|
Haberturk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, medyada hükümet ile cemaat arasında kavga olduğunu yazan ilk kalemlerden biri oldu.
Son krizle ilgili yine krizin boyutunu yazdı; aktarıyoruz:
“Fazlasıyla dünyevi, hatta süfli bir hayat yaşamış olmakla beraber dine ilgi duyuyor ama kapısını nereden açıp gireceğinizi bilemiyor musunuz?
“Cevşenli kardeş“i takip edin. O, maneviyat âleminin beyaz tavşanıdır. Sizi “tevhid” akidesinin harikalar diyarına götürecek kılavuzdur: Bulduğu her fırsatta yanında taşıdığı o küçük dua kitabını çıkarıp okuyan, güler yüzlü, temiz çehreli, sade giyimli o kişi. Samimi olduğunuza ikna olduğu anda merak duyduğunuz soruları yanıtlamak, manevi boşluklarınızı doldurmak için yaz demeyip kış demeyip emrinize amade olacaktır. Hiçbir karşılık beklemeden.
İslamcı oldunuz ama bir türlü dindar olamadınız mı? İslam perspektifine uygun toplumsal yapı nasıl inşa edilir, tağut ve şirk ne demektir, İslam ve modernizm gibi sorular ve başlıklar üzerine sıkı sıkıya örüldünüz ama iman denen hakikatin sırlarından bihaber misiniz? Kalbiniz bomboş ve gerçekte Allah’a şükretmekle hamdetmek arasındaki farkı algılamayacak kadar uzak mı düştünüz Rabb’in ikliminden? İçinizi hareketlendiren tek şey Filistin meselesi mi? Gazze abad olduğu gün, amaçsız ve anlamsız kalacağınızı, ne halt edemeyeceğinizi bilemeyecek kadar kuruduğunuzu hissettiğiniz oluyor mu?
Kibrinizi kırıp en yakın NT’ye uğrayabilirsiniz. Kırık Mızrap olur, Küçük Dünyam olur, Sözler olur, Lem’alar olur, şimdi sadeleştirilmiştir üstelik, pırıl pırıl bir Türkçe’yle artık vapurda iki sayfa, yatmadan önce on sayfa okunacak kıvama da gelmiştir. Olmadı “cevşenli kardeş”e düşürün yolu, maruzatım var deyin. Nazlanmayacaktır, şefkatle kucaklayacaktır sizi. Delikten geçecek ve başka bir dünyaya uyanacaksınız. Kelimelere adanmış ömürlerin büyülü mekânına.
Çocuğunuz okul çağına geldi ve gittiği yerde kötü arkadaşlar/kötü alışkanlıklar edinirse diye korkuyor musunuz? En yakın taşı kaldırın, imdadınıza yetişecekler. Gözünüz asla arkada kalmaz. Onlar iyi yetiştirir. Hem de katı disiplinle değil, arkadaşlıkla, oyunla, şefkatle.
Acı, baskı ve sıkıntı dolu bir geçmişten süzülür geleceğe yönelik iştiyakları, tek bir amaçları vardır, vardı: Allah lafzını en yakın nahiyeden, en uzak yeryüzü köşesine kadar yaymak, bölüşmek, paylaşarak çoğaltmak ve bir ortak iyilik fikrinde buluşmak. Savaşmadan barışmayı becerebilir miyiz? Değerlerimizi ölmeden, öldürmeden, kırmadan ve dökmeden bir yaşama ve yaşatma idealine sarılarak baki kılabilir miyiz?
Bu ulvi maksadın, o derece halis alıcısı olur elbette. O derece geniş sempatizan kitlesi, gönüllüsü, hizmetkârı. Tanzanya’ya, Japonya’ya, Başkurdistan’a, Senegal’e okul açmaya gidip orada ölüp kalan nice öğretmenin hikâyesi, şehirden şehire, nesilden nesilden aktarılır durur: Kalp büyür, gözyaşı büyür, kredi büyür, güç artar.
Acı olan şudur ki, şimdi o kredi; dingin ve temiz bir akıl üzerinde yükselen ihlastan alınan güç, kendi benzerini/düne kadar yüzde yüz destek verdiği muhatabını muarız hale getirmek, aşağı çekmek için harcıyor kendisini.
Evet her taşın değil, ama her hayati taşın altından çıkmaktaydı kendisi: Mihenk taşının, sabır taşının, dilek taşının, felsefe taşının, musalla taşının... Ve maalesef şimdi, yakınlarda/bugünlerde oynanan “beş taş”ın altından da onun siluetine benzer bir şeyler baş gösteriyor.
İnançlı insanların da iktidar olabileceğini ispat etmiş adam, insanların inancını diri tutmuş diğer adamın ismi, markası, inandırıcılığı üzerinden ya da bunların altına sızmış başka iradeler tarafından “bir şeye” zorlanıyor. Kimine göre abartacak hiçbir şey yok, bu işler hep ama hep böyle olmuştur... Gönül hareketi olarak doğarlar, yükselirken gebe kalırlar, derken hata yaparlar ve çıktıkları kaynaktan geri batarlar. Benzeri, siyasi hareketler için de geçerlidir... Diyorlar.
Ben bu kadar hafife alamıyorum.
Çünkü bu savaş, meleklerle şeytanların savaşı değil. Mikail ile İsrafil’in savaşı gibi.
Ne taraf tutmaktan ya da tutmamaktan hasarsız kurtulabilmek mümkün, ne de Sur üflendiğinde olabileceklerden kaçınmak... Belli gözler kararmış....
Peki dalgaları ateşten olan bu korkunç kesret denizinin balmumundan yapılmış gemileri ne olacak?
Kaptan yemeğe çıktı ve artık tayfaların borusu mu ötüyor?”
Odatv.com
» TIKLAYIN! Bel,boyun,sırt ağrısı çekenler çözüm
» TIKLAYIN! Erkekler müjde güç, kontrol ve güven sizin elinizde
|
