HANGİ DAĞIN YELİYİZ BİZ

23 Temmuz 2011 Cumartesi, 08:47

Mustafa Kemal sonrası Türkiye’ye dayatılan Amerikan mandaterliğinin siyasi anahtarı antikomünizmdir. İki kutuplu dünyada, Rus korkusuyla aldatılan Türkiye bağlantısız kalamamış, ilk fırsatta Amerikan şiltesine yatıvermiştir. 21. yüzyıl Türkiye’sinin de ana sorunu budur.

· Yirminci yüzyılın başından itibaren dincilik (dindarlık değil) her zaman emperyalizm ile işbirliği yapmıştır. Bu kuralın değişmesi söz konusu olmamıştır.

· Demokrat partinin demokrasiyle alakası yoktu. Komprador burjuvaziyi temsil eden gerici ve Amerikan bağımlısı bir partiydi. Demokrat partinin devamı olduğunu söyleyenlere duyurulur.

· Yaşamın en önemli dinamiği kelebek etkisidir. Mustafa Kemal’in karaciğeri teklemeseydi ikinci cumhuriyet kurulmazdı (1950). 1977 Taksim katliamının sorumluları açığa çıksaydı 12 Eylül darbesi olmazdı. Susurluk aydınlansaydı AKP iktidarı olmazdı.

· Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce 13 Temmuz tarihli yazısında “Türkiye, yüzyıllık bir temizlik yapıyor. Çünkü bu ülkede bir asırdır bütün renkler kirlendi” demektedir. Cemaat medyası ABD’ye Ariel, AKP’ye Mintax muamelesi yapmaktadır. Bahsettikleri kirliliğin adı henüz konmasa da, muhtemel hedef Mustafa Kemal ve Cumhuriyet kazanımlarıdır.

· Yandaş medya özel yetkili savcı ve yargıçları şövalye gibi tanımlamakta, cesaretlerini övmektedir. Oysa cesaret siyasi erke karşı ortaya konur. Bu bağlamda aklıma ilk gelen şövalyeler Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Ümit Kocasakal’dır.

· Siyaset, yargı, medya, üniversiteler, iş dünyası, sendikalar, spor, sanat ve sair toplumsal kavram ve kurumlar siyasi erkin güdümüne girmiştir. İktidara muhalif herkes 19. yüzyıl Amerikan zencisi konumundadır.

· TSK kırk yıl Amerikan atıyla gezmiş, 1970 ve 1980’de CIA destekli faşist darbeler yapmıştır. Doksanlı yılların ikinci yarısından itibaren Amerika’nın Ortadoğu politikalarına muhalif sesler çıkmaya başlayınca (Tuncer Kılınç, Hurşit Tolon vs.) TSK’nın defteri dürülmüştür. Kenan Evren, Çevik Bir, Doğan Güreş, Hilmi Özkök ve Yaşar Büyükanıt Mustafa Kemal’in askerleri değildir.

· Kürt sorunu Türkiye’nin veya Ortadoğu’nun sorunu değildir. ABD ve İsrail’in sorunudur. Projenin orijinal adı Kürt sorunu değil, Kürt fırsatıdır.

· 21. yüzyıl jeopolitiğinde, tüm Ortadoğu ülkelerine karşı ABD ve İsrail’in tetikçiliğini yapmak Kürtlere nasip olmuştur. Çok da gurur duyulacak bir pozisyon değildir.

· Eşbaşkanı olduğumuz Büyük Ortadoğu Projesi’nin temel hedeflerinden birisi bağımsız Kürdistan ve İran ve Suriye’nin Türkiyeleştirilmesidir. Bu projedeki eşbaşkanlığımız sanaldır.

· Türklerin MHP’si Türkiye genelinde %13 oy alırken, Kürtlerin MHP’si (BDP) Güneydoğu’da %50 ve üzeri oy almaktadır. Bu kalitesizlik Türkiye’yi tıkamaktadır.

· Günümüzde Kürt solu, Kürt dindarlığı, Kürt liberalizmi yoktur. Yalnızca Kürt milliyetçiliği vardır. Altan Tan ile Şerafettin Elçi’nin Ertuğrul Kürkçü ve Sırrı Süreyya Önder ile ortak paydası sosyalizm değildir.

· Abdullah Öcalan 80 öncesi sol örgütlerde figüran iken, 80 sonrası Kürtlere önder olmuştur. Öcalan ideoloji fukarasıdır. Kürt hareketinin en büyük açmazlarından biri budur.

· Halkların kendi kaderlerini tayin hakkı 20. yüzyılda, Sovyetlerde, sosyalizmin devrim projesi iken 21. yüzyılda Türkiye’de kimi tabansız solun çocukluk hastalığıdır. Çünkü 21. yüzyılda artık yalnızca iki halk vardır: Emperyalizm ve ötekiler.

· CHP sosyal demokrasiden uzaklaşmakta, liberalizmden rol çalmaktadır. Dışa bağımlı parlamenterizm havuzunda CHP iktidar olamayacaktır. Kemal Kılıçdaroğlu Brezilya’nın sosyalist lideri Lula Da Silva’yı örnek almalıdır. CHP yalnızca sol olmalıdır.

· Cari açığın milli gelirin %10’unu aştığı, bankalarının %70’i yabancılara ait olan ve üretmeyen bir ülke duvara toslamaya adaydır. Cicim aylarında iktidarın eteğine tutunup en çok konuşanlar (alaturka liberaller), gemiyi ilk terk edecek olan farelerdir.

· Kurban bayramı öncesi koyunlar protesto yürüyüşü yapıyorlarmış. Bakmışlar yanlarında bir de eşek yürüyor. Koyunun biri “Yahu sen eşeksin, kimse seni kesmez, neden yürüyorsun?” demiş. Eşek “Olsun ben tarafımı belli edeyim de…” diye yanıt vermiş. Eşeğin tepkisi Türk entelektüellerine kapak olmalıdır.

Kaynak : HASAN VASFİ ALTAY/ Odatv.com