Sosyalist hareketin sembol isimlerinden Mihri Belli, son yolculuğuna Şişli Camii’nin avlusundaki devrimciler tarafından uğurlandı. Orak çekiçli, Che’li bayraklar açılmıştı.
68 kuşağını etkileyen “Bağımsız Türkiye” sloganının, “Milli Demokratik Devrim” tezinin fikir babasıydı.
Hayat ve dava arkadaşı can yoldaşı Sevim Belli, “Boşuna mı Çiğnedik?” adlı kitabında Mihri Belli’nin öncülük ettiği 1960-70’li yılların gençlik hareketlerinin, siyasi mücadelesinin renkli, coşkulu anılarını anlatır:
“Yoğun bir uğraş ve eylemlilik içindeydik. Türkiye capcanlı ve hareketli bir toplum olmuştu. Ve yeryüzünün her yanında ezilen halkların emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı yeni bir zaferiyle çalkalanıyordu insanlık durmadan durulmadan. Şaha kalkmış büyük insanlığın onur yıllarıydı. Şanlı Vietnam direnişi koskoca Amerikan emperyalizmini dize getirerek ilerliyordu. Küba yepyeni bir devrimci iktidarla sosyalist dünyada yerini alıyordu. Ho amcalar, Castro’lar, Guevara’lar Türkiye devrimci gençliğinin de esin kaynakları idiler.”
Sol Yayınlar çıkmaya başlıyor.
“Bilim ve Sosyalizm Yayınları” kuruluyor.
Marx, Engels, Lenin çevirileri yayımlanıyor.
Sevim Belli, “Felsefenin Temel İlkeleri”ni çeviriyor.
İstanbul’daki evleri akşamları üniversite gençliği ile dolup taşıyor:
“Kimi, ertesi gün dün akşam Mihri Belli’lerdeydim, demek için gelse de çoğu o atmosferde yaşanan coşku ve mutluluğu paylaşmak için, sorulara yanıt bulmak, tartışmak, öğrenmek, yönlendirilmek için gelirlerdi.”
Fikir kulüplerinin, fakülte derneklerinin önde gelenleri “Sevim Belli’nin çayhanesi” dedikleri evden geçiyor, sol düşünceler ışığında Türkiye’yi, dünyayı anlamaya çalışıyorlar.
Bu süreç 12 Mart muhtırasıyla kesiliyor.
12 Eylül darbesiyle sol, otuz yıl geçtikten sonra bugün bile toparlanamayacak ölçüde darmadağın ediliyor. Cezaevleri, sürgünler 1980 sonrası “depolitik” ortam, Berlin Duvarı’nın yıkılması, Sovyetler’in dağılması Türkiye solunu “kaybedenler kulübü”ne dönüştürdü.
Ancak sosyalist ütopya son bulmuyor.
Kapitalizmin 21. yüzyıldaki krizi Marx’ı haklı çıkartıyor!
Sevim Belli, “Boşuna mı çiğnedik bu dünyayı?” diye sorarken, “Hayır” diyor:
“İnsanın insanı sömürmeyeceği, hangi renkten, hangi cinsten olursa olsun, hangi ırktan, dilden gelirse gelsin tüm insanlığın doğa ile uyumlu bir biçimde anlamlı ve onurlu bir yaşamı kardeşçe paylaşacakları güzel yarınları kurmak isteyenlerin yüreklerimizi övünçle dolduran özverili savaşımları boşuna olabilir mi hiç?”
Devrimciliği düzenin değişmesinden yana olmak, sosyalizm için mücadele vermek şeklinde anladığını belirtiyor, Belli. “Devrimci olmakla da her an silah elde olmayı da kastetmiyorum...” diyor.
Mihri Belli’yi saygıyla uğurluyoruz.
|