DİHA muhabiri Özlem Ağuş, ortaya çıkakları Pozantı Cezaevi skandalı haberi için tutuklandığını ileri sürdü.
Dicle Ajans’ta yer alan habere göre, Adana'da 'KCK' adı altında düzenlenen operasyonda gözaltına alınıp tutuklanan DİHA muhabiri Özlem Ağuş, gönderdiği mektupta, gerçekleri yazmaya devam edeceğini söyledi. Bir süre ara verdiği mesleğine 36 gazetecinin tutuklanmasının ardından tekrar başladığını kaydeden gazeteci Ağuş, tutuklanmasında Pozantı Cezaevi ile ilgili yaptığı haberlerin etkili olduğunu söyledi. Ağuş, kendisinin suçlu olarak gösterilmesine tepki göstererek, \'Buradaki en büyük suçlu, kaleme kelepçe ile taşa tecavüz, kimliğe kimyasal bomba ile saldıran AKP'dir\' dedi.
Adana'da 6 Mart'ta \'KCK\' adı altında düzenlenen operasyonda gözaltına alınıp tutuklanan DİHA muhabiri Özlem Ağuş, tutuklu bulunduğu Karataş Kadın Kapalı Cezaevi'nden mektup gönderdi. Gözaltına alınıp tutuklanmasının nedeninin Pozantı Cezaevi'ne ilişkin yapmış olduğu haberler olduğunu dile getiren Ağuş, \'Bu operasyon son iki ayda özelde Adana, genelde ise Çukurova'da gerçekleşen mitinglerde halkın kendini alanlarda var etmesine cevaben yapılmıştır. Ayrıca yaklaşan Newroz kutlamalarının önü de kesilmek istenmiştir. Özellikle emniyet ifadelerinde 'Ez livir im' mitingine bu kadar insan nasıl toplandı şeklinde sorular sorulması, bunu kanıtlamak için iyi bir ayrıntıdır diye düşünüyorum\' dedi.
Gözaltı sürecinde \'dosyada suç teşkil edecek bir şey yok, tutuklamazlar\' şeklinde düşündüğünü dile getiren Ağuş, \'Ancak sonra böyle düşündüğüm için kendime güldüm. Çünkü Kürt olduğu için, açlık grevine katıldığı için, basın açıklaması yaptığı, ölümler istemediği için, her gün 7'den 70'e tutuklu haberlerini yapan yine bizlerdik. Hemen her gün 'KCK' operasyonu adı altında onlarca kişi 'Örgüt üyesi' olarak tutuklanıyor. Tabii bu operasyonlardan en fazla nasibini alanlar da 'halk iradesini' yansıtan gazeteciler oluyor\' diye konuştu.
'ÇAĞDAŞLARIN KALEMİ YERDE KALMAMALIYDI'
Basın çalışmalarına kısaca değinen Ağuş, yakın bir zaman önceye kadar gazetecilik faaliyetlerine ara verdiğini, ancak 36 gazetecinin tutuklanması sonrası DİHA'da çalışmaya karar verdiğini ifade etti. \'Çağdaşların kalemi yerde kalmamalıydı, kalmadı da\' diyen Ağuş, \'Devlet, kendi Roboski'sinden, kendi yarattığı Pozantı'sından rahatsızlık duymalıydı. Bu rahatsızlık çok geçmeden kendini gösterdi de. Yapılan katliamlardan, 'taciz ve tecavüz' işkencelerinin ardından, daha önce DİHA'yı ajans olarak dahi görmeyen devlet, şimdi ise muhatap almak zorunda kaldığı ajansımızı 'KCK' adı altında illegeal zeminde lanse edip, muhabirleri ve çalışanlarını örgüte üye yapıyor. Esasında bu yolla, en büyük yasadışılığı ve hukuksuzluğu gerçekleştiren, AKP hükümetinin ta kendisidir. Kendisine muhalif olan her kesimi örgüte üye yapan AKP, 'örgüt adına faaliyette bulunarak' en büyük 'yardım ve yataklığı da' oluşturmuş oluyor. Günümüzde sendika üyeliğine dahi tahammül edemeyen hükümet, şimdi önüne geleni kendi yasalarıyla 'isteyerek ve bilerek' örgüte üye yapıyor\' şeklinde konuştu.
'GERÇEKLERİ YAZMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Yapılan operasyonlarla Pozantı \'utancının\' örtülemeyeceğini dile getiren Ağuş, mektubunu şu satırlarla sonlandırdı: \'Hükümetin gerçekleştirdiği hiçbir 'KCK' operasyonu, Roboski'nin kanını durdurmaya yetmez, Pozantı'nın utancını örtemez. Kendi ayıplarını, 'Roboski'yi unutma, unutturma' diye kınayan halka, 'Pozantı ilk değil, sorumlular yargılansın' diyenlere KCK damgası vurarak sanıklaştıran devletin en büyük tanıkları, başta Kürt halkı ve çocukları, sonrasında ise bu ayıplara halk aracılığı ile şahitlik eden gazetecilerdir. Artık devletin bu ayıplarının gizli tanığı kalmamıştır. Her şey ortada ve tek sanık vardır: Buradaki en büyük suçlu, kaleme kelepçe ile taşa tecavüz, kimliğe kimyasal bomba ile saldıran AKP'dir. Biz gazeteciler nerede olursak olalım, gerçekleri yazmaya devam edeceğiz.\'
|