Karşı devrim evlatlarını yerken...

25 Temmuz 2014 Cuma, 09:16

.A. Meriç Şenyüz/YURT

Kendisi de daha sonra giyotine gönderilen Fransız Devrimi'nin Jironden kanadının önde gelenlerinden Pierre Vergniaud'un mitolojiye gönderme yaparak söylediği “Devrim Satürn'e benzer, kendi evlatlarını yer” sözü çağları aşan bir klasik oldu. Hemen her devrimde doğruluğu kanıtlanan bu sözün yalnız devrimler için değil karşı devrimler için de geçerli olduğuna da ilk kez tanık olmuyoruz.


Tarihe 'uzun bıçaklar gecesi' denen olayda Nazi karşı devriminin gizli servisi, Nazi iktidarının yerleşmesinde sokaklara hâkim olarak çok önemli bir hizmet yerine getiren milis örgüt SA'nın liderlerini kanlı bir şekilde tasfiye etmişti.


Yeni Osmanlı/II. Cumhuriyet karşı devriminin kendi çocuklarını yemesi hadisesi de Cemaat'e yönelik sahur operasyonuyla başlamış görünüyor. Muhalif saflarda bu meseleye bakıştaki hâkim eğilim, 'yiyin birbirinizi' yönünde... Ancak kanımca bu tutumun bazı arızaları var.


***


Her şeyden önce, birbirini yemesi beklenen kuvvetlerin birbirine denk kuvvetler olmadığını fark etmek gerekiyor. 17 Aralık Rüşvet Çarkı Operasyonu'nda bu gerçek ortaya çıktı. Cemaat'in adına 'paralel yapı' da denen devlet içindeki örgütlenmesi. AKP'ye karşı tüm cephanesini boşalttı ancak AKP iktidarına ciddi bir darbe vurmayı başaramadı.


Cemaat yayınlarının Aralık ayındaki son derece iddialı söylemleriyle, 30 Mart yerel seçimleri sonrasında izledikleri düşük profilli çizgi arasındaki tezada dikkat etmek bu kavgada kimin güçlü olduğunu görmeye yeter. Nisan ayından bu yana Cemaat, AKP'ye adeta 'ben ettim sen etme' mesajı veriyordu. Görünen o ki bu uzlaşmacı tutum paçayı kurtarmaya yetmemiş. Bir Afrika atasözü “Leoparın kuyruğunu tutma, tutarsan bırakma” der. Cemaat, leoparın kuyruğunu bırakıp başını okşamaya kalkmış ama artık ok yaydan bir kere çıkmıştır.


Birbirine az çok denk iki egemen kuvvetin kavgasını 'haydi vur, vur' diye izlemek belki üçüncü tarafın işine gelebilir. Oysa ringdeki boksörlerin biri ağır siklet, diğeri ise tüy siklettir ve ağır siklet boksörün asıl hedefinde her zamanki gibi yine halk olacaktır.


***


Elbette şimdilerde evleri basılan polis şefleri sütten çıkmış ak kaşık değil. Yakın geçmişteki tüm o karanlık operasyonları yürütenler, torba davalarda sahte delillerle pek çok masum insanın hayatını karartanlar hep bu isimler. Öte yandan şimdi sorumluluğu Cemaat'in üzerine yıkılan tüm bu operasyonların arkasındaki siyasi irade AKP iktidarıydı. AKP bu operasyonların arkasında durmasaydı, akıbetleri 17 Aralık Rüşvet Çarkı operasyonundan farklı olmazdı.


Bu yüzden Cemaat'e açılacak davanın geçmişin kirli siyasi davalarında işlenen suçları da yargı önüne getireceği beklentisi saflıktan ibaret. Erdoğan'ın 'hepiniz oradaydınız be' sözü buraya cuk oturuyor. AKP-Cemaat koalisyonu ne yaptıysa beraberce yapmıştır ve birbirlerinin suçlarını yargılayamaz. Ergenekon davasındaki kirli isimleri, işledikleri gerçek suçlardan değil uydurma bir takım delillerle yargılayan AKP adaleti benzer bir süreci burada işletmeye hazırlanıyor.


***


Sahur baskınlarında tanık olduğumuz gibi muhtemelen büyük hukuksuzluklarla örülecek bu süreçte muktedir, tek taşla birkaç kuşu birden avlamanın derdinde... Erdoğan, yedi ay önce “inlerine gireceğiz, didik edeceğiz” diyerek verdiği sözü tutarken, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de bir güç gösterisine girişiyor. 30 Mart yerel seçimleri öncesi kampanyasının odağına yerleştirdiği Cemaat düşmanlığını bir kez daha söyleminin ana ögelerinden biri yapma fırsatını da sonuna kadar kullanacak.


Bu esnada bu operasyonlarla Cemaat'e karşı içlerinde çok haklı bir öfke biriktirmiş olan bazı ulusalcı kesimleri yedeklemeyi ya da en azından o saflarda bir kafa karışıklığı yaratmayı da deneyecektir. Bunun tutma ihtimali çok düşük. AKP, Ergenekon operasyonları sırasında liberalleri peşine takarken, onları belirli bir ideolojik çerçeve içinde kapsayabiliyordu. AKP'nin ulusalcıları da kapsayabileceği böyle bir çerçevesi yok.


***


AKP, Ergenekon heyulasına karşı kılıç sallarken, 'sonuna kadar gidilsin'ciler kadar olmasa da, 'yiyin birbirinizi' diyenler de niyetlerinden bağımsız olarak muktedirin yanına düşmüştü. Aynı hatayı tekrarlamamak için Cemaat'in tüm suçlarının arkasında AKP'nin de bulunduğunu akıldan çıkarmamak, muktedirin hiçbir hamlesine seyirci kalmamak gerekir.


Solun asıl görevi, bir an önce AKP iktidarından kurtulmaya çalışmak olmalıdır. AKP'nin iktidarını sağlamlaştırmak için düzenlediği kimi operasyonlarla 'yüreğinin yağları eriyenler' bu iktidarın daha çok gadrine uğrar.