|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.
|
|
|
|
|
HABER |
|
Kökleri derinlerde olan bir rekabet...
17 Şubat 2012 Cuma, 11:22
|
|
Erdoğan-Gülen ilişkisi dün/bugün/yarın-1
BAŞLARKEN...
Bu dizide MİT krizini daha iyi anlamakta yardımcı olabileceğini düşündüğümüz bazı bilgi ve yorumları üç gün boyunca okurlara sunmak istiyoruz. Dizimizin başlığına Recep Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen’i çıkarmış olmamız tabii ki bu iki şahsiyet arasındaki kişisel ilişkileri masaya yatıracağımız anlamına gelmiyor. Zaten bu ikilinin yanyana olduğu bir fotoğraf bile bulmak zor. Buna karşılık her ikisinin liderliğini yaptıkları hareketler (her ne kadar biri esas olarak siyasal, diğeri esas olarak toplumsal olsa da) özellikle son 5 yılda sık sık yan yana geldi, birlikte hareket etti ve Türkiye’yi birlikte dönüştürdü. Fakat bir süredir bu ittifakın çatırdamakta olduğuna dair söylenti ve iddialar güç kazanmaya başladı ve MİT kriziyle birlikte bu konu tüm ülkemin gündeminin merkezine yerleşti. Başlığında da anlaşılacağı gibi bu dizide önce “dün”e bakacak, bu amaçla 1970, 80 ve 90’lı yılları hatırlayacağız. “Bugün” bölümündeyse, özellikle 2007 seçimleriyle birlikte ortaya çıkan ittifakın MİT krizine kadarki serüvenini tartışacağız. Sonuncu “yarın” bölümünde de MİT krizinin ve buna bağlı olarak Erdoğan ve Gülen hareketleri arasındaki ilişkilerin geleceği hakkında bazı değerlendirmeler yapmak istiyoruz.
En büyük yol ayrımı
28 Şubat sürecinde yaşandı, 10 yıl sonra da TSK yüzünden birleşti... Erdoğan liderliğindeki AKP ile Gülen’in öncülüğündeki hareket Türkiye’ye damga vuracak bir işbirliğini hayata geçirdi. Temelleri AKP’nin iktidara gelmesiyle atılmış olan ama 27 Nisan 2007 muhtırasının tetiklemesiyle netlik kazanan bu ittifakın öyküsünü birkaç gün masaya yatıracağız...
Fethullah Gülen Recep Tayyip Erdoğan’dan 11 yaş büyük. Gülen 1960 sonları ve 1970 başlarında İzmir’i merkez alarak Nurculuk kökenli yeni bir İslami hareketin temellerini atarken Erdoğan bir İmam Hatip Lisesi öğrencisi olarak Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Milli Görüş hareketiyle irtibatlıydı. Dolayısıyla Gülen ile Erdoğan arasındaki ilişkiyi anlamak için öncelikle Erbakan ile Gülen arasındaki ilişkiyi irdelemek lazım.
Öncelikle Erbakan’ın siyasete hep sıcak bakmış olan Nakşibendilikten, Gülen’in de siyasete mesafeli olmaya çalışmış Nurculuktan geliyor olmalarını akılda tutalım. Öyle ki Gülen’in Nurcu hareketin gövdesinden kopmasında, bu hareketin Adalet Partisi’nin peşinde aşırı politize olması hayli etkili olmuştur. Hatta sırf bu nedenle Gülen ve onu izleyen gençlerin ilk yıllarda AP yerine Erbakan’ın liderliğindeki Milli Nizam Partisi-Milli Selamet Partisi’ne daha fazla sempati duymuş oldukları söylenir. Fakat bu durum çok belirleyici olmadı, zaten uzun da sürmedi. 1970’lerin ortasından itibaren Gülen hem kendisini, hem takipçilerini siyasetten tamamen koparıp başta eğitim olmak üzere toplumsal alanlarda hummalı bir kurumsallaşmaya yöneldi.
Bu faaliyetler kısa sürede meyvesini vermeye başlayınca Gülen ve cemaati İslami kesim içinde hızla ünlendi; kimi zaman ilgi ve merak, kimi zaman da endişe ve kuşku konusu oldu. Örneğin İran devrimiyle özellikle gençlerde yaşanan radikalleşme geleneksel İslami yapıları da bir şekilde etkisi altına almaya başladığında, bu gelişmenin önüne çıkan engellerden biri de Gülen cemaati oldu. Gülen’in “devrimci İslam”a karşı iç ve dış odaklar tarafından kayırıldığı yolundaki sayısız komplo teorisinin herhangi bir değeri bulunmuyor. Buna karşılık Gülen’in nerdeyse yoktan var ettiği hareket, içinden çıktığı geleneksel Nurculuk’tan ziyade Milli Görüş’ün, Gülen’in kendisi de bir nevi Erbakan’ın alternatifi olarak öne çıktı, en azından böyle bir algı oluştu.
Bir süre İslamcıların iç meselesi muamelesi gören ve fazla merak uyandırmayan bu (en hafif deyimiyle) “rekabet”, 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi’nin (RP) elde ettiği zaferle birlikte tüm Türkiye’nin ilgisini çekmeye başladı. Şöyle ki RP’nin siyasi yükselişine neredeyse paralel olarak Gülen hareketi de toplumsal, ekonomik ve kültürel alanlardaki “sessiz ve derinden” gelişimini belli bir noktaya getirmişti ve artık aleni bir şekilde kamuoyunun karşısına çıkmaya hazırdı. Sonuçta RP’nin siyasi yükselişini durdurma karşısında giderek daha da çaresizleşen iç ve dış odakların büyük bölümü Gülen hareketine, bir nevi “can simidi”ymiş gibi sarıldı. Gülen’i RP ve Erbakan’ın temsil ettiğini düşündükleri “radikal İslamcılık”ın bir tür “panzehiri” olarak gördüler ve onun “ılımlı” yorumlarının egemen olması için ellerinden geleni yaptılar.
Böylesi bir atmosferde Gülen’in fahri başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın peşpeşe gelen faaliyetlerine medya, iş, sanat, kültür dünyasından birbirinden ilginç isimler katılırken diğer İslami çevrelerin bir bölümü bunları belli bir mesafeden ve kuşkuyla izlemeyi tercih etti. Gülen’in diğer dinlerle başlattığı ve Papa ziyaretiyle taçlanan diyalog faaliyetleriyse genel İslami camiada tam bir kırılma yarattı.
Cemaat kendini ısrarla “siyasetler üstü” olarak tarif ediyor ve yurtiçi ve dışındaki okullarını öne çıkarıyordu ancak Gülen’in kendisi Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Alparslan Türkeş gibi dönemin önde gelen siyasetçilerle düzenli görüşmekten geri kalmıyordu, fakat Erbakan ile hiç biraraya gelmedi.
Ama en büyük yol ayrımının 28 Şubat sürecinde yaşandığı açıktır. TSK’nin post-modern darbesini olabildiğince az zararla atlatmak isteyen Gülen, ilk darbeyi yiyen RP ve bazı İslami oluşumlarla dayanışma içine girmek yerine kendisinin onlardan tamamen farklı olduğunu vurgulamayı (daha doğrusu vurgulamaya çalışmayı) tercih etti ancak sonunda sıra kendisine ve hareketine de geldi. Hatta yıllar sonra dönüp bakıldığında 28 Şubatçıların RP kadar, hatta belki de RP’den daha fazla Gülen cemaatini kendilerine düşman belledikleri, belki de bu yüzden onu sona saklamış oldukları anlaşılıyor.
28 Şubat süreci zaten birbirlerine fazla güvenmeyen Milli Görüş ile Gülen hareketlerinin aralarının daha da açılmasına neden oldu. Fakat yaklaşık 10 yıl sonra, yine TSK yüzünden yollar birleşti; Milli Görüş gömleğini çıkartmış olduğunu söyleyen Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP ile Gülen’in öncülüğündeki hareket Türkiye’ye damga vuracak bir işbirliğini hayata geçirdi.
- Temelleri AKP’nin iktidara gelmesiyle atılmış olan ama 27 Nisan 2007 muhtırasının tetiklemesiyle netlik kazanan bu ittifakın öyküsünü yarın ele alacağız
|
|
Kaynak : VATAN |
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
| | | | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|
|
|