Barış talep eden herkesle kavgalı olan Başbakan Erdoğan'ın bu sefer hedefinde Gazeteci Hasan Cemal ve Newroz kutlamalarına müdahaleyi eleştiren diğer gazeteciler vardı
AKP Grup toplantısında konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, Newroz kutlamalarında yaşanan polis şiddetini unutup basını ve BDP’yi suçladı.
Daha önceki konuşmalarında Ahmet Altan’ı hedef alan, Nuray Mert’e “Namert” diyen Erdoğan, konuşmasında geçtiğimiz Pazar günü kutlanmak istenen Newroz’un yasaklanmasını eleştiren köşe yazarlarına ve özellikle Hasan Cemal’e yüklendi.
Erdoğan, Kürt sorunundaki baskıcı politikaların devam edeceğinin sinyalini ise “Şu an Cudi’de çatışma var. Bu sonuna kadar böyle gidecek bilsinler” sözleriyle verdi.
YİNE GAZETECİLERİ ELEŞTİRDİ
“Ateş açılması sonucu maalesef polislerimiz yaralandı ve bugün 1 polisimiz hayatını kaybetti” diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Neden Pazar günü talep edilen bu törenlere müsaade edilmesin deniliyordu? Hatta bunu köşelerine kadar yansıtan beyefendilere sesleniyorum. Sizlerin alamadığı haberleri niçin bizim alabileceğimizi düşünmüyorsunuz. Aldığımız bu haberler bizi temkinli hareket etmeye sevk ediyor. ‘Kan gölüne çevireceğiz’ açıklamasını duymuyor musunuz?”
HASAN CEMAL’İ HEDEFİNE KOYDU
Erdoğan, Newroz kutlamalarının Türkiye’yi huzursuz bir ortama çevirmek isteyenlerin gövde gösterisine dönüştüğünü savunarak, Newroz kutlamalarını köşelerine taşıyan yazarları eleştirdi. “Rahatsınız, zaman oluyor size dağdan ve adadan çağrı geliyor. Bundan mı rahatsınız” sözleriyle Gazeteci Hasan Cemal’i üstü kapalı hedefine koyan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Kusura bakmasınlar bizler bir devlet olarak bunu yürüten hükümet olarak, atılması gereken adımları sonuna kadar atacağız. Polis ve asker ölünce sesleri çıkmayacak, ama onlar olunca kıyameti koparacaklar. Gereği neyse yapılmakta ve yapılacaktır.”
AFGANİSTAN İŞGALİNE TAM DESTEK
Afganistan’da 12 Türkiye askerinin ölmesinin ardından kamuoyunda gündeme gelen “Bizim Afganistan’da ne işimiz var” tartışmasını eleştiren Erdoğan, “Ufukları Sivas’ın, İstanbul’un ötesine gidemeyenler bunları der” dedi. Erdoğan, “büyük ülke” olmak için yabancı ülkelerde Türk askerlerinin olması gerektiğini savundu.
Erdoğan, konuşmasında hayatını kaybeden askerler ve çatışmada yaralanan askerler ile onların ailelerine ilişkin hazırladıkları yeni paketi de açıkladı. Erdoğan yeni paketle beraber, saldırılarda hayatını kaybeden sivillerin de artık ‘şehit’ sayılacağını belirtti.
POLİS SAĞDUYULU DAVRANMIŞ
Erdoğan, Newroz kutlamalarına yapılan polis müdahalelerini görmezden gelirken, polisin sağduyulu davrandığını savundu. Konuşmasının devamında Newroz’un anlamını öğretmeye çalışan Erdoğan, BDP’nin kitleleri galeyana getirdiğini iddia etti.
BDP’YE YÜKLENDİ
Erdoğan, BDP’nin Kandil’den talimatlar aldığını savunarak, “BDP bir kez daha Kandil’den aldığı talimat ile Nevruz’u gövde gösterisine dönüştürmeye çalışmış ama bunu yapamamıştır. BDP, barıştan, huzurdan, kardeşlikten yana değil kandan yana olduğunu açıkça ortaya koymuştur” iddiasında bulundu. Erdoğan, Kürtlerin sorunlarının çözüm adresinin AKP olduğunu savundu.
POLİSLERİ KUTLADI
Newroz kutlamalarının provokasyona dönüştürülmek istendiğini savunan Erdoğan, konuşmasının devamında polisleri kutlayarak teşekkür etti. (ANKARA)
--------------------------------------------------------------------------------
BİRAND: ELEŞTİRİ YAPMAKTAN KORKAR OLDUK
Gazeteci Mehmet Ali Birand, Erdoğan’ın açıklamaları üzerine Twitter’dan paylaştığı mesajda, Başbakanı eleştirdi. “Başbakanın sürekli medyayı hırpalaması hepimizi rahatsız ediyor” diyen Birand sözlerini şöyle sürdürdü: “Eleştiri yapmaktan korkar oluyoruz. Türkiye’ye hiç yakışmıyor. Başbakan Nevruz yasaklarını eleştirenleri fırçaladı. ‘İstihbaratım var’ dedi. Bizim böyle bir imkanımız yok ki. Sadece görüş açıklıyoruz.”
NURAY MERT’E ‘NAMERT’ DEMİŞTİ
Başbakan Erdoğan, 6 Haziran 2011 günü Konya’da yaptığı konuşmada Gazeteci Nuray Mert’i şu sözlerle hedef almıştı: “Bir kadın gazeteci var ve köşesinden, televizyondan konuşuyor: PKK´nın yayın organına açıklama yapıyor. Katliamlarla yol yapımı arasında bir bağ kuruyor ve söylemek istediği şu güya biz duble yolları Dersim´deki gibi kolay harekat yapılsın diye yapıyormuşuz. Açık söylüyorum bu mertlik değildir namertliktir. Yolu olmayan bir ülke medeniyeti konuşabilir mi? Ben insanlarımı hendeklerden sıçraya sıçraya mı göndereceğim. Siz kime şirin görünmeye çalışıyorsunuz. BDP’ye karşı bu kadar uysal Ak Parti´ye karşı nasıl saldırgan olabiliyorsun. Cizre´deki çocukların yüzlerini yakanları değil de PKK´lıları sahipleniyorsunuz.”
AYAĞI TAŞA DEĞSE GAZETECİLERİ SUÇLUYOR
Erdoğan’ın gazetecileri hedef alan açıklamaları üzerine görüş aldığımız Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Ahmet Abakay, Başbakanın “Çözemediği, altından kalkamadığı sorunlarda medyayı, yazarları” suçladığını belirtti.
Abakay şöyle devam etti: “Gazetecilerin işi haber yazmak, özgür şekilde olayları değerlendirmek ve yorumlamaktır. Başbakanın işi ise var olan sorunları çözmektir. Herkes kendi işine baksın.”
Abakay, “Başbakan ayağı taşa değse gazetecileri, yazarları suçlama huyundan vazgeçmelidir” dedi.
--------------------------------------------------------------------------------
HASAN CEMAL'İN DÜNKÜ YAZISI
Başbakan Erdoğan’ın hedefine koyduğu Hasan Cemal, “Erdoğan’la kurmaylarına özeleştiri süzgeci!” başlığını taşıyan Milliyet gazetesindeki dünkü köşe yazısında, Hükümetin Kürt sorununda izlediği politikaları eleştirdi ve “Böyle giderse barış ve istikrar lafta kalır” dedi.
Hasan Cemal’in yazısının bir kısmını aşağıda aktarıyoruz:
“...Barış ve istikrar olsun istiyoruz.
İyi güzel.
Ülkede barış ve istikrar kuşağı olsun ki, daha çok kalkınalım, aş ve iş sorunumuz hafiflesin, refah çıtamız yükselsin istiyoruz.
İyi güzel.
Yalnız içeride değil, çevremizde de barış ve istikrar kuşağı yerleşsin ki, bir bölgesel güç olarak elimiz güçlensin, nüfuzumuz artsın, ‘Arap baharı’na model olalım istiyoruz.
İyi güzel.
İyi güzel de nasıl olacak?
Devletin bu ‘yasakçı kafası’yla, bu ‘hoyratlığı’yla barış ve istikrar kapımızı hiç çalabilir mi?
Pazar günkü manzaralara bakın.
İstanbul’a, Diyarbakır’a.
Bu manzaralarla barış ve istikrar hiç bağdaşabilir mi? Bu manzaralarla Arap dünyasına dönük modellik iddiaları hiç ciddiye alınabilir mi?
Neymiş efendim, Nevruz ya da Newroz 21 Mart’ta değil 18 Mart’ta kutlanacakmış.
Neden?..
Devlet öyle emir buyurmuş...
Böyle bir emrin şiddetten medet umanları sevindireceğini, direniş yaratacağını hesap etmek için ille devlet olmak mı lazım?..
Yoksa devlet aklı ortalığın karışmasını mı istiyor?
Öte yandan ortalık karışınca da, “Kin ateşi!” manşetleriyle, “Esnaf göstericilere haddini bildirdi!” haberleriyle yangına körükle git.
Sonra da barış bekle.
İstikrar bekle.
Olacak iş mi?
Bunca yılın deneyimiyle, bunca yılın acılarından çıkarılacak derslerle bir devlet, bir iktidar hâlâ ‘Newroz kutlaması’nın Kürtler için bir şenliğe dönüşmesini sağlayamıyorsa, barış ve istikrar olabilir mi?
Ne ‘kafa’dır bu?
Bu devlet kafası, daha hâlâ, Hrant Dink’in katiliyle Türk bayrağını yan yana getirip, “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez” yazısının altında boy boy fotoğraf çektiren bir polisi terfi ettirebiliyorsa (*), bu ülkeye barış ve istikrar nasıl gelecek?
Söyler misiniz, nasıl gelecek?
Büşra Ersanlı’ya 22 yıla kadar, Ragıp Zarakolu’na 15 yıla kadar ağır hapis cezası isteyen KCK iddianameleriyle Türkiye’de barış ve istikrar kapısı açılabilir mi?
“Hepiniz Ermeni’siniz, hepiniz piçsiniz!” pankartlarının altında, “Kanları yerde kalmayacak!” diye nutuk atabilen bir İçişleri Bakanı’yla bu ülke gerçek barış ve huzuru yakalayabilir mi?
Siyasal iktidarı eleştiren kalemlerin büyük medyadan usul usul, ağır aksak ama sistemli biçimde çekilmeye zorlandığı bir ülkenin kapıları barış ve istikrara açılabilir mi?
Daha çok örnek verebilir.
Ama gerekmiyor.
Aklı başında herkes bu ülkede barış ve istikrar istiyor ve ister.
Aksi düşünülemez.
Ama öyle olaylar yaşanıyor ki, böyle giderse, birden Türkiye olmadık çukurlara yuvarlanabilir.
Kürt sorununun şiddet ve silahla bağını koparacak, özgürlüklerin önünü açacak, özellikle medyaya yönelik üstü örtülü iktidar baskısına son verecek ve Suriye bağlamında maceracı eğilimlerden sakınacak adımlar gündemde olmalıdır.
Dileriz, Başbakan Erdoğan’la kurmayları zaman zaman kendilerini özeleştiri süzgecinden geçirirler.
Yoksa barış ve istikrar lafta kalır!”
|