YENİ YAZI DİZİSİ - 1
Yeni CHP mi
Yenilenen CHP mi?
• Tüzük Kurultayı CHP’de neleri değiştirecek?
• Kürt sorununda hangi adımları atacak?
• Merkez “değişim” diyor. Peki ya örgüt hazır mı?
• CHP halka nasıl dokunacak? Politikaları hangi araçlarla hayata geçirecek?
• AKP karşısında hangi temelde muhalefet edecek?
• CHP’de iç çekişmeler bitti mi? Kim kazandı?
YAŞAR AYDIN HAZIRLADI
CHP’nin en yetkili isimleri ‘yenilenen’ partiyi anlatıyor...
CHP 26 ve 27 Şubat'ta yaptığı Tüzük Kurultaylarıyla tekrar tartışılmaya başlandı. Bir anlamda Yönetime “güven oyu” şekline dönüşen Kurultay sonrası “yenilenme” CHP’de daha güçlü dillendirilmeye başlandı. Peki ama CHP’de ne değişti? Yenilenme ne anlama geliyor? Partide ne değişecek? Program nasıl hazırlanacak? Kavga bitti mi? Bu soruları CHP’nin en yetkili isimlerine sorduk. Yorum yapmadan sadece fotoğraf çekmeye çalıştık.
Yaptığımız görüşmelerden sonra kafamızdaki tüm sorulara yanıt alabildiğimiz söylenemez. Ancak bir çabadan, arayıştan söz edebiliriz. Bu arayışın ilk sınanacağı tarih 2014 yılı yani yerel seçimler.
Söyleşiler birçok soruya yanıt vermekle birlikte, sosyal demokrasinin krizine dair ciddi bir tartışma yapamayışımız ciddi eksiklik olarak duruyor. Konuklarımızın da tercihiyle daha çok aktüel olanın sınırları içerisinde kaldık. Belki önümüzdeki dönem bu sorunu detaylarıyla incelemek gerekecek.
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI NİHAT MATKAP:
İktidara yürüyen bir
CHP yaratacağız
Son dönem CHP’nin öne çıkan isimlerinden Nihat Matkap. Uzun bir siyasal hayatı var. Daha çok SHP ile özdeşleşti. Şimdi CHP'de Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Değişim onunla başlayacak gibi. Nihat Matkap ile yenilenen CHP’de; örgütü, siyasal yönelimleri ve geçmişi konuştuk...
»CHP’de bir yenilenme ve değişim rüzgârı esiyor. Bu rüzgâr sizi nereye götürecek?
Son 5 genel seçimde hanesinde ciddi bir başarı yok. Yalnız CHP'yi konuşurken bir bütün olarak sol'u da konuşmalıyız. Solun durumu da CHP’den farklı değil. 2009'da sol 26.74 oy almış. 2011'de CHP 26.4. oy aldı. Diğer partiler seçime katılmamış, CHP etrafında toparlanma olmuş. Bu durumu önemsiyorum. Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP, olması gereken sosyal demokrat çizgiye yöneldi. Hem iç işleyiş, hem de izlenecek politikalar açısından umut verdi.
Sosyal demokrat bir partinin yapılanması, işleyişi tüzüğünden anlaşılır. Değiştirdiğimiz tüzük, sosyal demokrat bir partiyle çelişir durumdaydı. Şimdi bu çelişkilerin önemli bölümü giderildi. Değişiklikler CHP'yi gerçek anlamda çağdaş bir sosyal demokrat parti olmaya götürüyor.
CHP'de iç işleyiş sağlıklı olursa üyeler de kendisini özgürleşmiş hisseder. Bu değişiklikle üyeler kendilerini özgür hissetmeye başladı. Özgün ve güçlü kadrolarımızın bu demokratik ortamla birlikte önleri açıldı. CHP örgütünün tüm enerjisini Türkiye iktidarına harcatmak istiyorum. İddiam bu.
»Yeni tüzükte en çok önseçim olgusu tartışıldı. Değişimi yaratacak temel olgu bu mu?
Liyakat seçilmenin temel kriteridir. Örneğin bir üyemiz belediye başkanı olmak istiyorsa o kentin insanlarına kendini anlatmalı ve ikna etmeli. Başarıyı orada sağlayabilirse bizim için sorun yok. Sadece genel merkez yöneticileri süreci belirlerse, kriter farklılaşabilir. Aday belirleme yöntemlerinde ciddi sorunlar vardı. Bu büyük oranda aşıldı. Kimsenin merkez yönetime gönül koyma, kızma hakkı kalmadı.
Genel Başkanımız partinin demokratikleşmesi konusunda çok sağlıklı bir irade ortaya koyuyor. İl, ilçe yöneticileri ve onların oluşturduğu kurumların saygın olması önemli. Kimin milletvekili, kimin belediye başkanı olacağına karar veren, bununla uğraşan örgütler olmaktan çıkmalıyız. Hazirana kadar değişimi yaratmak için uğraşacağız. Bizim örgütler kendi sorumluluk alanlarında, sosyal ve ekonomik alanlarda proje üreten, asgari bir mülki amir kadar yöresinin gelişmesi için çaba sarf eden kurullar olmalı. Kendi enerjisinin büyük kısmını sorumluluk alanının gelişmesine harcamalı, geri kalan kısmını parti işlerine ayırmalı. Kaybeden olursa Genel Başkan ya da Merkez Kurullar değil bütün örgüt kaybedecek.
»Örgütsel yapılanma değişiyor. Politik çizgi de değişecek mi?
Türkiye'nin gözü kulağı 40 gündür üzerimizdeydi. Politik duruşumuz sorgulandı, sorgulanmaya devam ediyor. Programımıza dönük kimi eleştiriler, öneriler yazılıyor. Bundan mutluluk duyuyorum.
CHP'nin temel değerleri Cumhuriyet'in temel değerleridir. Bunu sonuna kadar sahipleniriz. Cumhuriyet'in temel değerleri “çağdaşlığı” işaret eder. Dünyadaki gelişmelere seyirci kalmamayı önerir. Doğru yorumlanıp, doğru anlatılırsa bir sorun yaşanacağını sanmıyorum. Cumhuriyet’in temel değerlerinde, demokrasi, insan hakları, halkçılık, devrimcilik var.
Örneğin devletçilik bir değerimizdir. Devletçilik politikalarını geri kalmış bölgelerimiz için mutlaka uygulamalıyız. Ama ihtiyaç olmayan yerler için ısrar etmenin anlamı yok. 21. yüzyılın değerleriyle ekonomiye bakmamız gerekiyor. Artık milli ekonomilerin yerine küresel ekonomiler var. Sigorta şirketlerimizin, bankalarımızın sermeye yapıları son 10-15 yılda çok değişti, bunu görmezden gelemeyiz. Bu anlamda değerleri yeniden yorumlayan, onlarla bağını koparmayan ilerici bir çizgiye ihtiyacımız var.
»Aktüel politik hatta bir değişim yaşanacak mı? Örneğin Kürt sorununda?
Türkiye'de yaşananlara ister Kürt sorunu, ister terör sorunu, ister Doğu ve Güneydoğu sorunu deyin aşmamız gereken çok ciddi bir mesele var. Türkiye'nin siyasal sağlığını bozan en temel mesele bu. Nasıl insan beynindeki urla hayatını devam ettiremezse, bu sorun çözülmeden de sağlıklı bir Türkiye oluşmaz. Her şey burada kilitleniyor. Bu sorunun üzerine cesaretle gitmeliyiz, kaçarak, dolanarak, görmezden gelerek Türkiye'nin bizden beklentilerini karşılayamayız. Ama bu sorunun çok yönlü olduğunu da unutmamalıyız. Siyasal, ekonomik, sosyal, dış politika, güvenlik ve istihbarat boyutu var.
Anlaşıldı ki AKP bu sorunun altında ezilmiştir. AKP her yolu denemiş ama politik çizgisi bu sorunu çözmeye yetmemiştir. Müzakere yöntemini denedi, uzlaşı yollarını denedi, ardından 90'ların politikalarına geri döndü. Dolayısıyla AKP politikaları iflas etmiştir. Bunu görmek gerekir.
Mustafa Kemal Atatürk, \'Yurtta barış, dünyada barış\' diyor. Yurtta barışı “iç barış” olarak anlıyorum. Bu sorunu görmezden gelerek iç barışı sağlayamayız.
Kürt sorunu AB, Ortadoğu ve ABD sorunu. Türkiye'nin sağlığını bozan bu sorunun aşılmaması için yoğun çaba harcanıyor. Türkiye bu sorunu aştığında ciddi bir güç haline gelebilir.
CHP bunlara dair önemli şeyler söyledi. Ama bazılarını hayata geçirmek için iktidarda olmak gerekir. Ayrıca çözüm için bölgede de güçlü olmalıyız. Doğu ve Güneydoğu üçüncü bir soluk arıyor. BDP bölge siyaseti izliyor. İçe dönük kalıyor. AKP'nin izlediği siyaset çözümsüzlüğü, umutsuzluğu yaratıyor.
İçine hapsolmuş, kendi çizgisini Cumhuriyet’in temel değerlerini korumakla sınırlandırmış bir CHP algısı vardı. AKP karşısında da bu çizgide mücadele eden bir görünüm vardı. Şimdi bunu aşan bir pozisyona giriyoruz. Daha demokrat, insan haklarına saygılı, şeffaf, tüm kurumları denetlenebilen, üretken, özgür bireylerin olduğu bir Türkiye hedefliyoruz.
‘Önceden örgüt pasifize edilmişti’
»Program değişikliği de öngörüyorsunuz? Programda neler değişecek?
CHP’nin programı şu anda bile çok yetkin bir program. Ama anlatılamamış. Çünkü örgüt pasifize edilmiş, bekçi konumuna getirilmiş.
Tüzük sol partilerin yapılanmasını ve işleyişini belirleyen metindir. Program ise yol haritasıdır. Programı sadece örgüt içinde değil tüm Türkiye’de tartışarak yapacağız. Akademisyenler, sivil toplum örgütleriyle tartışarak yapacağız. Eksiklerimizi ortaya koyacağız. Oy almadığımız her bölgeye gitmeliyiz. İkna etmeliyiz. 33 ilde milletvekilimiz yoksa, birçok ilimizde belediye meclis üyemiz dahi yoksa bunları görmezden gelemeyiz.
***
Yeni bir paradigmayla yürümeliyiz
»CHP’de 'yeni' sözcüğü sihirli bir hal aldı. Bu 'yeni'den ne anlamalıyız?
CHP, ülkenin en köklü siyasi oluşumu. Devleti kuran, değerlerini oluşturmuş bir parti. Bu değerlere bağlı kalmak onun için çok önemli. O yüzden zaman zaman statükocu görülebilir. Ama sürekli kendini de değiştirebilmiş bir parti aynı zamanda. Üstelik CHP’de yaşanan değişim süreçleri Cumhuriyet tarihinin gelişiminden ya da tarihsel süreçlerden soyutlanacak kesitler de değil. Örneğin çok partili topluma geçiş, askeri darbe 27 Mayıs’ta yaşanan dönemsel bir süreç, 70’lerin başında ortanın solu hedefiyle gelen sosyal demokrat kimlik. CHP değişirken ülkeyi de değiştirmiş. CHP, bir sosyal demokrat parti olarak kurulmuş ya da marksist kökenden kaynaklanan bir sosyal demokrat parti değil. Bugün geldiğimiz noktada veya biraz önce saydığım tarihsel kesitlerde bunu başarmış olması “devrimcilik” ilkesine uygunluk gösteren bir durum. Kendisini değiştirmeyi, toplumun gereksinimleri doğrultusunda biçimlendirmeyi başaran bir yapıdır CHP. Bu anlamda yeni değil ama, yenilenme CHP için kilit bir sözcük.
»CHP’de yaşanan “yenilenmeyi” anlatırmısınız.
CHP’nin sosyal demokrat nitelik kazanması, kendisini sol bir nitelikle tanımlaması önemli. Çünkü tarihi geride bırakırsak, içinde bulunduğumuz koşullarda toplumun ve ülkenin böyle bir partiye ihtiyacı var. CHP, kendine sol değerleri hayata geçirmeyi vaadeden bir programı benimsemek durumunda. Dolayısıyla, sosyal demokrat bir çizgide yürümek, bu doğrultuda kendini biçimlendirmek ve güçlendirmek zorunda. CHP’nin bugüne kadarki kimliğini sorgulamak istemiyorum. Sonuçta bununla ilgili eleştirilerin yeterli olduğunu düşünüyorum. Ama CHP’nin bir ihtiyaçtan kaynaklı kendisine yeni bir yol çizmesi gerektiğini düşünüyorum. Halkın, ülkenin, toplumun beklentisi doğrultusunda CHP, kendisini yeniden biçimlendirmek zorunda. Bu yenilik vurgusu, eskinin reddi anlamına gelmiyor. Bunun için anakronizme düşmek istemiyorum. Bugünün değerleri ve sistemiyle geçmişi eleştirmek doğru değil.
Son olağanüstü kurultayda demokratik sol bir parti olduğu konusundaki vurguyu yapan bir düzeltme de gerçekleştirildi. Dolayısıyla bu yolda yürüdüğümüz zaman partinin, kendi ilkelerini, programını, örgüt yapısını, üye tabanını ve politikalarını bu doğrultuda biçimlendirmesi konusunda yoğun ve yaygın bir çaba içerisinde olması gerekiyor.
CHP kendisini yenilediği ve toplumdaki gereksinimler doğrultusunda kendisini biçimlendirdiği her durumda hep kamuoyu desteğini kazandı, aynı zamanda ülkeye ve topluma çok şey kazandırdı. CHP hak ve özgürlükleri desteklediği noktada hem kendisi büyüdü, hem ülkeye çok şey kazandırdı. Ayrıca, sosyal demokrasiyle ilgili çıkışını yaptığı yıllarda CHP iktidar oldu. CHP hak ve özgürlüklerden söz ettiği sürece, hem kendisi büyüyecek, hem de toplumun ihtiyaçlarında önemli bir işlev üstlenecektir.
»CHP’nin özgürlük ve adalet vurgusu AKP totaliter eğilimlerinin artmasına paralellik gösteriyor. Bu söylem bir taktik mi?
Bulunduğumuz koşullarda AKP’nin totaliterleşme eğiliminin güçlü bir biçimde bütün işaretleriyle ortaya çıkması CHP’nin daha net bir tutum takınmasında etkili olmuştur. Ama CHP’nin konumunu ve yönelimini AKP’ye göre belirlemediğini düşünüyorum. AKP bizim ne örnek alacağımız, ne pozisyon alacağımız bir gösterge olmamalı. Bizim pusulamız, bu ülkede yaşayanların mutluluğuna, dünya kültürüne, dünya değerlerine katkı yapacağımız bir toplum hedefi olmalı. Dolayısıyla AKP'nin yaptıkları bizim için ikincil pozisyonda olmalı. Biz kendi yolumuzu belirleyerek, kendi doğrultumuzda bizi güçlendirecek bir yürüyüş için, yola çıkmalıyız.
»Hak ve özgürlüklere saygılı ilerici bir partiden bahsediyorsunuz. Emek ve emeğin mücadelesini nasıl konumlandırıyorsunuz?
CHP sosyal demokrat bir parti olarak emek hareketinden güç almak, emek hareketine yönelmek, emek hareketini desteklemek ve emek hareketiyle diyalog içinde olmak zorunda. Buradaki sorun, sendikaların içinde bulunduğu krizden kaynaklanıyor. Bugün çok ciddi biçimde Türkiye’deki sendikal hareketin varlığı sorgulanır durumda. Türkiye’deki sendikal hareketin güçsüzlüğü ya da içinde bulunduğu sorunlar, kendileriyle ilgili duruşu, pozisyonu, misyonu, sınıfsal kimliği de etkiliyor. Dolayısıyla bu sorunları aşmada CHP’nin sendikalara öncelikle destek olması gerekiyor ki sırtını dayayabilsin.
CHP hiçbir sendikal oluşuma karşıtlık geliştirmeksizin ama emek haklarını koruyarak ve emekçilerin çıkarlarını öne çıkararak sendikal hareketi güçlendirmekle ilgili misyonunu da yerine getirmek zorunda. Önceki dönemin politikaları farklı bir paradigma üzerinden yürütülüyordu. Emek hakları konusunda ya da sosyal demokrat partilerin doğal partnerleriyle birlikte davranmak zorunda oldukları yol arkadaşları konusunun dışında farklı bir yaklaşımla emek sermaye çelişkisinin dışında bir başka siyaset alanı üretilmişti. O alandan siyaset üretilmeye çalışılıyordu. Bu paradigmayı değiştirmek zorundayız.
»Örgütsel olarak nasıl bir değişim?
Değişim için yeni kültür oluşturmak gerekiyor, yeni bir örgüt kültürü, yeni bir parti kültürü yaratmalıyız. Kadın ve gençlere yönelik tüzükte yaptığımız değişiklikler bu kültürün tohumlarını ekti. Tamamlayıcı yöntem, parti içi eğitim olacak. Eğitim, partinin ideolojisi, partinin ortak söylemini, partinin dilini, partinin kültürünü oluşturacağımız araç olacak. Eğitim konusunu kurumsallaştırmak çabasındayz. Bu konuda benimsediğimiz yöntemler doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Bunu yaşama geçirecek kadrolara ihtiyacımız var. Bunun için de zamana ihtiyacımız var. 400'e yakın üyemizle eğitici eğitim çalışmaları yaptık. Bunu bölgelere yayarak, eğitim bölgesi olarak belirlediğimiz il merkezlerine yayarak çalışmaları sürdüreceğiz. Burada önemsediğimiz bir konu, parti eğitmenlerinin örgütün içinde çalışacak olması. Eğitimi bir merkeze çağırarak yapmayacağız ya da onlara didaktik zamanlarda bilgi aktarmayacağız, teorik bilgi vermeyeceğiz ama kendi belirledikleri gereksinimler doğrultusunda neyi öğrenmek istedikleri belirlendiği süreçte çalışmalarına olanak sağlayan bir yöntem geliştirdik. Asıl önemli olduğunu düşündüğüm, bu çalışmalar süresinde partililerimizi aktif hale getirecek, üyelerimizi tabanda örgütün derinliklerinde etkin hale getirecek, onları toplumla bütünleştirecek üyeler olarak birbirleriyle yakınlaştırılacak sosyal projeler yapmaları. Sosyal projeler içinde birbirleriyle etkileşim içinde olmaları. Bunu, halkın sorunlarına değinecek, halka dokunacak çalışmalar olarak niteliyoruz. Tüzük konferansında yaptığımız yüzde 33’lük kadın kotası düzenlemesi tümüyle kadınların sahip çıkması suretiyle içi doldurulması gereken bir kota. Artık CHP’de kotalar sözde kalmayacak, kadınlar bu kotaların içini dolduracak ve kotaların gerektirdiği sayıya ulaşmanın da ötesinde parti içinde etkin olmanın koşullarını da zorlayacak.
»Yeni CHP’de, bir yandan özgür birey vurgusu diğer yandan da sosyal devlet tanımı var. Bu ikisi arasında nasıl bir bağlam oluşturuldu?
Aslında ülkemizde tam anlamıyla kurumsallaşamadan budanan bir sosyal devlet olgusu var. Önce bunu vurgulamak istiyorum. CHP sosyal devleti bütün kurum ve kuruluşlarıyla yeniden tasarlamak durumunda. AKP’nin yarattığı bu gerçek dışı sosyal devlet algısını tüm boyutlarıyla açığa çıkarmak zorundayız. AKP sosyal yardım adı altında sadaka sistemi kurgulamış durumda. Bunun içerdiği sosyallik vurgusu aslında cemaat ilişkisine dayalı ve cemaat ilişkisinden türetilmiş bir sosyallik vurgusu. Gerçek anlamda toplumsallık yanı olan toplumsallık içeren bir boyutu yok. Çünkü sosyal devletin sağladığı yardımlar ve haklar sonuçta hak kapsamında, Hukuken herkese eşit olan haklar kapsamında tanınması gereken konular. Dolayısıyla AKP’nin gerçekte hak kapsamında kurgulamadığı, üstelik hakkı da kötüye kullanarak kendi yandaşlarına kaynak aktarmanın bir aracı olarak kurguladığı bu koşulları bizim iyi anlatabilmemiz gerekiyor. Sosyal devlet, 1945 veya 1970’in sosyal devleti olmayacak. Yeni sosyal devleti günümüzün gereksinimleri ve günümüzün koşulları doğrultusunda bir yaklaşımla üretmeliyiz. Sosyal devleti yaratabilirsek özgür bireylerin oluşturduğu bir Türkiye de yaratmış olacağız.
CHP
GENEL BAŞKAN
YARDIMCISI
PERİHAN SARI:
CHP, partide kadınların etkinliğini artırma çabasında olduğunu söylüyor. Her kurulda yüzde 33 oranında pozitif ayrımcılığı tüzüğe geçirdi. Parti İçi Eğitimin başına da bir kadın, Perihan Sarı geldi. Perihan Sarı ile eğitimden çok, emek mücadelesi CHP ilişkisi, CHP’nin yeni paradigmalarını konuştuk.
|