CHP eski Lideri Deniz Baykal kurultayda hangi tavrı alacak? Kurultaya katılacak mı?
reklam Ve Baykal kararını verdi!
BARIŞ YARKADAŞ
GERÇEK GÜNDEM.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MYK'daki mesai arkadaşlarının \'parti içi demokrasi\' diye bir iddiasının kalmadığı çok net bir biçimde görülüyor. Kılıçdaroğlu, makyajının döküldüğünün görünmesini engelleyebilmek için ise, medyayla ilişkilerini sıkı tutmaya çalışıyor. Böylece, 'yakın ilişki' içine girdiği medyanın, CHP içindeki anti-demokratik uygulamaları kamuya yansıtmasına da engel olmaya çalışıyor. Gazetelerin Ankara'daki CHP muhabirleri de bu sıkı markaj politikasından etkileniyor. Gazetelerin CHP muhabirleri, vahşice dayak atılan kadınları görmezden geliyor ve \'haber kaynakları\'nın kesilmemesi için gerçeğe gözlerini yumuyor.
Neyse ki; Gerçek Gündem.com var da halk olan biteni tüm çıplaklığıyla görüyor. AKP'nin faşizan uygulamaları da, CHP'nin git gide otoriterleşmeye başlayan yöntemleri de sayfalarımızda tüm çıplaklığıyla yer buluyor. Milyonlarca kişi, Ankaralı ''dengeci gazeteciler\'in haberi saklamasına rağmen, gerçeği öğrenme şahsına sahip oluyor. Gerçek Gündem, bu yüzden etki alanını her geçen gün daha da genişletiyor. Özellikle CHP'ye ilişkin haberlerde ''tek referans kaynağı\' olma özelliğini koruyor.
Gerçek Gündem'i yakından takip edenler, CHP Kurultayı'na ilişkin ne yazdık ve ne söylediysek, hepsinin \'birer birer\' gerçekleştiğini görüyor. Okurlarım, bu yüzden son günlerdeki soruları ile maillerinin sayısını artırdı. Birçok okurum, \'Kurultay öncesi bir analiz yazmayacak mısınız?\' diye soruyor.
O halde, okurlarımızın beklentilerine cevap vermeye çalışalım...
CHP Genel Merkezi'nin Olağanüstü Tüzük Kurultayı için imza toplayan 362 delegenin iradesini hiçe sayarak, 'şark kurnazı' taktiğiyle araya yeni bir kurultay ''sokuşturma\' gayreti, tarihe geçecek çapta bir siyasi rezalettir.
CHP Genel Merkezi, hukuku ayaklar altına almış, delege iradesine ipotek koymuş ve partiyi AYRIŞTIRMAK İÇİN \'bilinçlice\' bir adım atmıştır. Kamuoyunda \'İmzacılar\' olarak bilinen ve olağanüstü kurultay toplanması için genel merkeze çağrı yapan CHP'lilerin önüne \'yeni bir kurultay getirmek\' ve bunu dayatmak, CHP'nin teamüllerine aykırıdır.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partinin önüne iki kurultay koyarak, \'kurultay tokuşturması\' yapmayı tercih etti. Üstelik; bunu yaparken, asgari düzeyde nezaket ölçülerine de uymadı. Kendisine muhalif olarak gördüğü ve \'Brütüs\' diyerek ihanetle özdeşleştirdiği CHP'lilere yönelik tavrıyla, \'Partiden gidin\' mesajı verdi. Kılıçdaroğlu, imza toplanması ve kurultay süreci başlamasına rağmen, 26 Şubat'ta \'genel merkezin kurultayını yapacağı\'nı açıkladı. 'İmzacılar'ın kurultayının ise \'sonraki günlerde\' yapılacağı ilan edildi.
Kılıçdaroğlu, \'kendi kurultayı\'nı Arena Spor Salonu'nda \'şölen havası\'nda yapacağını duyurdu. \'İmzacılar\'ın kurultayının ise \'basına ve izleyiciye kapalı\' olarak düzenleneceği açıklandı. Bu karar, delege üzerinde \'seyirci baskısı\' kurmaya yöneliktir. Genel merkez, \'kendi kurultayı\'na yığma yapacak, delegeyi baskı altına alacaktır. İkinci gün ise, delegeler izole edilecek, anti-demokratik maddelerin kaldırılması yönündeki tartışmalar halkın gözünden kaçırılacaktır.
Bu tavır, tek kelimeyle rezalettir!
Demokrasiyi hazmedemeyen, demokratik teamüllerden nasiplenmemiş, muhalifini düşman olarak gören bir zihniyetin yansımasıdır. Parti kaynaklarını kendisi için sınırsızca kullanabilen Kılıçdaroğlu ve mesai arkadaşları, \'meşru olan ve delege iradesi\'ni yansıtan kurultayı \'halktan izole etme\' yolunu seçerek, hayal kırıklığımızı biraz daha derinleştiriyor.
Biliyorsunuz; Önder Sav ve arkadaşlarına karşı en net siyasi tavrı bugüne dek ben aldım. Onları çok sert bir şekilde eleştirdim. Keza aynısını Baykal ve arkadaşları için de yaptım. Bu çizgimden milim de sapmadım. Dün söylediklerimin bugün de arkasındayım. Ancak; buna rağmen, Sav ve arkadaşlarının ''söz söyleme, kendisini ifade etme'' haklarına sonuna kadar saygı duydum. Gerçek Gündem'in sayfalarını bu yüzden kim ne söylüyor diye bakmadan, sonuna kadar açtım...
Keşke aynı tavrı, CHP yönetimi de gösterebilse ve ''İmzacılar''a ''düşman muamelesi'' yapma yolunu seçmeseydi. Sav ve arkadaşlarına reva görülen ''tecrit'' muamelesine itiraz etmemeyi, bu yüzden onursuzluk sayarım...
Yukarıda çok kısaca özetlemeye çalıştığım bu tablo karşısında, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın ''kurultaya katılmayı düşünmemesi\' yönündeki eğilimine hak vermiyor değilim... Bakar mısınız; CHP Genel Merkezi, delege iradesini yok sayıyor, araya bir kurultay sokuşturuyor, kendi kurultayımız ve onların kurultayı diye partiyi ayrıştırıyor... Sonra hiçbir şey olmamış gibi, Sav ve arkadaşlarının bu tabloya biat etmesini istiyor.
Baykal'ın, Önder Sav'la birlikte hareket etmemesine rağmen, bu tabloya sessiz kalmayı içine sindiremediğini biliyorum. Genel Başkan olduğu dönemde de çokça eleştirdiğim Baykal, her şeye rağmen, hukukçu kimliğinin de etkisiyle, olaylara ve olgulara \'hukuk penceresi\'nden bakardı.
Belli ki; Baykal'ı da son dönemlerde git gide artan ve artık kurumsallaşmaya başlayan \'parti içi hukuksuzluk\' tablosu hayli rahatsız ediyor. Tayyip Erdoğan, MİT krizi karşısında \'kendine uygun hukuk\' yaratırken, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'ın yolundan yürümesi Baykal'daki rahatsızlığı artırıyor. CHP yönetimi, tıpkı AKP gibi davranıyor. AKP \'duruma dayalı yasa\' çıkarıyor, CHP ise \'duruma göre kural\' koyuyor.
Bu tablo karşısında Baykal'ın kurultaya katılmasını beklemek hayalcilik olur. Baykal, 26 Şubat'taki kurultaya yukarıdıa özetlediğim çarpıcı tablo yüzünden katılmayacak.
Kuşkusuz Baykal'ı rahatsız eden tablo, sadece yukarıda sıraladıklarım değil. Baykal, yakın çevresiyle yaptığı görüşmelerde, \'1. Kurultay ile 2. Kurultay arasındaki yaklaşım farklılıkları\'ndan şikayet ediyor. \'CHP tarihinde görülmedik şeyler oluyor\' diyen Baykal, genel merkezin kendisiyle yaptığı görüşmenin ardından bir şeyin değişmediğini de ifade ediyor.
Bilindiği üzere, geride bıraktığımız günlerde Baykal'ı CHP Genel Başkan Yardımcıları Nihad Matkap ile Atilla Emek ziyaret etti. Baykal'la \'Tüzük Taslağı\' üzerine sohbet eden ve fikrini alan CHP'li yöneticiler, iddiaya göre Baykal'ın istediği değişiklikleri gerçekleştirme sözü verdi. Baykal, o görüşmede, yeni taslaktaki 54 ve 84. maddenin \'delege iradesine ipotek koyacağı\'nı söylüyor.
Ayrıntısına teknik bir konu olduğu için çok fazla girmeyeceğim eleştirilerde bulunan Baykal, \'Bu maddeler, partide olağanüstü kurultay toplamayı dahi engeller\' ifadesini kullanıyor. Genel başkana verilecek olan yeni yetkilerle, delege olağanüstü kurultay toplama kararı alsa bile, genel başkanın bunu engelleyebileceğini söyleyen Baykal'ı dinleyen CHP yöneticileri \'Haklısınız\' diyor. CHP'li yöneticiler, anti-demokratik olan bu maddelerin \'değiştirileceği sözü\'nü veriyor.
Cumartesi günü milletvekilleri ile yapılan ''Tüzük Taslağı'' toplantısında ise Baykal'ın itirazlarına ilişkin herhangi bir değişiklik yapılmıyor. Bazı milletvekilleri 54 ve 84. maddeye ilişkin benzer eleştirileri getirse de değişen bir şey olmuyor. Tüzük Taslağı, içindeki birçok anti-demokratik maddeyle birlikte kurultayda kabul edilmek üzere rafa kaldırılıyor.
Böylece, yeni tüzük taslağında genel başkana sınırsız yetkiler veren maddeler, ''delege onayı''na sunulacağı günü bekliyor. Üstelik; o maddeler arasında, delegeliğin misyonunu ortadan kaldıran hükümler de olmasına rağmen...
CHP, yeni tüzük taslağıyla birlikte, demokrasiden hızla uzaklaşıyor. Genel başkan tüm yetkileri elinde topluyor. PM'nin, MYK'nın kurultay delegesinin hiçbir hükmü kalmıyor. Parti içi demokratik kanallar tıkanıyor. Genel başkana, kaç imza toplanırsa toplansın, olağanüstü kurultayı yaptırmama hakkı veriliyor.
''Demokrat'' olmamakla itham ettiğimiz, eleştirdiğimiz Baykal bile bu tabloyu içine sindiremiyor. Bu yüzden, kurultaya katılmama kararı alıyor.
Baykal'ın yakın çevresinden edindiğim izlenime göre, CHP eski lideri kurultaya katılmayacak ama, kimseye ''Katılmayın'' çağrısı da yapmayacak. Bireylerin hür iradeleriyle karar vermesini isteyecek. Kurultayın aleyhine herhangi bir kampanya yapmayacak, ancak eleştirilerini geniş kapsamlı bir toplantıyla dile getirecek.
Yazıyı burada noktalarken, \'Kurultaya ilişkin analiz\' isteyen okurlarıma birde bilgi vereyim: Merak etmeyin, CHP'de ne kurultay biter, ne analiz...
Çünkü; 26 - 27 Şubat'taki iki kurultayın ardından, yeni bir ''Tüzük Kurultayı'' daha kapıda...
Önder Sav ve arkadaşları, 27 Şubat günü çoğunluğu toplar ve istedikleri maddeleri geçirirse, Kılıçdaroğlu, bu kez yeni bir çağrı daha yapacak. Sav ve arkadaşlarının 27 Şubat'ta kabul ettiği maddeleri ortadan kaldırmak için, Mart ayının ortasında yeni bir Olağanüstü Tüzük Kurultayı daha toplayacak.
Bu sırada, \'Bu kadarı da olmuyor, yeter artık\' diyenlere ise \'İstifa ederim\' tehdidinde bulunacak.
İşler Kılıçdaroğlu açısından beklediği gibi giderse, Haziran ayının ortasında ise \'Genel Başkan Seçimli\' bir kurultay daha yapılacak. Kurultay delegeleri ''tamamen değiştiği\' ve \'kendine uygun bir örgüt modeli\' ortaya çıktığı için, PM seçimini de rahatlıkla yaptıracak. Böylece, \'Baştan aşağıya değiştireceğim\' dediği CHP'de, istediğini yapma olanağına da kavuşacak. Tabii MYK üyelerinin tümüne de yol görünecek. Bunu ben değil, kendisi söylüyor. Ziyaretine gelen arkadaşlarına \'1. kattan 12. kata kadar her şeyi değiştirecek, burada eskiye ait olan hiçbir şey bırakmayacağım\' diyor...
|