İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

7 Şubat bir ‘siyasete müdahale girişimi’ midir

7 Şubat bir ‘siyasete müdahale girişimi’ midir

21 Şubat 2012 Salı, 09:16

İsmet BERKAN /Hürriyet

ACABA ileride tarih yazılırken, İstanbul’daki özel yetkili savcılığın Milli İstihbarat Teşkilatı’nın yeni ve eski müsteşarlarıyla yine MİT’in üst düzey üç görevlisini ‘şüpheli’ sıfatıyla ifade vermeye davet etmesini, aynen 27 Nisan 2007’de yaşanan olay gibi bir ‘Siyasete dışarıdan müdahale girişimi’ olarak mı yazacağız?


Bence, evet...
Dün itibarıyla ilk aşaması savuşturulmuş, küçük bir yol kazası seviyesine indirilmiş gibi duran bu olay, pek çok bakımdan siyasete müdahale dışarıdan girişimidir. Veya popüler deyişle, ‘Siyaset mühendisliği’dir.
İlk ve görece en kolay bakış açısı, ‘Oslo süreci’ diye anılan PKK ile görüşmeler sürecinde ortaya çıkan metinlerden birinin, ‘suç delili’ olarak nitelenmesiyle oluşuyor.
* * *
Bu metin, her ne kadar hükümetin onayını almamış bir metin olsa da, metnin oluşma süreci hükümetin bilgisi dahilinde ve hükümetin politikaları gereği oluşmuş bir metin.
Lozan Barış görüşmeleri devam ederken Ankara’da bir savcının ‘Vay efendim siz Musul ve Kerkük ile 12 Adayı Misakı Milli dışında tutmaya nasıl cesaret edersiniz’ diyerek İsmet Paşa hakkında soruşturma başlatması nasıl absürd olurduysa, bugün MİT yöneticilerine yöneltilen suçlamalar da o derece absürd.
Burada saçma sapan ‘Hükümetlerin suç işleme özgürlüğü mü var’ gibisinden itirazlara biraz yer vermeliyim.
Hayır, elbette hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yok ama suç nedir? Ne zamandan beri siyaset yapmak suçtur? Normal ülkelerde böyle bir suç olabilir mi? Siyasetin alanı yargı tarafından daraltılabilir mi? Siyasetin siyaset yapmak için kullandığı alan nasıl çizilir, o çizgilerin dışına çıkılıp çıkılmadığını kim belirler?
Taa başından beri bu köşede söylenmeye çalışıldığı gibi 7 Şubat vakasıyla birlikte, bizim demokrasiyi algılama biçimimizle yasalarımızın ve yasa uygulayıcılarımızın demokrasi tarifi arasındaki fark artık saklanabilir olmaktan çıktı.
* * *
Bu anlamda Türkiye’nin idare edilmeye değil yönetilmeye ihtiyacı var.
Hoş bu demokrasi algısı farkı ve yönetilme ihtiyacı uzun zamandır, hatta taa Ergenekon davalarının başlangıcından itibaren kendini fazlasıyla belli ediyordu ama sanırım bu son vakayı ‘Hükümetin damdan düşmesi’ olarak görmek ve ‘Damdan düşenin halinden damdan düşmeyen anlamaz’ özdeyişine sığınmak en iyisi.
Yargı ve polis eliyle bu ülkeye demokrasi gelmez. Demokratikleşme olacaksa, bunu yargı ve polis değil ülkenin parlamentosu yapacak.
Bu son ‘damdan düşme’ halinin, yasalarımızın gözden geçirilmesiyle ve demokrasinin önündeki engellerin kaldırılmasıyla sonuçlanması benim en büyük temennim.

Başbakan yanıltıldı mı yanıltan cemaat mi

ACABA, gerek Ergenekon ve gerekse KCK soruşturmaları sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yanıltıcı bilgiler aktarıldı mı?
Benim güvendiğim üst düzey kaynaklarım, ‘Evet’ diyorlar, ‘Öyle şeyler oldu.’
Zaten bu sebeple Başbakan Erdoğan’ın kendisine yanıltıcı bilgi veren ekibin soruşturmalardan uzaklaştırılmasını istediği yalanlanmayan bir dedikodu olarak birkaç yıldır ortada.
Önce Vatan gazetesi Ankara Temsilcisi Bilal Çetin, ardından Hürriyet’te Şükrü Küçükşahin ve son olarak da Taraf yazarı Emre Uslu, MİT’in bir süreden beri polisteki cemaatçi gruplaşmayla ilgili çalışma yaptığını yazdılar. Bilal Çetin ve Şükrü Küçükşahin, ‘Bir tasfiye operasyonu’nun gelmekte olduğunu da duyurdular.
Bütün bu bilgi kırıntılarına bir de bir süredir tedavülde olan ama hep yalanlanan ‘Cemaat-AK Parti kavgası’ laflarını ekleyince ortaya bir hayli karmaşık bir tablo çıkıyor.
Her ne kadar hükümet kanadı yaşananları küçültmeye, ‘münferit olaylar’ seviyesine indirmeye çalışıyorsa da, yine AK Parti’ye yakın çevrelerden gelen ‘Bu bir tasfiye fırsatıdır, artık onlar da çok oldu’ tarzı çağrılar dinmiyor.
Bu arada polisin ve savcılığın MİT operasyonunu hala savunanların fena halde eskinin ulusalcılarına benzer söylemler kullanmaları, yasaları savunurken Vural Savaş veya Sabih Kanadoğlu tarzı konuşmaları da en azından benim çok ilgimi çekiyor.
Bütün bunlar yaşanırken Başbakanın suskunluğunu nasıl yorumlamak gerekir? Başbakan’ın konuyu bir atanmış-seçilmiş kavgası olarak nitelemesi, siyasetin alanına müdahaleyi kabul edemeyeceğinin bir göstergesi. Ama acaba Başbakan bunun ötesinde ne düşünüyor, sistematik olarak yanıltıldığı kanısında mı?
Sorular, sorular...
Pek yakında cevaplar da belli olur.

Özel yetkili mahkeme ve savcılıklar ortadan kalksa dertler biter mi

BU soruya peşinen ‘Hayır’ cevabımı vereyim, sonra da bu cevabı gerekçelendireyim.
Özel yetkili savcılıklar ve özel yetkili mahkemeler kabaca iki suç türüyle uğraşıyor: Kaçakçılık, mafya vb organize suçlar ve terör suçları.
Kamuoyunda daha çok terör suçları sebebiyle adı anılıyor bu mahkemelerin ama şike davası bir ‘organize suç’ davası olduğu için o bağlamda da gündeme geldi.
Mevcut ve şikayet edilen çarpıklıkların önemli bir bölümü bu savcılıklardan ve mahkemelerden değil, esasen ceza yasası ve terörle mücadele yasasından kaynaklanıyor. Bu iki yasayı adam etmeden, muğlaklıklardan ve şikayete konu olan bölümlerinden arındırmadan şikayetleri sona erdirmek de mümkün değil.
Ama dedim ya şikayetlerin bir bölümü diye... Bir de kalan bölümü var ki, o da, özel yetkili savcılıkların ‘olağanüstü’ kabul edilmesi gereken yetkilerinden ve özel yetkili mahkemelerinde sahip olduğu kimi olağanüstü yargılama usullerinden kaynaklanıyor.
Bana soracak olursanız, özel yetkili savcılık uygulaması derhal son bulmalı. Sadece bunu yapmak bile sanık haklarında müthiş bir ilerlemeye sebep olacak. Özel yetkili mahkemelerin ise olağanüstü yargılama yapmalarına neden olan kimi özelliklerinin temizlenmesi ama bu mahkemelerin (mutlaka başka bir isim altında) aynı suç türlerine bakan ihtisas mahkemesi olması gerekir.
Baştan söyleyeyim: Önce ceza yasası ile TMY’yi değiştirmek gerek; sonra veya eş zamanlı olarak özel yetkili savcılıkları kaldırmak...
Ama yasalar değişmezse, sadece savcılıkları değil mahkemeleri de kaldırsanız sorunlarımız değişmez.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız