşımla açıklanamayacak bir durumdur. 10 yaş bile, çok erken olduğu için eleştirilirken, bu yaşı 9’a çekmenin hiçbir bilimsel açıklaması yapılamamaktadır.

Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından yapılan açıklamaya göre; çağ nüfusu bilişsel gelişim açısından ayrıştırıldığında, 7-11 yaş somut işlemler, 12 yaş üstü ise soyut işlemler dönemleri olarak belirlenmektedir.

Eğitimcilerin ısrarla belirttiklerine göre;

- 9 ya da 10 yaşındaki çocukların, somut işlemler döneminin daha başındayken, ilköğretimin ikinci kademesine geçmesi, bilimsel veriler ve bulgulara ters düşmektedir. Çünkü, \'çocukların soyut işlemler dönemine girmeden bir öğretim kademesini tamamladığı hiçbir gelişmiş ülke bulunmamaktadır.\'

- Soyut düşünce evresine geçmemiş çocukların gelecek planları “yaz tatilinden” öteye geçemezken, bu yaştaki çocuklardan meslek seçimi yapmalarını beklemek boş hayaldir ve bilimsel gerçeklerle bağdaşmamaktadır.[2]

- Yine soyut düşünce evresinde geçmemiş ve eleştirel düşünce yetisi kazanmamış çocukların dini eğitime yönlendirilmesi, temel felsefi anlayıştan yoksun, dogmatik, mekanik ve dar bir dünya görüşünün yerleşmesine neden olacaktır.

Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi bu konuda şu değerlendirmeyi yapmaktadır:

\'İkinci 4 yılın mesleki ve teknik yönlendirmeyi içermesi, bilimsel açıdan kabul edilir bir seçenek değildir. On yaşındaki bir çocuğun ilgi, yeti, bilgi ve becerileri, kalıcı bir hale gelmemiştir. Bilimsel veriler, bu alanlardaki değişmezliğin ergenlik dönemi sonunda bile oluşmadığını açıkça göstermiştir. On yaşındaki çocukları ömür boyu çalışacakları alanlara yöneltmek, bilimsel açıdan olası değildir. Bilimsel veriler ilgi, bilgi, yeti ve becerilerin 15 yaşında bile kararlılık göstermediğini ve kaygan bir zeminde olduğunu saptamıştır. Bu nedenle 9-10 yaş gibi bir gelişim döneminde, çocukları bu tür seçimleri yapmaya zorlamak, hiçbir bilimsel veri ve sonuçla bağdaşmamaktadır\'

* Dördüncüsü; öğrencilerin, ikinci 4 yılda, yani ortaokulda, yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçmeli ders alacaklarının söylenmesi gerçeği yansıtmamaktadır. 9-12 yaş grubundaki seçim yapacak çağda olmayan öğrencilerin, “yetenek ve gelişmelerine” bağlı olarak mesleki eğitim tercihi yapmaları bilimsel olarak olanaksızlığı yukarıda açıklanmıştır. Geriye “tercih” öğesi kalmaktadır ki, onu da bu yaşlardaki öğrenciler değil, her zaman olduğu gibi aileler kullanacaklardır. Böylece çocuğun iradesi dışlanmış olacaktır. Oysa çocuğun kendi kararını vereceği yaşa kadar beklenmesi ve kendi seçimini yapmasının sağlanması gerekmektedir.

Ailelerin kullanacağı tercihte de, toplumun muhafazakar ve mutaassıp yapısının rolü büyük olacaktır. Dolayısıyla, imam hatip liselerine yönlendirecek seçmeli dersler tercihin ilk sırasında yerini alacaktır. Bunun yaygınlaşmasında toplumsal baskı öğesinin de etkisini unutmamak gerekir.

Bu söylediğimizi, siyasal iktidarın Denge araştırma şirketine yaptırdığı anket sonuçları kanıtlamaktadır.[3] Bu ankette deneklerin % 70’ “Dindar gençlik yetiştirilmesini istiyorum”; % 70’i “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi kaldırılmasın”; % 53’ü “Andımız kaldırılmasın”; % 55’i de, “19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramının kutlama törenleri değiştirilmesin” demiştir.[4]

Deneklerin % 70’inin “Dindar gençlik istiyorum” yanıtı; (ı) toplumun dindar/dinci ya da muhafazakar/mutaassıp yapısını, (ıı) ve aynı zamanda halkın bilinçsizliğini yansıtması yönünden çok önemlidir. Çünkü, laik eğitim sistemiyle yetişen nesil ile toplumun ulaştığı durum göz önüne alınırsa, “dindar bir nesil yetiştirilme” söylemiyle uygulanacak eğitim sistemi sayesinde, uzak olmayan gelecekte Milli Bayramlar da, Ulusal Andımız da, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi de, Atatürkçü Düşünce Sistemi de, Laik Cumhuriyet de kendiliğinden zaten ortadan kalkacaktır.

* Beşincisi; üçüncü 4 yılda, yani 13 ya da 14 yaşından itibaren çocuklar, ortaokuldaki meslek tercihlerine göre genel lise, meslek lisesi ya da imam hatip lisesinde okumaya başlayacaklardır.

Çağdaş ülkelerde meslek eğitiminin erken verilmesinden kaçınılmaktadır. Bunun gerekçesi olarak da, sağlam ve bilimsel bir temel eğitimden geçmeyen çocukların teknolojideki hızlı değişim ve ilerlemeye ayak uyduramaması gösterilmektedir. Bu ülkelerde zorunlu temel eğitimden sonra meslek eğitimi başlamaktadır.

İçinde bulunduğumuz bilgi toplumunda, ara eleman yerine, bilgi üreten ve bu bilgiyi kullanan kişilerle birlikte çalışma becerisi gösteren işgücüne ihtiyaç duyulmaktadır.

Araştırmalar, temel eğitim süresi uzadıkça çocuğun teknolojiyi anlama ve uygulama becerisinin arttığını göstermektedir. Çocuğun mesleğe erken yönlendirilmesi, bilgi üreten ve onu kullanan nitelikte bir eleman olarak yetişmesini engellemektedir.[5]

Bu nedenle gelişmiş ülkelerde temel eğitim uzun tutulmakta ve temel eğitim tamamlanmadan çocukların mesleki eğitime geçmesi önlenmektedir.

AB ülkelerinde mesleki eğitime ve çıraklığa başlama yaşı en düşük 15’tir. Örneğin Almanya’da 9 yıl süreli zorunlu temel eğitimi bitirmeden mesleki eğitime başlamak olanaksızdır.[6]

* Altıncısı; 8 yıllık kesintisiz eğitimin uygulandığı 15 yıl içinde, birleştirilmiş okullarda ilkokul çağındaki çocuklarla ortaokul çağındaki çocuklar arasında, ergenlik dönemi nedeniyle bir sorun yaşandığı duyulmamıştır. Genel gerekçede bu yolda söylenenler, siyasal iktidarın önyargılı yaklaşımını sergilemekten öteye gidememektedir.

Nitekim bu gerekçeye TBMM Milli Eğitim Komisyonu da inanmamış olmalı ki, ileride ayrıntılı açıklayacağımız gibi, ilkokullar ile ortaokulların bir çatı altında, aynı binada açılması yeniden kurala bağlanmıştır.

Durum böyle olunca, yasa teklifinin gerçek amacının, dindar bir nesil yetiştirmek için imam hatiplerin önünü açmak olduğu kolayca anlaşılmaktadır. 4+4+4 sistemiyle laik eğitim sistemi kaldırılmakta, dindar nesiller yetiştirecek yeni bir eğitim sistemi getirilmektedir.

“Altını çizelim: Bu projenin eğitimle bir alakası yok. Hükümet din eğitiminin önünü açıyor.” Bu sözler bize ait değil. Bugüne kadar AKP politikalarını destekleyen ve bu partiden milletvekili aday adayı olan, Zaman gazetesi köşe yazarı bir profesöre ait.[7]

Gerçi yazar, “Hükümetin birden bire gündeme getirdiği kesintili eğitim projesinin, özünde bir demokratikleşme sorunu olduğunu” söylese de, yeni sistemin eğitime değil, dini eğitime hizmet edeceğini açıkça vurgulamış oluyor.

Yeni sistemde laik formasyonla yetişen öğrenci kalmayacak, onların yerini dini formasyonla yetişen yurttaşlar alacak ve bugün olduğu gibi gelecekte de Türkiye Cumhuriyeti’nin bu yurttaşlar tarafından yönetilmesi sağlanacaktır. Böylece, yıllar öncesinde söylendiği gibi İslami kimlikli yeni bir cumhuriyet yaratılmasına yol açılacaktır.

Kaynak : Bülent Serim (YÖK eski üyesi)

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
30
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2025 Bursa Bağımsız