İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

HABER

Üçüncü şahıslar heyecanlanmasın krizin geleceğini iki taraf belirler

Üçüncü şahıslar heyecanlanmasın krizin geleceğini iki taraf belirler

20 Şubat 2012 Pazartesi, 08:12

ERDOĞAN-GÜLEN İLİŞKİSİ: DÜN/BUGÜN/YARIN-4

Karşılıklı “aramıza kimse giremez” mesajlarını

daha sık işiteceğe benzeriz ama her iki taraftan

değişik konularda gelecek adımların gerisinde yatan mesajlar çok daha belirleyici olacak...

Dün Başbakan Erdoğan, MİT olayı hakkında ilk kez konuştu ve “Hiç kimse kriz duasına çıkmasın. Kimse kaos çatışma hayalleri kurmasın. Bu ülkenin tüm kurumları, tarihte hiç görülmedik biçimde uyum ve motivasyon içinde görevlerini yapıyorlar. Ne devletin kurumları arasında ne de bu milletin evlatları arasında bir anlaşmazlık yoktur ve olamaz” dedi. Daha önce de konuyla ilgili görüş bildiren iktidar partisinin tüm sözcüleri bir kriz yaşanmadığının altını çizmişlerdi. Hatta Hüseyin Çelik, Ömer Çelik, Bekir Bozdağ, Yalçın Akdoğan gibi isimler, adını vererek Fethullah Gülen cemaatiyle aralarında herhangi bir sorun olmadığında ısrar ediyorlar ve tam da tarif etmedikleri üçüncü şahısları (odakları) aralarına nifak sokmaya çalışmakla suçluyorlar.

Hükümeti ve/veya Gülen hareketini (içerde ve dışardaki) sevmeyenlerin, hatta onlara düşmanlık besleyenlerin son yaşananlardan ziyadesiyle memnun oldukları, aralarındaki çatlağın daha da büyümesi için ellerinden geleni yapacakları aşikârdır. Lakin, her iki tarafın (AKP ve Gülen cemaati) birden kaybediyor olmasından hareketle sorumluluğu üçüncü şahıslara (MOSSAD, Ergenekon ve diğerleri) atmaya, böylece taraflar arasında herhangi bir anlaşmazlık olmadığını kanıtlamaya çalışmak fazla inandırıcı değil.

Nitekim Erdoğan’ın dünkü konuşmasının en çarpıcı cümlesi olan “Hiçbir zaman seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz” iddiası, kendisinin ortada herhangi bir kriz olmadığı yolundaki sözlerini gölgeliyor. “Atanmışlar” derken savcıları kastettiği açık da “seçilmişler” kim? Tabii ki ne Hakan Fidan, ne de diğer 4 eski ve yeni MİT yöneticisi. Bu sorunun cevabı AKP ve onun kurduğu hükümet, hatta bu partili milletvekillerinin oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı Gül’dür.

Hatırlayalım, Fidan ve diğerlerinin “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağrıldığı ve kendilerine Öcalan ve PKK ile görüşmelerin de sorulacağı öğrenildiğinde, burada esas hedefin başta Erdoğan olmak üzere AKP hükümeti olduğu şeklinde yorumlar yapılmıştı. Bir süre sonraysa Gülen cemaatine yakın bazı isimler bu iddialara karşı “Ne alakası var. Savcılar KCK içinde karışık işler çeviren MİT elemanlarını soruşturuyor, hükümet politikalarını değil” şeklinde savunmalar geliştirmişti.

Muhtemelen gazetelerin çoğunun bugün başlığa çıkaracağı bu cümleden hareketle, Erdoğan’ın esas hedefin kendisi olduğu şeklindeki yorumları benimsediği sonucuna varabiliriz. Dolayısıyla son günlerde siyasi iktidara yakın olduğunu bildiğimiz bazı isimlerin, “yargı darbesi”, “yargı vesayeti”, “7 Şubat müdahalesi” gibi kavramsallaştırmalara gitmelerinin, hatta bazılarının son krizi TSK’nın 27 Nisan (2007) müdahale girişimiyle kıyaslamasının hiç de boşuna olmadığını anlıyoruz.

Başbakan yaşananları “münferit” olarak tanımlıyor ancak bugüne kadar hiç kimse olup bitenlerden şahsen savcı Sadrettin Sarıkaya’yı sorumlu tutmadı; tutmaya çalışanlar da onu bir şekilde bazı iç ve dış odakların yönlendirmiş olabileceği yolunda komplo teorileri geliştirdi.

Bu krizi hemen hükümet-Gülen hareketi arasındaki çekişmeyle ilişkilendirmek hiç de şaşırtıcı değildi, çünkü uzun süredir, özellikle özel yetkili mahkemeler ekseninde Gülen hareketinin bilgisi dahilinde bir tür polis-savcı-yargıç üçgeni kurulmuş olduğu ve bu durumun giderek hükümeti de rahatsız ettiği olduğu yolunda iddialar vardı. Kriz patlak verir vermez, daha savcıya bir şey olmadan İstanbul’daki üç polis şefinin kızağa alınması (daha sonra devamı da geldi) bu teoriyi güçlendirdi. Daha önemlisi, yakın bir zaman kadar birçok konuda elele hareket etmiş olan bazı medya kuruluşları ve gazeteciler arasında çarpıcı bir bölünme yaşandı. (Meraklısına yakın zamandaki bir yazımı hatırlatırım:

http://haber.gazetevatan.com/Haber/424742/1/Gundem )

İktidar partisi sözcülerinin temkinli açıklamalarına ve Fethullah Gülen’in Başbakan’a yolladığı sıcak geçmiş olsun mesajına rağmen, her iki tarafın eli kalem tutanları, sanki uzun bir süredir bu anı bekliyorlarmış gibi yoğun bir savaşa giriştiler. Savcıların (ve onlarla birlikte hareket eden polislerin) tezlerinin ve bazı iddialarının, hiç de adı “cemaatçi”ye çıkmamış anaakım medyanın bazı organları ve bazı popüler gazeteciler tarafından dolaşıma sokulması bu savaşı daha enteresan kıldı.

Dün de yazdığım gibi, Türkiye’nin en azından son beş yılına damga vurmuş olan bir “kendiliğinden ittifak”ın çatırdamasıyla başlayan yeni tür iktidar savaşlarının en çarpıcı örneklerinden birine tanık olmaktayız. Karşılıklı “aramıza kimse giremez” mesajlarını daha sık işiteceğe benzeriz ama her iki taraftan değişik konularda gelecek adımların gerisinde yatan mesajlar çok daha belirleyici olacak.

Gülen hareketi üzerine görüşlerimi yarınki (ve muhtemelen son) yazıya saklıyorum, ancak bugünkü yazıyı bitirirken şunu söylememe izin verin: Üçüncü şahısların fazla heyecanlanmalarının gereği yok, bu krizin geleceğini yine her iki taraf belirleyecektir. Bunu barışarak mı, yoksa savaşarak mı yapacaklarını göreceğiz. Şahsen, gelinen bu noktada Gülen hareketinin geri adım atma ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Ama yıllarca nice emek vererek kazanmış oldukları mevzileri hiçbir şey elde etmeden terk etmelerini beklemek de gerçekçi olmayacaktır.

Kaynak : Ruşen Çakır /VATAN

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2025 Bursa Bağımsız